• /
  • Kütüphane
  • /
  • Muhtelif Yazılar
  • /
  • 04. RAMAZAN’A DAİR TÜRKÇE EN ESKİ ESER
03. MÜSLÜMAN OLMAK

04. RAMAZAN’A DAİR TÜRKÇE EN ESKİ ESER



Doç. Dr. M. Es’ad COŞAN


Ramazan-ı şerif... Bu rahmet ve mağfiret ayı, bu müstesna ibadet ve niyaz mevsimi üzerine, yüzyıllardır kim bilir nice yazar sayfalar doldurmuş, nice vâiz ve hatip konuşmalar düzenlemiştir. Çok zengin olan Türk edebiyatında bunların en güzellerinden biri de Behçetü’l-Hadâik adlı sevimli ve renkli eserde bulunuyor.

Şimdi eseri kısaca tanıtalım:

Varlığı 1945 yılında keşfedilmiş olan bu antika değerindeki kitap, halen Ankara, İstanbul ve Almanya üniversiteleri Türkiyat araştırıcıları tarafından tetkik edilmektedir; çünkü Türk dili ve edebiyat tarihi bakımından son derecede mühim sayılıyor. Büyük bir ihtimalle Anadolu Selçukluları zamanında yazılmış olup, maalesef olgun ve bilgin yazarının kimliği kesinlikle tesbit edilememiştir. Elde bulunan (biz 4 tanesini bilmekteyiz) yazma nüshalarının en eskisi 703 hicrî / 1303 mîlâdî tarihini taşır ve faksimile olarak neşredilmiştir.5


Nâşir, kitap için haklı olarak söyle diyor:

“...Hasılı Behçetü’l-Hadâik gerek dilimiz, gerek fikir, inanç ve ahlâk, gerek edebiyat yönlerinden pek büyük bir değer taşıyan, eski bir dil abidemiz, Kutadgu Bilig’lerden sonra dil ve edebiyatımız alanında kuvvetli bir yer alan, lisânî bir vesikamızdır. Onun meydana çıkarılması belki de, dil ve gramer sahalarında çözülmeden kalmış olan birçok meseleleri, sıkı, derin bir inceleme neticesinde çözmeğe imkân verecektir.” (s. 5)

Dînî toplantı veya vaazlarda gün gün okunabilecek şekilde



5 Behçetü’l-Hadâik, Nşr. Prof. İsmail Hikmet Ertaylan, İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Yayınları 859, İstanbul 1960.

52

ayarlı, “meclis” başlığı taşıyan 41 bölümden ibaret olan eser, bütünüyle hacimli bir vaaz ve nasihat kitabı mahiyetindedir. Mübarek aylar, günler, kandil geceleri, peygamberler... hakkında bilgi verir. İçinde ayetler, hadisler, ince yorumlar, şiirler, nükte ve hikâyeler doludur. Sanatkârâne, samimî, sevimli ve heyecanlı bir üslupla yazılmıştır.

Eserin 8-14. meclisleri Ramazan ayına tahsis edilmiş ve bu konuda teferruatlı bilgiler verilmiştir.

Aşağıya nümûne olarak derc ettiğimiz satırlar, sayın okuyuculara eserin güzelliğini göstermeğe yetecektir, kanaatindeyiz.


“Can u cihan-ı men,

Bu bir haber durur ma’ruf ve meşhur, ayıdasın kim dürr-i mensur, kitablar içindedür mastur; ol erden kim “Le-amru” anun hitabı, “Afa’llàh” anun kitabı, Kâ’be anun mihrâbı, “Li-yahküme beyne’n-nâsi” anun dâdı, hükm içinde bir tutar bilişi yâdı; şefaat kuşakın biline badı, Muhammed Mustafa anun adı, şekerden şirin durur anun sözi dadı, eyle haber virdi kim:

Kaçan Ramazan ayınun evvel subhı yiri ağarsa, yimek içmek oruç dutanlara haram kılsa; andan mü’min muvahhid, arı gönül ve sàfî sır ile ve dürüst itikad ile oruç dutmak niyyetin kılsa; Melik-i zi’l-celâl, Padişah-ı bi-zevâl nidâ kılur Rıdvan’a kim —ol Uçmak hazine-dârı-durur:

“—Uçmak kapuların açgıl bularun üstine, Ramazan ayı geçmeyince bağlamağıl!” Dahi nida kılur Mâlik’e kim —ol Tamu hazinedârı durur:

“—Yâ Mâlik! Tamu kapuların bağlagıl oruç dutanlar üstine, dahi hışım itmesün bularun üstine; Ramazan ayı geçmeyince açmagıl.” “—Ve yâ Cebrail! Sen yire ingil; şeytanları, dahi bularun oğlanları vesveselerin bağlagıl kim, bularun oruç ve namazın azdurmasunlar!

“—Ve yâ Mikâil! Sen değme bir gökde bir alem dikgil benüm rahmetümden!”

53

“—Ve yâ feriştelerüm! Siz kamunuz yığılın benüm kulluğumdan ve namazunuz ve tâatunuz müzdin, sevabın Muhammed ümmeti üstine virün; dahi bularun içün yarlıganmak dilen.

“—Ve yâ Uçmak, bezengil! Yâ mü’min, oruç dutmağa özengil! Yâ Rıdvan, uçmak kapusın açgıl! Yâ inayet yili, rahmet saçgıl!.. Ve yâ Cebrâil, divleri bukağulagıl! Yâ Mâlik, Tamu kapusın bağlagıl!.. Yâ âsi, yazukun içün ağlagıl!.. Ve yâ huriler, görklenün!.. Ve yâ gılmanlar, yıyılanun! Ve yâ mü’minler, dinlenün!..”

Ve Ramazan ayı doğdı, dualar göke ağdı, rahmet yağmuri yağdı, divleri vesveseden yığdı, fâsıkları kaygudan boğdı. Bu ay geldügine mü’minler güvenürler, sàlihler sevinürler, àbidler kıvanurlar, fâsıklar gücenürler...”


İşte eser bu sevimli üslup ile, hurilerden, cennetlerden, Ramazan ayının faziletlerinden bahsederek devam eder, gider.

Eserin dil yapısı, görüldüğü gibi, aradan 7 yüzyıl geçmesine rağmen, hiç de zor anlaşılır cinsten değil. Şivesi, İlâhiyat Fakültesi Kütüphanesi’nde bulunan yazma nüshadan, değiştirilmeksizin, aynen aktarıldı. Uçmak: cennet, tamu: cehennem, div: şeytan, bil: bel, yazuk: günah, muzd: mükâfat, bamak: bağlamak, yıyılanmak: kokulanmak gibi sayılı birkaç kelimeden başkasını, okuyucuların yadırgamayacaklarını ve metnin bütününü rahatlıkla anlayabileceklerini sanıyoruz.




(Tercüman Gazetesi, 8 Ekim 1973 Pazartesi)

54
05. ÖLÜM