Hocam, mâlumunuz İngiltere’de yaşıyoruz. Burada en büyük eğlence ve şeytanın tuzağı, vakit geçirme yeri bir tür ırmak üzerine kurulan ve adına boat -yani gemi- denilen bir disko-bar türüdür. Bazı dervişler maalesef buralarda sık sık görülüyor. Bu kişiler, dervişler kendilerini avutmak için “Biz içki içmiyoruz.” gibi sözler söylüyorlar. Bunun yanında kadınların kendileriyle olan yakınlıkları ise bazen sabaha kadar sürüyor, umursanmıyor. Bu konuda görüşlerinizi bildirirseniz memnun oluruz.


Günahların çeşitleri çoktur. Mü’min bir insan günahlı yerlere yanaşmaz. Hatta günahkâr insanların yanına bile pek yanaşmak doğru değildir. Onlardan uzak durmayı dinimiz, Kur’an-ı Kerim emrediyor. Hatta bir yerde otururken orada bir günah işlenmeye başlanırsa, Kur’an-ı Kerim’de buyuruluyor ki:

 

فَلاَ تَقْعُدْ بَعْدَ الذِّكْرٰى مَعَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ (الأنعام:٦٨)

 

(Felâ tek’ud ba’de’z-zikrâ mea’l-kavmi’z-zàlimîn) “Hatırladıktan sonra kalk, artık o günah işleyen zalimlerle beraber oturma!” (En’am, 6/68)

Hatta daha olağan bir misal söyleyeyim: Şöyle bir toplantıda insanlar oturuyor. Tamam, güzel oturuyorlar. Birisini gıybet etmeye başladılar. Orada olmayan birisi... “Ali efendi, Veli efendi, falanca işte şöyle yaptı, böyle yaptı…” kötülüyorlar. Peygamber Efendimiz diyor ki:

“—Bir toplantıda, olmayan bir kimse kötülenirse o kimseye yardımcı olun, onu savunun! Gıybeti yapan kimseye de engel olun!” Yani, “‘Konuşmayın, etmeyin, gıybeti bırakın!’ deyin.” diyor, iki vazife yüklüyor. Olmayanı savunmak; olanların da bu günahı yapmasını, söylemesini durdurmak.

(Ve kum anhu) “Ondan sonra orada durma, kalk artık.” diyor. Yani orada durmayı da hoş görmüyor.

Demek ki, gıybet edilen bir yerde bile durmayıp kalkmak gerekiyor, muhterem kardeşlerim. Günahlı yerlere de gitmemek iyidir. Âyet-i kerîmede nasıl buyuruluyor;

 

وَلاَ تَرْكَنُوا إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمْ النَّارُ (هود:١١٣)

 

(Ve lâ terkenû ile’llezîne zalemû fetemessehümü’n-nâr) “Zulmeden, yani günah işleyen insanlara meyletmeyin, onların yanında bulunmayın, onların safında bulunmayın, sonra size de cehennem ateşi dokunur.” (Hud, 11/113)

Onun için, günahlı yerlere gitmemek lâzım, yanaşmamak lâzım. Günahlı insanlardan uzaklaşıp, sevaplı insanlara yanaşmak lâzım. Kendisini öyle insanların yanına atmak lâzım. Okyanusta çırpınan bir insanın kayık bulmuş gibi, bir ada bulmuş gibi kendisini oraya atması lâzım, günahlı yerlerden uzak durması lâzım.

“—Ben katılmıyorum. Ben içmiyorum…”

Bugün içmezsin de yarın şeytan seni kandırır, içersin. En iyisi bulunmamak. Bugün paçayı kurtarırsın, yarın dayanamazsın. Onun için, en iyisi öyle yerlere gitmemek.

 

Bir de Peygamber Efendimiz Semud kavminin, Sàlih AS’ın kavminin helâk olduğu yere gelince askerlerine, ordusuna:

“—Buradan hızlı geçin! Buraya Allah’ın gazabı yağmıştır, burada fazla durmayın!” dedi.

Eskiden Allah’ın gazabının yağmış olduğu bir yerde bile yavaş yavaş gitmeyi uygun görmedi, “Buradan hızlı geçin!” dedi.

 

Onun için, Allah’ın gazabının yağacağı, sevmediği yerlere gitmemeye çalışmak lâzım. En akıllıca iş iyi arkadaş seçmektir, iyi yerlere gitmektir.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN