Çalıştığımız yerde namaz kılmaya müsaade etmiyorlar. Bu durumda, kılamadığımız namazları eve gittikten sonra kaza etsek olur mu?


Olmaz! Namazın farzlarından birisi de vakittir. Vaktinde edâ edilmesi farzdır. Bir farz yerine gelmemiş oluyor. Dünya üzerinde sadece o işyeri olmadığına göre, daha binlerce, milyonlarca işyeri olduğuna göre, ya o işyerinde namaz kılmayı sağlayacak, rica ederek, anlatarak; ya da kendisine daha iyi bir iş arayacak!

Bir kere öğle tatilinde öğle namazını kılabilir. Sabah namazını da evde kılar. Geriye bir ikindi namazı kalıyor. Yâni, dediği kadar değil bu iş, işin doğrusuna bakılırsa... İkindi namazında da; ötekiler süt molası, çay molası, sigara molası yaparken, o da abdestini hazır tutar. O hazır tuttuğu abdestiyle kısa tarafından namazı kılıverir. Yanında seccâde bulundurur.

 

Biz askere gittiğimiz zaman bir arkadaşımız, bir muşambayı katlamış katlamış, sokmuştu beline... Çamurda, toprakta, tarlada, bayırda, nerde olursa; namaz vakti geldi mi çıkarırdı onu, sererdi, namazını kılardı.

İlk gün bir bocalıyor insan... Eğitim alanında abdest alacak yer yok, abdest bozacak yer yok, su yok... Ne yapalım? Haa, abdestli gezmem lâzım demek ki... Öğleyin yemek yedikten sonra alelacele abdest alıyor, abdestli oluyor insan ikindiye kadar... İkindide zâten on dakika bir mola oluyor. Mola düdüğü çaldığı zaman kimisi sigara içiyor, kimisi yatıyor, kimisi kitap okuyor... Kimisi güreşiyor birbiriyle... Bizimkiler de namaz kılıyor.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN