10. HEPİMİZ ALLAH’IN KULUYUZ

11. DOSTLUK, KARDEŞLİK

.


Eùzü bi’llâhi mine’ş-şeytàni’r-racîm.

Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm. El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn… Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi- ihsânin ecmaîne’t-tayyibine’t-tàhirîn… Emmâ ba’d; Aziz ve muhterem kardeşlerim.

Allah-u Teàlâ Hazretleri ibadetlerimizi kabul eylesin, bizi rahmetine erdirsin, rızasına ulaştırsın, iki cihanda bahtiyar eylesin… Cenneti’yle cemâliyle müşerref eylesin…


a. İslâm İçin Çalışalım!


Avustralya’da, çeşitli yerlerden gelmiş olan müslüman kardeşlerimizle tanışmış olmaktan mutluluk duyuyoruz. Türkistan’dan, Pakistan’dan, Lübnan’dan, Türkiye’den, Bosna’dan, muhtelif yerlerden kardeşlerle tanışmış olmaktan büyük sevinç duyuyoruz. Allah’a hamd ediyoruz.

Bu büyük bir nimet. İslâm bizi kardeş ettiği için birbirimizi kan kardeşi gibi, annesi babası bir kardeşler gibi seviyoruz. Birbirimize iyilik yapmak arzusu taşıyoruz. Sevinçlerimizi, kederlerimizi, iyi günlerimizi, tatlı günlerimizi, acı günlerimizi beraber yaşıyoruz. Allah hepimizin asıl yeri olan kendi ülkemizde de İslâm’ı kuvvetlendirsin… Hem burada, hem orada faydalı çalışmalar yapmayı hepimize nasib etsin…


إِنَّ الدِّينَ عِ نْدَ اللهِ الإِسْلََمُ (آل عمران: ٩١)


(İnne’d-dîne inda’llàhi’l-islâm) “Allah’ın muteber saydığı geçerli din, sadece ve sadece İslâm’dır.” (Âl-i İmran, 3/19)

Allah’ın kabul ettiği geçerli din İslâm’dır ve istikbal İslâm’ındır. İnşallah Allah-u Teàlâ hazretlerinin dini bütün dünyaya hâkim olacaktır. Domuzlar kesilecek, putlar kırılacak. Dünyaya İslâm hâkim olacak.

225

Bu arada biz gençler, İslâm için çalışırsak büyük bir şeref, rütbe kazanacağız. Allah’ın rızasını kazanacağız ama, bazı insanlar çalışmazsa bile yine Allah’ın dini galip gelecek ve bütün dünyaya İslâm hâkim olmadan dünya sona ermeyecek. İstanbul’un fetholunduğu gibi Roma da fetholunacak. Roma’nın etrafına toplanan Müslümanlar, “Lâ ilahe illa’llah” diyerek orayı fethedecekler.

Allah hepimize sevdiği kul olmayı nasib etsin ve hepimize İslâm’a güzel hizmetler vermeyi nasib etsin… Bu çok büyük bir şereftir. Bir müslümanın hayattaki amacı bu olmalıdır. İslâm’a hizmet, müslümanlara hizmet olmalıdır.


b. Peygamber Efendimiz’in Elçi Göndermesi


Peygamber SAS Efendimiz kendi sağlığında, hayatında civardaki devletlerin devlet başkanlarına da mektup yazarak onları İslâm’a çağırdı. Meselâ, Bizans İmparatoru Heraklius’u İslâm’a çağırdı; elçi ve mektup gönderdi. Heraklius kabul

226

edecekti, fakat etrafı kabul etmedi.

Habeş imparatoru müslüman oldu, İslâm’ı kabul etti. Vefat ettiği zaman, Peygamber Efendimiz çok uzaklardan onun vefat ettiğini Allah’ın bildirmesiyle bildi ve onun için gıyabında cenaze namazı kıldı. Dedi ki: “—Kardeşiniz Habeş imparatoru Necâşi vefat etti. Gelin ona namaz kılalım!” dedi ve cenaze namazını kıldı.

İran Sasani imparatoruna da elçi gönderdi. O Peygamber Efendimiz’in elçisini şehid etti, Peygamber Efendimiz’in gönderdiği mektubu parçaladı. Peygamber Efendimiz çok uzaklardan Allah’ın bildirmesiyle bunu bilince: “—O benim mektubumu parçaladığı gibi, onun da mülkü parça parça olsun!” dedi ve onun mülkü parça parça oldu.

O Peygamber Efendimiz’in elçisini şehid ettiği gibi, kendi oğlu onu öldürdü ve bütün hazineleri müslümanların eline geçti.


Peygamber Efendimiz her yere vazifesini tebliğ etti, onları İslâm’a çağırdı. Peygamber Efendimiz’den sonra ashabı bunu en büyük en şerefli vazife telakki etti. Dünyanın her yerine dağıldılar, oraların insanlarını müslüman ettiler. Orta Asya’ya gittiler, mesela Semerkant’ta Peygamber Efendimiz’in amcası Abbas’ın oğlu Kusem ibn-i Abbas’ın kabri var, ben ziyaret ettim.

İstanbul’da, Peygamber Efendimiz’i misafir etmiş olan Halid ibn-i Zeyd Hazretleri’nin Eyüp Sultan’da kabri var, hepimiz biliyoruz. Dünyanın her yerine dağıldılar, İslâm’ı tebliğ ettiler.

Asırlar boyunca, Allah’ın sevgili kulları ki biz onlara evliyaullah diyoruz; İslâm’ı yaymak için her yerde çalıştılar. Meselâ, Ahmed-i Yesevi Hazretleri bütün Orta Asya’ya ve Sibirya’ya İslâm’ı yaydı, Türkistan’ın piri.

Şimdi nöbet bize geldi ve siz Allah’ın askerlerisiniz. Sizin göreviniz Allah’ın dinini her yere yaymak. Sizin ve bizim görevimiz, bütün müslümanların görevi... Allah muvaffak etsin...


Kardeşimiz bana bir yazı vermişti. Orada Avustralya’da İslâm’ın geliştiğini müjdeliyordu ve doğan çocukların çoğunlukla müslüman çocuklar olması, müslüman ailelerin çocukları olmasının ilginç olduğunu söylüyordu. Çocukların müslüman doğması güzel bir şey, fakat onların müslüman olarak yetişmesi

227

ve İslâm’a hizmet veren şuurlu müslümanlar olması lâzım!

Eğer oyun oynarken, üniversitede okullarda arkadaşlık yaparken, gezerken, etrafımızdaki insanlarla ilgilenirsek özellikle müslümanların çocuklarıyla ilgilenirsek onların İslâm’a bağlı kalmalarını sağlayabilirsek, çok güzel bir vazife yapmış oluruz.

Ben burada arkadaşlarla top oynuyorum, pikniğe gidiyorum, onların sevdiği şeyleri yapıyorum küçük çocuklarla. Kendim de eğleniyorum, memnunum. Böyle olunca dostluklar daha çabuk kuruluyor ve insanın sözünün tesiri daha kolay oluyor, amaca ulaşması daha kolay oluyor.


Onun için sizler de yüzerken, sörf yaparken, top oynarken, maç yaparken bu amacınızı unutmayın. Yani oyun sebebiyle bir araya geldiğiniz kardeşlerinize İslâmî bakımdan faydalı olmaya çalışmayı asla unutmayın! Dilerim ki, Allah sizin vasıtanızla nice insanların İslâm’la müşerref olmalarını nasib etsin... Bir insanın sizin vasıtanızla müslüman olması dünyalara sahip olmak kadar önemlidir.

228

Birbirlerinizle olan dostluklarınızı da çok kuvvetli tutun. Çünkü İslâm’da dostluk ve kardeşlik ve arkadaşlık yapmak ibadettir, sevabı çok fazladır, mükâfatı çok büyüktür.


c. Arkadaşlığın Önemi


Bir insanın Allah yanında mânevi rütbesinin çok yüksek olduğunu melekler görmüşler. Allah-u Teàlâ Hazretleri’ne: “—Yâ Rabbi! Bunun mertebesi çok yüksek ama, öyle çok büyük bir ibadet ve sairesini görmüyoruz. Acaba bunun mertebesi niçin yüksek?” demişler.

Peygamber Efendimiz anlatıyor bunları. Onun üzerine, o soruyu soran meleklere Allah-u Teàlâ Hazretleri buyurmuş ki: “—Takip edin bakalım onu…” Onlar da takip etmişler. Bir şehirden bir şehire giderken sormuşlar: “—Nereye gidiyorsun?” Demiş ki:

229

“—Bir kardeşimi ziyarete gidiyorum.” “—Herhangi bir iş için bir fayda, menfaat için mi gidiyorsun?” “—Hayır. Ben onu Allah için seviyorum. Onun için gidiyorum.” O zaman anlamışlar ki derecesinin yüksek olması, bu kardeşlik sevgisinden dolayı… Sonra ona demişler ki:22


أَنْ طِبْتَ، وَطَابَتْ لَكَ الْجَنَّةُ


(En tıbte, ve tâbet leke’l-cenneh) “Çok iyi bir şey yapıyorsun. Gittiğin yol çok iyi bir yoldur. Cennet de sana çok uygun düşer, mükâfat olarak çok iyi yakışır.”


İmam Gazali büyük alim diyor ki; En kolay sevap kazanma yollarından birisi arkadaşlık yapmaktır ve o büyük İhyâu Ulûm

kitabının içinde, arkadaşlık ve kardeşlik konusu için ayrı bir kitap yazmış. Büyük bir kitap olacak kadar bir bölüm var bu konu üzerine…

Bir insan Allah yolunda yeni bir arkadaş kazanırsa, Allah onun mânevi rütbesini bir derece daha yukarıya yükseltir. Senin de kağıdında söylediğin gibi bugün Avustralya gençliği büyük bir bunalım içinde… Avustralya’nın kendi gençliği… Hem ahlaki bakımdan düşük seviyedeler, hem de kötü alışkanlıkları var; mesela içki ve uyuşturucu gibi. O bakımdan iyi durumda değiller.

Maalesef bazı amaçsız, gayesiz müslüman çocukları da onların bu akışına kapılabiliyorlar. Bu duruma düşenleri kurtarmaya çalışmalıyız. Kendimiz de yakınlarımız da bu duruma düşmemeye çok dikkat etmeliyiz.


Geçen sene, Canberra’daki toplantımızda gençlerle yaptığımız konuşmalarda, onların okullarda öğrenci teşkilatlarında görev aldıklarını ve başarılı çalışmalar yaptıklarını duymuştum. Bunları tavsiye ederim çok memnun olmuştum o zaman.



22 Bezzâr, Müsned, c.II, s.288, no:6466; Heysemî, Mecmaü’z-Zevâid, c.VIII, s.317, no:13591; İbn-i Adiy, Kâmil fi’d-Duafâ, c.VI, s.414; Ebû Nuaym, Hilyetü’l- Evliyâ, c.III, s.107; Ebû Ya’lâ, Müsned, c.VII, s.166, no:4140; İbn-i Ebi’d-Dünyâ, Kitâbü’l-İhvan, c.I, s.153, no:102; Enes ibn-i Mâlik RA’dan. Kenzü’l-Ummâl, c.IX, s.6, no:24659; Câmiü’l-Ehàdîs, c.X, s.325, no:9718.

230

Kardeşlerimiz her yerde bu çeşit teşkilatlara girip, güzel çalışmalar yapmaya hevesli olmalı, gayretli olmalı. Müslümanların bu çeşit teşkilatları elde ettikleri okullarda eğitim seviyesinin yükseldiğini Avustralya idaresi de görmüş ve memnun olmuşlar. Bu başarıların devamını diliyoruz.

Öğretmenliği tavsiye ederim. Arkadaşlarımız öğretmen olurlarsa okullarda görev alırlarsa ve öğretmenlik yaparken talebelere faydalı olma imkânı fazla olur.

Müslümanlar arasındaki ihtilaflar üzücü bir şey ama, bu kardeşlerimiz gençler olduğu için, üniversitelerde okudukları için, bunların kendilerinin yapabileceği hizmetler üniversitelerde... Tabii, o ihtilafları çözecek yaşa geldikleri zaman, daha ilerdeki yaşlarda onlarla da meşgul olurlar. O ihtilafları çözmek daha büyük yaşlıların işi... Bu gençlere ait şeyler benim söylediklerim. Şuradaki gibi bir muhabbeti sağlarsak, yeni nesiller o ihtilafları yapmazlar.

Allah hepinizden razı olsun… Es-selâmü aleyküm ve rahmetu’llahi ve berekâtühû! El-fâtiha…


31. 12. 1996 - Avustralya

231
12. ALLAH DUALARI KABUL EDER