Tarikat mensubu bir kimsenin başka tarikatların toplantılarına gitmesinin sakıncası var mıdır?
Tabii, aslında kendi kardeşlerinin toplantısı olması daha iyidir. Çünkü gafil insanların gafleti kalplere sirayet eder, akseder. Kendi kardeşleriyle toplanması uygun olur. Ama gittiği bir şehirde, mübarek olduğu belli olan kimseler bir yerde bir toplantı yapıyorlarsa, gidilebilir.
Bazıları da hırsızlık yaparlar; yâni derviş hırsızlığı yaparlar. “Sen bizim tarikata gel, daha iyi! Sen hocanı bırak!” gibi sözler söylerler. Bu çeşit kötü tipleri duyuyoruz.
Bir tanesi gelmiş bana öyle diyor:
“—Birisi bizi çağırdı, ille benim yoluma gir dedi. Ben de, filânca yere bağlıyım dedim. O da bağlı olduğum yeri kötüledi.” diyor.
Dedim ki: İslâm’da kötüleme yok! Bak, oradan anla ki, yaptığı doğru bir şey değil! Sonra iki müslümanın arasını açmak yok! Bu müslüman bu hocaefendiye bağlanmış, sen onu oradan koparacaksın; bu, hırsızlık... Buna tarikatta derviş hırsızlığı derler, çok kötü bir şeydir. Alan da hayrını görmez, giden de hayrını görmez. Son derece çirkin bir iştir.
Onun dışında tabii, bir şehre gittin, yaz tatilini geçiriyorsun... Orada da bir mübârek insanlar var... İyi insanlar olduklarını duyuyorsun. Bid’at ehli değiller... Doğru, hak yolun yolcuları... Eh, o zaman gidilebilir tabii...
Normal şartlar altında, sair zamanda kendi kardeşleriyle toplantı yapmağa alışsın! Kendi kardeşlerini arasın, bulsun, kendi semtinde... Onlarla haftanın belli günlerinde toplansınlar.
Çok birbirlerinden habersiz bizim kardeşlerimiz... Eski nesiller, yeni nesillerden habersiz... Hocamız’dan ders almış olanlar sonradan ders alanları tanımazlar... Sonradan ders alanlar, evvelkileri tanımazlar. Evvelkiler camiye az gelir... Böyle bir şeyler gidiyor. Yanlış tabii... Kardeşliği çok canlı tutmak lâzım!