101 ilâ 120. sayfalar

Onun için, aklıyla hareket eder şaşırır yolunu... Kitaba bak!.. Kitap râzı oluyorsa, ne âlâ... Değilse, o aklı bırak bir tarafa!..

Şimdi bir anne gelmiş. Oğlu bir kızı sevmiş. "Ama hocaefendi, elini öpeyim, ayağını öpeyim; benim çocuğa bir şey yazıver de kız ona nasib olsun!.." Saçma saçma laflar... Ne kadar nasihat ettim; duymuyor, ille bir şeyler yapar mısın diyor.

2. (Ve men istağnâ bimâlihî) Her kim malına güvenir de, ben kimseye muhtaç olmayacağım derse; o da elinden gider.

3. (Ve men azze bimahlûkın zelle) Etrafındaki insanlarla izzetleniyorsa; kabilesiyle, eşleriyle, dostlarıyla... O da yakın zamanda zelil olur."

Görünen hadiseler yâni, bunları hep gördük.

Bazı hükemâ buyurmuş ki:

(Semeretül ma'rifeh, selâsü hısâlin) "Ma'rifetin meyvaları üçtür:

1. (Elhayâü minallah) Allah'tan hayâ...

2. (Vel hubbü fillâh) Allah için sevmek...

3. (Vel ünsü billâh) Allah ile dostluk..."

Sallahu Aleyhi ve Sellem buyurmuş ki:

1. (Elmuhabbetü esâsül ma'rifeh) "Ma'rifetin kökü sevmedir. Allah'ı sevmek...

121

2. (Vel iffetü alâmetül yakîn) İffet de yakınlık alâmetidir. İffet, hayânın bir eşi...

3. (Ve re'sül yakîn, ettakvâ) Hakka yakın olmanın da başı takvâdır. Takvâsı olmayan insan, hakka yakın olamaz!.. (ver rıdâ bitakdîrillâhi teâlâ) Allah-u Teâlâ'nın takdirine de rızâdır."

Süfyân ibn-i Uyeyne RA diyor ki:

1. (Men ehabballàh, ehabbe men ehabbehullàh) "Her kim Allah'ı seviyorsa, Allah'ın sevdiklerini de sever.

2. (Ve men ehabbe men ehabbehullah) Her kim Allah-u Teâlâ'nın sevdiğini seviyorsa; (ehabbe mâ ehabbe fillâh) sevdiğini de Allah için sever.

3. (Ve men ehabbe mâ ehabbe fillâhi teâlâ, ehabbe en lâ ya'rifehün nâs) Her kim sevdiklerini Allah için seviyorsa; o da kendisinin insanlar tarafından bilinmesini istemez."

Allah'ı seven, Allah'ın sevdiğini seven, Allah'ın sevdiğini de Allah için seven, kendisinin insanlar tarafından bilinmesini de istemez!.. Çünkü, rahat vermezler. Kadının benim başıma musallat olduğu gibi, herkes gelir musallat olur.

Peygamber SAS buyurmuş ki:

(Sıdkul muhabbeti fî selâs) "Muhabbetteki sadakat, doğruluk; hakîkaten seviyorsa onu, üç şeyle belli olur:

122

1. (En yahtâra kelâme habîbihî alâ kelâmi gayrihî) Allah'ın kelâmını başkalarının kelâmına tercih eder."

Hakkın kelâmı dururken, başkalarıyla konuşmayı istemez. Kur'an var... Okuyacaksan oku böyle... Başkalarıyla konuşmaktan ne çıkar?

2. (Ve yehtâra mücâlesete habîbihî alâ mücâleseti gayrihî) "Allah-u Teâlâ'nın sevdikleriyle oturur, başkalarıyla oturmaz."

3. (Ve yehtâra ridà habîbihî alâ ridà gayrihî) Başkalarının râzı olacağı şey üzerinde değil de, dostunun râzı olacağı şey üzerinde durur. Hakkın istediği gibi hareket eder."

Başkalarının rızâsını istemektense, Allah'ın rızâsını istiyor. Başkasını memnun edeceğim ama; Allah memnun olmazsa, o memnun olmuş ne fayda bana?.. Allah'ı râzı etmek, Allah'ı memnun etmek her şeyden üstün...

Her kim, "Başkaları darılacakmış... Darılsın varsın; yeter ki, Allah benden râzı olsun!" diyor, yaptığı işi ona göre yapıyorsa; Allah-u Teâlâ onun her işine kefildir, onu muhafaza eder, müdafaa eder.

Fakat kim ki, "Şu insanları memnun edeyim de, Allah bana darılırsa darılsın..." diyor. Ama, Allah-u Teâlâ'nın rızâsı yok bu işte... O da aç susuz gider.

123

Vehb ibn-i Münebbih'den:

"--Tevratta yazılıdır ki:

1. (Elharîsu fakîrun ve in kâne meliked dünyâ) Harîs her zaman fakirdir, isterse dünyaya mâlik olsun...

2. (Vel mutî', mutâun ve in kâne memlûken) Mutî köle de olsa, Allah-u Teâlâ'ya itaat ettiğinden dolayı, Allah-u Teâlâ onu mahrum bırakmaz!

3. (Vel kàniu ganiyyün) Kanâat eden dâimâ zengindir. (ve in kâne câian) Aç da olsa, kanaati sayesinde zengin olur."

Bazı hukemâ da demiş ki:

1. (Men arafallahe lem yekün lehû mea halkı lezzetün) "Allah'ı tanıyan ve Allah Celle ve A'lâ'yı bilen, halk ile hiç bir lezzet alamaz. Halkın muhabbetinden, hareketlerinden, şusundan, busundan hiç bir lezzet alamaz!

2. (Ve men arafed dünyâ lem yekün fîhâ rağbetün) Her kim dünyayı tanısa, dünyaya hiç rağbet etmez. Çünkü sadakati yok, herkesi götürüyor. Ne yapalım, kimse bırakmıyor burda... Vakti gelince alıp gidiyor.

3. (Ve men arafe adlallahu teâlâ, lem yetekaddem ileyhil hasmâü) Her kim de Allah'ın adaletini bilirse, onun karşısına hiç bir hasım çıkmaz!" Kendisine düşman etmez kimseyi ki, ondan bir hasım çıksın da bunu dâvâ etsin...

124

Boynuzsuz koyunun boynuzludan hakkını alacağı günü anlayan adam, başkasının hakkına tecâvüz etmez. Onun için kendisinden, çıkıp da, "Benim de bunda bir hakkım var!" diyen bulunmaz.

Zünnûnil Mısrî Hazretleri de şöyle diyor:

1. (Küllü hâifin hâribün) "Her Allah'tan korkan, dünyanın nimetlerinden kaçar.

2. (Ve küllü râğıbin tàlibün) Her cenneti isteyen de ona talibdir.

3. (Ve küllü ânisin billâhi müstevhışün an nefsihî) Allah'ı sevenler, Allah'la dostluk edenler nefsinden korku üzerindedirler ki, bu dostluk bozulmasın!.."

Yine şöyle demiş:

1. (El'ârifü billâhi teâlâ esîrün) [Ârif-i billâh olan kimse esirdir.

2. (Ve kalbühû basîrun) Kalbi basiretlidir.

3. (Ve amelühû lillâhi kesîrun) Allah için de ameli çoktur.]

Yine şöyle demiş:

1. (El'ârifü billâhi teâlâ vefiyyün) "Ârif-i billâh olan, sözünde durur, vefâ sahibidir.

2. (Ve kalbühû zekiyyün) Kalbi zekîdir.

125

3. (Ve amelühû lillâhi zekiyyün) Ameli de tertemizdir."

Ebû Süleymân-ı Dârânî Hazretleri diyor ki:

(Aslu külli hayrin fid dünyâ vel âhireh) "Dünyada ahirette bütün hayırların aslı:

1. (Elhavfü minallah) Allah'tan korkmaktır. Allah'tan korkmuyor musun?.. Olmaz!..

2. (Ve miftâhud dünyâ eşşebeu) Dünyanın anahtarı tokluktur.

3. (Ve miftâhul âhireti elcûu) Ahiretin anahtarıda açlıktır."

Elhamdü lillâh, Cenâb-ı Hak ramazanı veriyor da, ramazan sayesinde biraz açlığın kıymetini anlıyoruz.

Denilmiş ki:

1. (El'ibâdetü hırfetün) İbadet bir sanattır. (ve hânûtühâ, elhalvetü) Onun dükkânı yalnızlıktır. Hani sanatın bir dükkânı olacak ya; ibadetin dükkânı da halvettir. Yoksa böyle halkın arasına karıştın mıydı, ibadetin tadını kaçırırlar elinden...

2. (Ve re'si mâlühâ ettakvâ) Bunun sermâyesi de takvâdır. İbadet sanat, satılacak yerleri halvet, sermâyesi de takvâdır.

3. (Ve ribhuhâ elcenneh) Kazancı da cennettir."

Mâlik bin Dînar demiş ki:

126

(Ahsin selâsen biselâsin hattâ tekûne minel mü'minîn) Üç şeye üç şeyle iyilikte bulun, tâ ki mü'minlerden olasın:

1. (Elkibre bit tevâdu') Kibrin mukabilinde tevâzu...

2. (Vel hırsa bil kanâah) Hırsın mukabilinde kanaat...

3. (Vel hasede bin nasîhah) Hasedin mukabilinde nasihat...


DÖRTLÜ BAB

Ebû Zer RA var ya, ona Cenâb-ı Peygamber diyor ki:

1. (Yâ ebâ zer, ceddidis sefîneh) "Ey Ebâ Zer, gemini yenile; (feinnel bahra amîk) çünkü, gideceğin deniz çok derin bir denizdir. Eski gemiyle gidilmez o denize, gemini yenile!..

2. (Ve huziz zâde kâmilen) Katığını, erzakını gemiye doldur; (feinnes sefere baîd) gideceğin yer uzak bir yoldur. Öyle az bir şeyle gidersen, orda aç kalırsın.

3. (Ve haffifil hımle) Yükünü de hafif et; (feinnel akabete keûdün) çünkü, çok yokuş yollardan geçeceksin. Ağır yükle, o yokuş yolda çıkamazsın.

4. (Ve ahlisil amel) Amelini de hâlis et; (feinnen nâkıde basîrun) çünkü, Allah seni görüyor.

Allah cümlemizi affetsin... Tevfikàt-ı samedâniyyesine mazhar etsin... Bu nasihatları dinlemek kolay da, bunları tutmak ve onlarla amel etmek mes'eledir.

127

Dünyanın da şerrinden muhafaza etsin... Dünyaya ait olan şeyler ağırlık... Bu kadar ticaretin var, bu kadar sanatın var, bu kadar işlerin var... Bunların altından çıkabilmek kolay bir şey değil yâni... Yarın Azrâil geldi miydi, dinlemez bunların hiç birisini... "Benim bu fabrikam var, bu kadar işlerim var... Bu kadar amelem var; bunlara paralar vereceğim, şu edeceğim, bu edeceğim..." Hiç birisini dinleyen olmaz. Onun için hesabını güzel tut, her şeyi güzel yap ki, Azrâil geldiği vakitte sıkıntı çekmeden, güzelce gidersin.

Cenâb-ı Hak rızâsına muvafık ameller nasib etsin cümlemize... Bu mübarek aydaki emeklerimiz boşa gitmesin... Cennet ve cemâliyle de cümlemize ihsân etsin inşaallah...

El-Fâtiha!..

6. 10. 1974 / 20 Ramazan 1394

(Öğleden sonra)

128

9. DERS

Elhamdü lillâhi rabbil alemîn... Ves salâtü ves selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn...

Mefhari mevcûdât muhammed mustafâ râ salevât!..

...........

Seyyidüs sâdât muhammed mustafâ râ salevât!..

...........

Habîbi hüdâ muhammed mustafâ râ salevât!..

...........

Dün SAS Efendimiz'in Ebû Zer Hazretleri'ne nasihatini okumuştuk; onu bir daha tekrar etsek iyi olacak:

Cenâb-ı Peygamber diyor ki:

1. "Ey Ebâ Zer, gemini yenile; çünkü, gideceğin deniz çok derin bir denizdir. Gemini yenile demek, imanını yenile!.. İman da eskir, yenilemek lâzım! Amentüyü okumak lâzım!..

2. Katığını, erzakını gemiye doldur; gideceğin yer çok uzak bir yoldur. Orda yetecek kadar ekmek, su lâzım; yâni amel-i sâlih lâzım!..

3. Yükünü de hafif et; çünkü, çok yokuş yollardan geçeceksin. Ağır yükle, o yokuş yolda çıkamazsın. Yükün hafifliği, günahların azlığı...

4. Amelini de hâlis et, ihlâs ile yap! Gösteriş için, âlem için yapma!.. Çünkü, Allah seni görüyor.

Şair demiş ki:

Fardun alen nâsi en yetûbû,
Lâkinne terkez zünûbi evcebü.

129

"Tevbe etmek herkese farzdır; lâkin, günahları terketmek başta gelir."

Ves sabru fin nâibâti sa'bun,
Lâkinne fevtes sevâbi as'abü.

"Müşkilâtlar karşısında sabretmek zordur; lâkin, sevapları kaçırmak daha fenâdır."

Ved dehru fî sarfihî acîbün,
Lâkinne gafleten nâsi a'cebü.

"Yılların, günlerin geçip gitmesi acâibdir; lâkin, insanların gafleti daha acâibdir."

Ve küllü mâ kad yecîü karîbün,
Velâkinil mevtü min zâlike akrabü.

"Gelen zaman, bütün gelecek şeyler yakındır.; lâkin, ölüm hepsinden yakındır."

Bazı hukemâ demiş:

(Erbaatün hasenün velâkinne erbaaten minhâ ahsenü) "Dört şey güzeldir, dört şey de daha güzeldir:

1. (Elhayâü miner ricâli hasenün) Erkeklerde hayâ güzeldir; (velâkinne minel mer'eti ahsenü) lâkin, kadınlarda daha güzeldir.

2. (Vel adlü min külli ehadin hasenün) Adâlet herkeste güzeldir; (velâkinnehû minel umerâi ahsenü) lâkin, umerâda daha güzeldir.

3. (Vet tevbetü mineş şeyh hasenün) Tevbe ihtiyarlıkta güzeldir; (velâkinnehû mineş şâbbi ahsenü) lâkin, gençlikte daha güzeldir.

130

4. (Vel cûdü minel ağniyâi hasenün) Sadaka vermek, cömertlik zenginler için güzeldir; (velâkinnehû minel fukarâi ahsenü) lâkin fakirler için daha güzeldir."

Yine, bazı hukemâ demiş:

(Erbaatün kabîhun lâkinne erbaaten minhâ akbehu) "Dört şey kabihtir; lâkin dört şey de daha kabihtir:

1. (Ezzenbü mineş şâbbi kabîhun) Günah gençlerde kabihtir; (ve mineş şeyhi akbehu) ihtiyarlarda daha fenâdır.

2. (Vel iştigàlü bid dünyâ minel câhili kabîhun) Câhilin dünya ile meşgul olması kabihtir; (ve minel âlimi akbehu) alimin meşgul olması daha kabihtir.

3. (Vet tekessülü fit tâati min cemîin nâsi kabîhun) Namazda, ibadette tenbellik herkes için kabihtir; (ve minel ulemâi akbehu) ulemânın ve talebelerin tenbelliği daha kabihtir.

4. (Vet tekebbürü minel ağniyâi kabîhun) Zenginlerin kibirlenmesi fenâdır; (ve minel fukarâi akbehu) fakirlerin kibirlenmesi daha fenâdır."

Peygamber SAS Efendimiz buyuruyor:

1. "Gökler ve yıldızlar ehl-i semâ için bir emandır. Kıyamet kopunca yıldızlar dökülür, ehl-i semânın başına gelecek gelir.

2. Ehl-i beytim ümmet için bir emandır. Onlar gidince ümmetin başına gelecek gelir.

131

3. Ben ashâbım için bir emanım. Ben gidince ashabın başına gelecek gelir.

4. Dağlar insanlar için bir emandır. Dağlar kaybolunca insanların başına gelecekler gelir. Dağlar dünyanın kazıklarıdır."

Hazret-i Ebûbekir Efendimiz'den:

(Erbaatün temâmühâ bierbaatin) "Dört şeyin tamamlanması dört şey iledir:

1. (Temâmüs salâti bisecdeteyis sehvi) Namazda kusur yaparsan, secde-i sehivle tamam olur.

2. (Ves savmi bisadakatil fıtri) Oruç sadaka-i fıtr ile tamam olur.

3. (Vel hacci bil fidyeti) Hacdaki kusurlar da kurban kesmek ve kefaret verilmekle tamam olur.

4. (Vel îmâni bil cihâd) İman da cihad ile, mücahede-i nefs ile tamam olur."

Abdullah ibn-i Mübârek (Rh.A)'den:

1. "Bir kimse her gün 12 rekât nafile namaz kılarsa, namazın hakkını ödemiş olur."

Farzlarda eksik olur, noksan olur; bunlar nafile namazlarla tamamlanır. Namaz borcu olanların borcu nafile namazlarla tamamlanır.

2. Her ay üç gün oruç tutan kimse, orucun hakkını ödemiş olur.

132

3. Her kim günde yüz ayet okursa, Kur'anın hakkını ödemiş olur.

4. Her kim cuma günü bir dirhem sadaka verirse, sadaka hakkını ödemiş olur."

Cuma günü sadaka veren, hasta ziyaret eden ve oruç tutan kimse, cennetin yolunu kolay bulur.

Hazret-i Ömer RA demiş ki:

(Elbuhûru erbaatün) "Denizler dört tanedir:

1. (Elheva bahrüz zünûb) Hevâ, günahların denizidir.

2. (Ven nefsü bahrüş şehevât) Nefis, şehvetlerin denizidir.

3. (Vel mevtü bahrul a'mâr)Ölüm, ömürlerin denizidir.

4. (Vel kabru bahrün nedâmât) Kabir, nedâmetler, pişmanlıklar denizidir."

Hazret-i Osman RA'dan:

"İbadetin tadını dört şeyde buldum:

1. Allah'ın farzların edâ etmekte...

133

2. Allah'ın haramlarından ictinab etmekte, kaçınmakta...

3. Emr-i ma'ruf yapmakta...

4. Allah'ın gadabından korkaraktan münkerattan nehyetmekte...

Yine Hazret-i Osman RA'dan:

"Dört şeyin zâhiri fazîlet,bâtını farzdır:

1. Salihlerle oturup kalkmak fazîlettir; onlara iktidâ farzdır.

2. Kur'an okumak fazîlettir; dedikleriyle amel etmek farzdır.

3. Kabir ziyareti fazîlettir; fakat mezara gitmek için hazırlanmak farzdır.

4. Hasta ziyareti fazîlettir; ondan ders almak, vasiyet almak da farzdır."

Herkesin vasiyeti yanında olmalı!.. Vasiyetsiz ölenler ahiret aleminde konuşamazlar.

Hazret-i Ali RA'dan:

1. Her kim cennete müştaksa, o muhakkak hayırlara koşar.

134

2. Her kim cehennemden korkuyorsa, şehvetlerden kaçınır.

3. Ölümü kim biliyorsa, lezzetlerden, kötü yerlerden kesilir.

4. Her kim dünyayı biliyorsa, mibetlerden korkmaz, onlar az gelir.

Peygamber SAS Efendimiz buyurmuş ki:

1. Namaz dinin direğidir; ama, sükût efdaldir.

2. Sadaka Rabbın gadabını söndürür; ama, sükût efdaldir.

3. Oruç cehennemden kalkandır; ama, sükût efdaldir.

4. Cihad dinin en üstün noktasıdır; ama, sükût ondan da efdaldir."

İnsan gençliğinde nasıl alıştırıyorsa, ondan kendini kurtarmak pek zor... Onun için küçükten iyi şeylere alışmak lâzım!..

Benî İsrâil peygamberlerinden birine Cenâb-ı Hak şöyle vahyetmiş:

1. (Samtüke anil bâtıli lî savmün) "Boş sözlerden uzak oldun mu, benim için oruç tuttun.

2. (Ve hıfzukel cevâriha anil mehârimi lî salâtün) Bütün âzalarını haramlardan korudun mu, bana namaz kıldın.

135

3. (Ve iyâsüke anil halkı lî sadakatün) Halkın varlığından ümidini, gözünü kesmen benim için sadakadır.

4. (Ve keffükel ezâ anil müslimîne lî cihâdün) Müslümanlara eziyet etmedin mi, cihad sevabını alırsın."

Abdullah ibn-i Mesûd RA'dan:

(Erbaatün min zulmetil kalb) "Dört şey kalbin zulmetindendir:

1. (Batnün şeb'âü min gayri mübâlât) Boyna yemek...

2. (Ve suhbetüz zâlimîn) Zâlimlerle sohbet etmek; oturmak, kalkmak, muhabbet etmek...

3. (Ve nisyânüz zünûbil mâdıyeti) Geçmişteki günahların unutulması...

4. (Ve tûlül emel) Tûl-i emel..."

(Ve erbaatün min nûril kalb) "Dört şey de kalbin nûrundan ileri gelir:

1. (Batnün câiun min hazerin)Doymamış karın...

2. (Ve suhbetüs sâlihîn) Sâlihlerle, iyi insanlarla oturup kalkmak...

3. (Ve hıfzüz zünûbil mâdıyeti) Geçmiş günahlara pişman olmak...

136

4. (Ve kasrul emel) Kasr-ı emel..."

Hâtem-i Esâm (Rh.A)'den:

"Her kim dört şeyi dört şeysiz iddia ediyorsa, dâvası bâtıldır:

1. Ben Allah'ı seviyorum diyen kimse, Allah'ın haramlarından uzak olmuyorsa, o dâvası bâtıldır.

2. Rasûlüllah SAS'i seviyorum iddiasında, fakat fakirleri, miskinleri sevmiyor; o da batıldır."

Çünkü, Rasûlüllah SAS: Onları benimle haşreyle demedi de, "Yâ Rabbi, beni miskinlerle haşreyle!" dedi. Onun sevdiği insanları, belki bugün biz evimize gelse sokmayız...

3. "Cenneti seviyorum diyor da, tasadduk etmiyor; o dâvâ da bâtıldır.

4. Ben cehennemden korkarım diyor, fakat günahlardan da kaçmıyor; dâvâsı yine bâtıldır."

Peygamber SAS Efendimiz buyuruyor:

Şekàvet alâmeti dört şeydir:

1. Gençlikteki kabahatleri unutmak... Halbuki onlar, ind-i ilâhide mahfuz.

2. Geçmişte yaptığı iyilikleri sayıyor; bilmiyor ki kabul mu oldu?..

137

3. Dünyalıkça kendisinden üstün, dayalı döşeli kocaman evi olan, fabrikası muntazam kimselere özeniyor ve onlarla yarışa kalkıyor.

4. Dinde de kendisinden aşağılara bakıyor: "Ben geceleri kalkar namaz kılarım. Bak bunu da yapamıyorlar." diyor. Bu da şekàvet alâmetlerindendir.

Allah-u teâlâ bunlara karşı: "Ben seni istiyorum, seni yarattım; fakat sen beni istemiyorsun, zenginlerle yarışa kalkıyorsun. Öyleyse, ben de seni terkettim!" buyurur.

Saâdetin alâmeti de dörttür:

1. "Geçmiş günahları hatırlamak saâdet alâmetidir.

2. Geçmiş iyilikleri unutmak..."

Onun için insan, omuzunda iki gözlü heybe varmış gibi yapacak... Yaptığı iyilikleri arkaya atacak, kötülükleri öne koyacak.

3. "Dinde kendisinden üstün olanlara bakmak..."

Bak, filânca her gün oruç tutuyor!.. Cüneyd-i Bağdâdî (Rh.A), dörtyüz rekât --bir rivâyette altıyüz rekât-- namaz kılarmış dükkânını açmadan... Ben ikiyüzü yapabildim ihtiyarlığımda... Ayakta kıldım. Oluyor, yapılıyor.

4. "Dünya işinde fakirleri, garipleri görmek..."

Bazı hukemâdan:

138

(İnne şeâirel îmâni erbaatün) "İmanın alâmeti dörttür:

1. (Ettakvâ) Takvâ.

2. (Vel hayâ') Hayâ.

3. (Veş şükrü) Şükür.

4. (Ves sabru) Sabır.

Peygamber SAS Efendimiz buyurmuşlar ki:

(Ümmehâtü erbaun) "Analar dörttür:

1. (Fe ümmül edviyeti) İlaçların anası, (kılletül ekli) az yemek...

2. (Ve ümmül âdâb) Edeblerin anası, (kılletül kelâm) az konuşmak, sükût...

3. (Ve ümmül ibâdât) İbadetlerin anası, (kılletüz zünûb) günahsızlık, az günah işlemek...

4. (Ve ümmül emâniyyi) Maksadların anası, (essabru) sabırdır."

Yine SAS Efendimiz buyurmuşlar ki:

139

"Ademoğlunda dört cevher vardır:

1. Akıl.

2. Din.

3. Hayâ.

4. Amel-i sâlih.

Dört şey de bunu giderir:

1. Gadab, aklı giderir.

2. Hased, dini götürür.

3. Tama', hayâyı götürür.

4. Gıybet de, amel-i salihleri götürür.

Düne kadar beraberdiniz; kötüydü de niye çalıştınız?..

Allah cümlemizi affetsin... Tevfikàt-ı samedâniyyesine mazhar eylesin... Rızâsına muvafık ameller nasib etsin cümlemize... Cennet ve cemâliyle de cümlemize ihsân etsin inşaallah...

El-Fâtiha!..

7. 10. 1974 / 20 Ramazan 1394

(Öğle + İkindi)

140
141 ilâ 160. sayfalar