56. MİLLETÇE FEDÂKÂRLIK ETSEK
Alparslan TÜRKEŞ81
Akra FM Radyosu’nun kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenmiş olan bu güzel toplantıda olmaktan, şu anda büyük bir şeref ve mutluluk duyuyorum. Hepinizi en derin sevgiler ve saygılarla selâmlıyorum!
Merhum Mehmed Zâhid Kotku Hocaefendi Hazretleri’ni tanımak şerefine eren kişilerdenim. Ken- dilerini İskenderpaşa Camii’ndeki kendilerine mahsus yerde, zaman zaman ziyaret ederek, kendileriyle çok yararlı görüşmelerim olmuştur.
1975-78 yılları arasında, koalisyon hükümetinin başbakan yardımcısı sıfatı ile de kendilerini sık sık ziyaret ettim. Kendileri ile o günkü devlet meseleleri üzerinde de konuştuk. O günlerde de ekonomik sıkıntılar söz konusu idi. Benim için çok değerli bir hatıra olarak, bir görüşmemizi bu münâsebetle yüksek
81 Alparslan Türkeş (1917, Lefkoşa - 4 Nisan 1997, Ankara)
1965’te Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ne (CKMP) girerek fiilen siyasi hayata atılmış ve aynı yıl partinin genel başkanı olmuştur. İlk defa 1965 Türkiye genel seçimlerinde CKMP’nin Ankara milletvekili olarak meclise girmiştir.
Mart 1975 - Haziran 1977 ve Temmuz 1977–Ocak 1978 tarihleri arasında Süleyman Demirel tarafından kurulan hükümetlerde (Millyetçi Cephe) Başbakan Yardımcısı olarak yer almıştır. 1965, 1969, 1973, 1977 ve 1991 Türkiye genel seçimlerinde milletvekili olarak meclise girmiştir. 12 Eylül Darbesi’nden sonra 4,5 yıl tutuklu kalmıştır. 1987 referandumuyla siyasal yasağı kalkmıştır. Aynı yıl Milliyetçi Çalışma Partisi’ne girmiş ve genel başkan seçilmiştir. 1991 Türkiye genel seçimlerinde Refah Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi ile seçim ittifakı yapmıştır. Partinin ismi de 1993 yılında MHP olarak değiştirilmiştir. 1995 Türkiye genel seçimlerinde parlamento dışı kalan Türkeş, 4 Nisan 1997 tarihinde, Ankara’da vefat etmiştir.
huzurlarınızda anlatmak istiyorum.
Bu ekonomik sıkıntılardan bahsettiğimiz sırada, Efendi Hazretleri bana, çok değerli bulduğum ve o zamana kadar işitmemiş olduğum Kâinâtın Efendisi Rasûlüllah Hazretleri’nin hayatıyla ilgili bir olayı naklettiler. Olay şu:
Rasûlüllah Hazretleri bir gün, hâne-i saâdetlerine teşrif ettikleri zaman, muhterem zevceleri Hazret-i Aişe’nin boynunda çok kıymetli, kalın bir altın zincir görmüşler. Zinciri tutarak, muhterem zevcelerine sormuşlar:
“—Yâ Aişe bu nedir?”
O da cevap vermiş:
“—Efendim, hediye getirdiler. Size daha güzel görünmek için ben de boynuma taktım.” demiş.
Bunun üzerine Rasûlüllah Hazretleri:
“—Ama siz bilmiyor musunuz bizim evimize ipek ve altın giremez! Siz en iyisi bu altın zinciri müsaade edin, bana verin; ben bunu satarak bunun parası ile bir köleyi azad edeyim, hürriyetine
kavuşturayım!”
Bunun üzerine muhterem zevceleri de, “Hay hay!” diyerek boynundan altın zinciri çıkarıp, Rasûlüllah Hazretleri’ne teslim etmişler. O da bunu satıp, parası ile bir köleyi azad etmiş.
Akşamüzeri, çok değerli evlâtları Hazret-i Fâtıma’yı da evinde ziyaret ettikleri zaman, onun da boynuna aynı zincirden bir tane takılmış olduğunu görmüşler. Ona da aynı şekilde hitâb ederek, zincirin satılmasını istemişler. Hazret-i Fâtıma da severek çıkarmış vermiş ve onunla da bir köle azad etmiş.
Efendi Hazretleri bunu bana söyleyerek dediler ki:
“—Birçok hanımefendiler görüyorum, bileklerinden omuz
başlarına kadar altın süsleri var, boyunlarında altın süsleri var... Eğer biz milletçe Rasûlüllah Hazretleri’nin tavsiye ettiği yolda bir inançla feragat üzere olsak, sahib olduğumuz servetin onda birini fedâkârlık etmek sûretiyle verdiğimiz takdirde, devletin ne sıkıntısı kalır, ne de borcu kalır.”
Bu hiç benim hatırımdan çıkmamıştır.
Onun için bu münâsebetle, huzurunuzda merhum Mehmed Zâhid Kotku Hocaefendi Hazretleri’nin ölüm yıldönümü dolayısıyla, bana çok tesir etmiş olan bu güzel sözlerini ifade ederek ve Merhum’a Cenâb-ı Hak’tan ganî ganî rahmetler, mağfiretler dileyerek huzurlarınızdan sevgi ve saygılarımı sunarak ayrılıyorum.
Teşekkür ederim.
12. 11. 1995 - Sheraton / ANKARA