• /
  • Kütüphane
  • /
  • Muhtelif Yazılar
  • /
  • 06. BAZI YAZMALARDA GÖRÜLEN BİLMECELİ TARİH KAYITLARI
05. HACI BEKTÂŞ-I VELÎ VE BEKTAŞÎ TARİKATI

06. BAZI YAZMALARDA GÖRÜLEN BİLMECELİ TARİH KAYITLARI



Doç. Dr. M. Es’ad COŞAN


“Bu kitabın yazılması, çok bağışlayıcı olan hâkim-i mutlak Tanrı’nın yardımıyla, Hicret’ten itibaren onuncu onun, üçüncü onunun, altıncı onda birinin, birinci yarısının, ikinci altıda birinin, ikinci üçte birinin, dokuzuncu onda biri olan cuma günü tamam olmuştur.

Kim benim bu ibâremde kasdedilen tarihi bulup çıkarır ve sonucu ulaşırsa, büyük alimlerin çoğunun başaramamış olduğu bir işi başarmış olur.”

Kemalpaşa-zâde Şemseddin Ahmed (1468-1434)


Yazımıza girişmeden önce, bazı tâbirleri kısaca îzah edelim:

Bilindiği gibi matbaa ortaya çıkmadan önce, şarkta ve garpta kitaplar elle yazılırdı. Bu usül bizde, matbaa yurda girdikten sonra bile, hattâ 20. Asr’a kadar devam etmiştir. İşte, yazısı bir şahıs eliyle yazılan ve taşbasması (litografya), faksimile, ofset... gibi bir baskı tekniği ile tab’ edilip çoğaltılmış olmayan kitap veya varaklara elyazması eser veya kısaca yazma (mahtûta, manuscript, manuscrit, handschrift, codex vs.) denir.

Ferağ kaydı; bir müellif tarafından eserinin sonuna eklenen ve kendi adı, babası, soyu, doğduğu ve yaşadığı yer, meslek ve mezhebi, o eseri nerede, ne kadar zamanda yazıp bitirdiği... gibi hususlarda bilgi veren kısımdır.

İstinsah kaydı ise, bir yazma eserin sonuna müstensihi (yâni katibi) tarafından (müellifi tarafından değil) eklenen ve o nüshayı hangi nüshadan kopya ettiği, nerede, ne kadar zamanda yazıp bitirdiği, kendisinin, babasının... adı, sanının ne olduğu... vs. hakkında bilgi ihtiva eden kayıtlardır.


Biz, yazma eser kütüphanelerinde yaptığımız çalışma ve araştırmalar esnasında, bazı ferağ ve istinsah kayıtlarında bulunan tarihlerin, yukarıdaki ibarede de görüldüğü gibi, bilmeceli

177

(lugazlı) bir tarzda verildiğini tesbit ettik. Böyle ibarelerin çözülüp anlaşılması, bazı kütüphane ilgilileri ve okuyuculara güç gelmekteydi. Hattâ, bu konuda açıklayıcı bir yazı hazırlamam benden istenmişti. Bu yazı istek üzerine kaleme alınmıştır.

Özel bir grup teşkil eden, bu tarz bilmeceli tarih kayıtlarını çözebilmek için, belirli birtakım mâlûmatı göz önünde tutmak gerekmektedir. Mezkûr mâlûmat, genellikle rakamlar olmak üzere, hicrî senenin ayları, bu ayların teşkil ettiği gruplar, ayların bölümleri ve haftanın günleriyle ilgilidir.

Çok kısa ve özlü olarak söylemek gerekirse, bu bilmecelerin kuruluşundaki hâkim fikir, sene, ay, hafta, gün gibi zaman birimlerini, kendisi veya paydası 10’dan küçük rakamlar haline dönüştürüp ifade etmektir: 1/10, 1/7, 1/4, 1/3, 1/2 gibi.

Şimdi her zaman biriminin nasıl ifade edildiğini ve bölümlendirildiğini daha geniş olarak açıklayalım:


a. Haftanın Günleri


Bir hafta 7 gündür. O halde haftanın her bir günü, haftanın bütününe nazaran 1/7 = yedide bir (sübu’) demektir. Buradan hareketle, meselâ haftanın altıncı günü sayılan cuma için, “altıncı yedide bir” (es-sübu’ es-sâdis) denmektedir.

Bir kolaylık olması için, bütün hafta günlerinin bu esasa göre nasıl ifade edildiğini bir cetvel halinde verelim:

1. gün: Pazar (yevm el-ehad) = Birinci yedide bir (es-sübu’ el- evvel) 2. gün: Pazartesi (yevm el-isneyn) = İkinci yedide bir (es-sübu’ es- sânî) 3. gün: Salı (yevm es-sülesâ’) = Üçüncü yedide bir (es-sübu’ es- sâlis) 4. gün: Çarşamba (yevm el-erbiâ’) = Dördüncü yedide bir (es- sübu’ er-râbi’) 5. gün: Perşembe (yevm el-hamîs) = Beşinci yedide bir (es-sübu’ el-hàmis) 6. gün: Cuma (yevm el-cumuah) = Altıncı yedide bir (es-sübu’ es-

178

sâdis) 7. gün: Cumartesi (yevm es-sebt) = Yedinci yedide bir (es-sübu’ es-sâbi’)


b. Ayın Günleri


Hicrî takvime göre, bir ay en çok 30 gün olabilir. Araplar bir ayı kabataslak üç bölüm halinde düşünürler; ayın ilk 10 gününe (evâil) “baştaki günler”, ikinci 10 gününe (evâsıt) “ortadaki günler”, son 10 gününe de (evâhir) “sondaki günler” adını verirler. Bu taksimden hareketle, bilmeceli tarih kayıtlarında ilk 10 güne “birinci üçte bir” (es-sülüs el-evvel), ikinci 10 güne “ikinci üçte bir” (es-sülüs es-sânî), son 10 güne de “üçüncü üçte bir” (es-sülüs es-sâlis) denmiştir.

Ayın bir günü, mezkûr üçte birlere kıyasen 1/10 nisbetinde kaldığından “onda bir” (el-öşr) kelimesiyle ifade edilmiştir Böylece meselâ ayın 4’ü için, “birinci üçte birin dördüncü onda biri” (el-öşr er-râbi’ mine’s-sülüsi’l-evvel) denir.

Bir kolaylık olmak üzere, ayın bütün günlerini bu üçte bir – onda bir esasına göre, bir cetvel halinde verelim:


Ayın 1. günü: Birinci üçte birin birinci onda biri (el-öşr el-evvel mine’s-sülüsi’l-evvel) Ayın 2. günü: Birinci üçte birin ikinci onda biri (el-öşr es-sânî mine’s-sülüsi’l-evvel) Ayın 3. günü: Birinci üçte birin üçüncü onda biri (el-öşr es-sâlis mine’s-sülüsi’l-evvel) Ayın 4. günü: Birinci üçte birin dördüncü onda biri (el-öşr er- râbi’ mine’s-sülüsi’l-evvel) Ayın 5. günü: Birinci üçte birin beşinci onda biri (el-öşr el-hàmis mine’s-sülüsi’l-evvel) Ayın 6. günü: Birinci üçte birin altıncı onda biri (el-öşr es-sâdis mine’s-sülüsi’l-evvel) Ayın 7. günü: Birinci üçte birin yedinci onda biri (el-öşr es- sâbi’mine’s-sülüsi’l-evvel) Ayın 8. günü: Birinci üçte birin sekizinci onda biri (el-öşr es-

179

sâmin mine’s-sülüsi’l-evvel) Ayın 9. günü: Birinci üçte birin dokuzuncu onda biri (el-öşr et- tâsi’ mine’s-sülüsi’l-evvel)

Ayın 10. günü: Birinci üçte birin onuncu onda biri (el-öşr el-âşir mine’s-sülüsi’l-evvel)


Ayın 11. günü: İkinci üçte birin birinci onda biri (el-öşr el-evvel mine’s-sülüsi’s-sânî) Ayın 12. günü: İkinci üçte birin ikinci onda biri (el-öşr es-sânî mine’s-sülüsi’s-sânî) Ayın 13. günü: İkinci üçte birin üçüncü onda biri (el-öşr es-sâlis mine’s-sülüsi’s-sânî) Ayın 14. günü: İkinci üçte birin dördüncü onda biri (el-öşr er- râbi’ mine’s-sülüsi’s-sânî) Ayın 15. günü: İkinci üçte birin beşinci onda biri (el-öşr el-hàmis mine’s-sülüsi’s-sânî) Ayın 16. günü: İkinci üçte birin altıncı onda biri (el-öşr es-sâdis mine’s-sülüsi’s-sânî) Ayın 17. günü: İkinci üçte birin yedinci onda biri (el-öşr es-sâbi’ mine’s-sülüsi’s-sânî) Ayın 18. günü: İkinci üçte birin sekizinci onda biri (el-öşr es- sâmin mine’s-sülüsi’s-sânî) Ayın 19. günü: İkinci üçte birin dokuzuncu onda biri (el-öşr et- tâsi’ mine’s-sülüsi’s-sânî) Ayın 20. günü: İkinci üçte birin onuncu onda biri (el-öşr el-àşir mine’s-sülüsi’s-sânî)


Ayın 21. günü: Üçüncü üçte birin birinci onda biri (el-öşr el-evvel mine’s-sülüsi’s-sâlis) Ayın 22. günü: Üçüncü üçte birin ikinci onda biri (el-öşr es-sânî mine’s-sülüsi’s-sâlis) Ayın 23. günü: Üçüncü üçte birin üçüncü onda biri (el-öşr es- sâlis mine’s-sülüsi’s-sâlis) Ayın 24. günü: Üçüncü üçte birin dördüncü onda biri (el-öşr er- râbi’ mine’s-sülüsi’s-sâlis)

180

Ayın 25. günü: Üçüncü üçte birin beşinci onda biri (el-öşr el- hamis mine’s-sülüsi’s-sâlis) Ayın 26. günü Üçüncü üçte birin altıncı onda biri (el-öşr es-sâdis mine’s-sülüsi’s-sâlis) Ayın 27. günü: Ücüncü üçte birin yedinci onda biri (el-öşr es-sâbi’ mine’s-sülüsi’s-sâlis) Ayın 28. günü: Üçüncü üçte birin sekizinci onda biri (el-öşr es- sâmin mine’s-sülüsi’s-sâlis) Ayın 29. günü: Üçüncü üçte birin dokuzuncu onda biri (el-öşr et- tâsi’ mine’s-sülüsi’s-sâlis) Ayın 30. günü: Üçüncü üçte birin onuncu onda biri (el-öşr el-àşir mine’s-sülüsi’l-evvel)


Yazımızın sonunda verilen misallerin birinde ise, tarihin ay kısmı daha başka bir şekilde ifade edilmiştir. Orada ay, herhalde dört hafta olması itibariyle dörde bölünmüş ve günler bu dörtte birlerin (rubu’) yedide biri (sübu’) olarak gösterilmiştir. Meselâ ayın ikinci haftasının ikinci günü için: (Es-sübu’ es-sâni mine’r-rubui’s- sânî) “ikinci dörtte birin ikinci yedide biri denmiştir” ki, bundan o ayın 9’u anlaşılabilir. Fakat bu şekilde sarahat yoktur; çünkü çok kere haftanın ilk günü ayın 1’ine rastlamaz. Ayrıca, l ay dörde ayrıldığına göre 4 x 7 = 28 edecektir; o ay’ın 29 ve 30’unu ifade imkân dışı kalmaktadır.


c. Yılın Ayları


Bir sene içinde on iki ay bulunur. Bilmeceli tarihlerde bunları 10’dan küçük rakamların kesri halinde ifade edebilmek için sene, sun’î olarak 2’ye ayrılmakta ve ilk 6 aylık kısma ilk yarı (en-nısf el- evvel), ikinci 6 aylık kısma ise ikinci yarı (en-nısf es-sânî) denmektedir. Bu durumda her ay, bu yarılardan birinin altıda biri (südüs) olur ve meselâ Ramazân ayı için, “ikinci yarının üçüncü altıda biri” (es-südüs es-sâlis mine’n-nısfi’s-sânî) denir. Bu esasa göre bütün ayları bir arada gösterelim:

181

1. Muharrem: 1. yarının 1. altıda biri (es-südüs el-evvel mine’n- nısfi’l-evvel) 2. Safer: 1. yarının 2. altıda biri (es-südüs es-sâni mine’n-nısfi’l- evvel) 3. Rebîul-evvel: 1. yarının 3. altıda biri (es-südüs es-sâlis mine’n- nısfi’l-evvel) 4. Rebîul-âhir: 1. yarının 4. altıda biri (es-südüs er-râbi’ mine’n- nısfi’l-evvel) 5. Cumâde’l-ûlâ: 1. yarının 5. altıda biri (es-südüs el-hàmis mine’n-nısfi’l-evvel) 6. Cumâde’l-ahire: 1. yarının 6. altıda biri (es-südüs es-sâdis mine’n-nısfi’l-evvel)


7. Receb: 2. yarının 1. altıda biri (es-südüs el-evvel mine’n-nısfi’s- sânî) 8. Şa’bân: 2. yarının 2. altıda biri (es-südüs es-sâni mine’n- nısfi’s-sânî) 9. Ramazân: 2. yarının 3. altıda biri (es-südüs es-sâlis mine’n- nısfi’s-sânî) 10. Şevval: 2. yarının 4. altıda biri (es-südüs er-râbi’ mine’n- nısfi’s-sânî) 11. Zi’l-ka’de: 2. yarının 5. altıda biri (es-südüs el-hàmis mine’n- nısfi’s-sânî) 12. Zi’l-hicce: 2. yarının 6. altıda biri (es-südüs es-sâdis mines’n- nısfi’s-sânî)


Makalemizin başında kaydettiğimiz Kemalpaşa-zâde’ye ait tarih kaydını açıklamak için, küçük bir risale yazmış olan Ismâîl Hakkı-i Burûsevî, seneyi 2 ana gruba ayırmak yerine Tevbe sûresi’nin 36. ayet-i kerimesinde:


اِنَّ عِدَّةَ الشُّهُورِ عِنْدَ اللهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْرًا ... مِنْهَا اَرْبَعَةٌ حُرُمْ

(التوبة:٦٣)

182

(Mânâsı: Allah indinde ayların sayısı on ikidir... onlardan dördü haram aylardır.) (Tevbe, 9/36) ayetine uygun düşeceğini ileri sürerek, dörder dörder olmak, üzere üç ana gruba bölmeyi teklif etmektedir.

Buna göre Muharrem, Safer, Rebîu’l-evvel, Rebîu’l-âhir “ilk üçte bir” (es-sülüs el-evvel); Cumade’l-ûlâ, Cumâde’l-âhire, Receb, Şa’bân “ikinci üçte bir” (es-sülüs es-sânî); Ramazân, Şevval, Zî’l- ka’de, Zi’l-hicce de “üçüncü üçte bir” (es-sülüs es-sâlis) dahil olur. Senenin aylarını da, bu üç ana grubun kesri olarak “dörtte bir” (rubu’) diye ifade etmek gerekir. Bu yeni şekli de bir cetvel halinde verelim:


1. Muharrem : 1. üçte birin 1. dörtte biri (er-rubu’ el-evvel mine’n-nısfi’l-evvel) 2. Safer : 1. üçte birin 2. dörtte biri (Er-rubu’ es-sâni mine’n- nısfi’l-evvel) 3. Rebî’ul-evvel : 1. üçte birin 3. dörtte biri (er-rubu’ es-sâlis mine’n-nısfi’l-evvel) 4. Rebî’ul-âhir : 1. üçte birin 4. dörtte biri (er-rubu’ er-râbi’ mine’n-nısfi’l-evvel)


5. Cumâde’l-ûlâ : 2. üçte birin 1. dörtte biri (er-rubu’ el-evvel mine’n-nısfi’s-sânî) 6. Cumâde’l-âhire : 2. üçte birin 2. dörtte biri (er-rubu’ es-sâni mine’n-nısfi’s-sânî) 7. Receb : 2. üçte birin 3. dörtte biri (er-rubu’ es-sâlis mine’n- nısfi’s-sânî) 8. Şa’bân : 2. üçte birin 4. dörtte biri (er-rubu’ er-râbi’ mine’n- nısfi’s-sânî)


9. Ramazân : 3. üçte birin 1. dörtte biri (er-rubu’ el-evvel mine’n- nısfi’s-sâlis) 10. Şevval : 3. üçte birin 2. dörtte biri (er-rubu’ es-sâni mine’n- nısfi’s-sâlis)

183

11. Zi’l-ka’de : 3. üçte birin 3. dörtte biri (er-rubu’ es-sâlis mine’n- nısfi’s-sâlis) 12. Zi’l-hicce : 3. üçte birin 4. dörtte biri (er-rubu’ er-râbi’ mine’n- nısfi’s-sâlis)


d. Sene Rakamları


Bir tarih kaydında sene rakamları, birler, onlar, yüzler ve bazan da binler hanesini ihtiva eder. Bilmeceli tarihlerde bunları da, haftanın ve ayın günleri gibi, l’den 10’da kadar olan rakamlar veya kesirleri halinde ifade etmek gerekmektedir. Bu şu suretle tahakkuk ettirilir:

Bir’ler hanesi: Birler hanesindeki 1-9 arası rakamların her birine “onda bir” (el-öşr) denir. Bu esasa göre meselâ 7 rakamına “yedinci onda bir” (el-öşr es-sâbi’), 10 rakamına, “onuncu onda bir” (el-öşr el-àşir) denilecektir.


On’lar hanesi: 1-100 arasında 10 tane onluk (el-aşr) vardır. Bunlar: “Birinci, ikinci, üçüncü.... onluk (el-aşr el-evvel, es-sânî, es- sâlis...) diye ifade olunur ve meselâ 51-60 arasına “altıncı onluk” (el- aşr es-sâdis) 91-100 arasına “onuncu onluk” (el-aşr el-àşir) denir. Burada dikkat edilecek nokta, meselâ 61 rakamının, altıncı onluktan değil, yedinci onluktan ve yedinci onluğun ilk rakamı olduğudur.


Yüz’ler hanesi: Yüzler hanesinde 101’den 1000’e kadar olan rakamlar da yine 10 gruba bölünerek, ifade edilir; ve her birine yine “onluk” (el-aşr) adı verilir. Meselâ, 1-100 arasındaki rakamlar “ilk onluk” (el-aşr el-evvel); 701-800 arasındaki rakamlar ise, “sekizinci onluk” (el-aşr es-sâmin) içindedir.

Buradaki “onluk” (el-aşr), 1’leri 10 tane l ihtiva eden onluktur. Aslında -rakam yüz’ler hanesi olduğundan- burada on (aşr) kelimesi yerine yüz (mi’eh) kelimesini kullanmak, matematik yönünden daha doğru olacaktı. Nitekim Kemalpaşa-zâde’nin bilmeceli tarihini şerheden İsmâil Hakkî burada aşr sözü yerine

184

akd sözünün kullanılmasını, meselâ 401-500 arası için (el-akd el- hâmis) denmesini teklif etmektedir.34 Şu kadar var ki, aşr sözü kullanıldığı takdirde bilmece daha karışık görünmekle, dolayısiyla maksada daha uygun bir durum husule gelmektedir.


Binler hanesi: Hicrî tarih yönünden henüz ikinci binin içinde bulunduğumuzdan, binler hanesinde bir çeşitlilik yoktur. 1000’den sonraki tarihler için sadece “ikinci bin = el-elf es-sânî” veya “binden sonra = ba’de’l-elf” sözü kullanılmaktadır.

Yukarıda mufassalan anlatılan esaslar dairesinde, misal olmak üzere bazı rakamların nasıl ifade edileceğini gösterelim:


l : Birinci on’un ilk onda biri (el-öşr el-evvel mine’l-aşri’l-evvel)

5 : Birinci on’un beşinci onda biri (el-öşr el-hàmis mine’l-aşri’l- evvel) 10 : Birinci on’un onuncu onda biri (el-öşr el-âşir) 11 : İkinci on’un birinci onda biri (el-öşr el-evvel) 22: Üçüncü on’un ikinci onda biri (el-öşr es-sâni mine’l-aşri’s- sâlis) 33 : Dördüncü on’un üçüncü onda biri (el-öşr es-sânî mine’l- aşri’r-râbi’) 44 : Beşinci on’un dördüncü onda biri (el-öşr er-râbi’ mine’l- aşri’l-hâmis)


55 : Altıncı on’un beşinci onda biri (el-öşr el-hàmis mine’l-aşri’s- sâdis) 66 : Yedinci on’un altıncı onda biri (el-öşr es-sâdis mine’l-aşri’s- sâbi’) 77 : Sekizinci on’un yedinci onda biri (el-öşr es-sâbi’ mine’l-aşri’s- sâmin) 88 : Dokuzuncu on’un sekizinci onda biri (el-öşr es-sâmin minel-



34 bk. Şerh-i Târih-i İbn-i Kemâl Makàlât-ı İsmâil Hakkî kuddise sırruh, s.11- 14, Bulak 1257.

185

aşri’t-tâsi’) 99 : Onuncu on’un dokuzuncu onda biri (el-öşr et-tâsi’ mine’l- aşri’l-àşir) 100 : Onuncu onun onuncu onda biri (el-öşr el-àşir mine’l-aşri’l- àşir)


101 : İkinci akdin (veya: on’un) birinci on’unun birinci onda biri (el-öşr el-evvel mine’l-aşri’l-evveli mine’l-akdi [veya ‘l-aşri]’s-sanî.) 112 : İkinci akd’in (on’un) ikinci on’unun ikinci onda biri (el-öşr es-sâni mine’l-aşri’s-sânî mine’l-akdi [‘l-aşri]’s-sâni) 234 : Üçüncü akd’in (on’un) dördüncü on’unun dördüncü onda biri (el-öşr er-râbi’ mine’l-aşri’r-râbi’ mine’l-akdi [‘l-aşri]’s-sâlis) 765 : Sekizinci akd’in (on’un) yedinci on’unun beşinci onda biri (el-öşr el-hàmis mine’l-öşri’s-sâbi’ mine’l-akdi [‘l-aşri]’s-sâmin) 800 : Sekizinci akd’in (on’un) on’uncu on’unun on’uncu onda biri (el-öşr el-àşir mine’l-’aşri’l-àşir mine’l-akdi [‘l-aşri] ‘s-sâmin) veya kısaca: Sekizinci akd (on) (???)

999 : On’uncu akdin (veya: On’un) on’uncu on’unun dokuzuncu onda biri (el-öşr et-tâsi’ mine’l aşri’l-àşiri mine’l-’akdi [veya ‘l- aşri]’l-àşir)


e. Bilmeceli Tarih Kayıtlarından Numûneler


Bilmeceli tarihlerden bulmuş olduğumuz misaller çoğunlukla Arapça’dır. Biz, kolay anlaşılmayı temin için, tesbit ettiğimiz yegâne Türkçe misali en önde zikrederek müşahhas numunelerin açıklanmasına başlıyoruz:

1. İdrîs-i Bitlîsî’nin Yavuz Selîm adına Arapça olarak kaleme aldığı Risâletü’l-ibâ’ an Mevâkıı’l-vebâ adlı eserinin, Seyyid Mehmed Salih tarafından yapılarak Sultan I. Mahmud’a sunulan Hısnu’l-Vebâ’ adlı tercümesi sonundaki Türkçe ferağ kaydı:

(İstanbul Üniversitesi Ktp. ty. 7053 numarada kayıtlı bulunan eseri ve içindeki ferağ kaydını bana, muhterem hocam Prof. Dr. Nihad ÇETİN ve Doç. Dr. Nazif HOCA göstermişti. Kendilerine teşekkürü bir borç bilirim.)

“Hàtime: İşbu risâle-i mergûbe-i makbûlenin tercemesi Hicret-i Nebeviyye’den elf-i sânînin, mie-i sâlisinin, aşr-i râbiinin ikinci

186

senesi, Saferü’l-hayr’ın on beşinci pençşenbih gicesi, Dâru’s- saltanati’s-seniyye olan mahmiye-i Kostantiniyye’de, bi-avnihî taâlâ resîde-i hayyiz-i hitâm bulup...”

İzâhı: Hicret-i Nebeviyye’nin elf-i sânîsi, eserin hicrî ikinci binde, yâni 1000 yılından sonra yazıldığına işarettir: Mie-i sâlis, üçüncü yüz, yâni 201-300 arasını; aşr-ı râbi’, dördüncü on, yâni 31-40 arasını gösterir. “İkinci sene” denildiğine göre, 31-40 arasındaki rakamlarından birler hanesi 2 olan, 32 rakamını seçmemiz lâzımdır. O halde tarih: 1232 Hicrî yılı 15 Safer Perşembe günüdür. Mütercim aynı tarihi bir de ebcedle tesbit etmiş ve bunun için:


لج و دعواى وبا بولدى ختام


(Lec ü da’vâ-yı vebâ buldı hitâm) mısraını söylemiştir. (30 +3 + 6+ 4 + 70 + 6 + 1+ 10 + 6 + 2 + 1 + 2 + 6 + 30 + 4 + 10 + 600 + 400 + 1 + 40 = 1232)


2. Bursalı İsmail Hakkı’nın bildirdiğine göre, meşhur Osmanlı alimi ve tarihçisi Kemalpaşa-zâde, telif ettiği kitaplardan birinin sonunda şöyle demiştir:35


تم الكتاب بعون الملك الوهاب فى يوم الجمعة وهو العشر التـاسع من الثلـث الـثـانى، من السدس الثانى، من النصف الاول، من العشر السادس، من العشر الثالث، من العشر العاشر، من الهجرة النبوية


“Bu kitabın yazılması, çok bağışlayıcı olan hâkim-i mutlak Tanrı’nın yardımıyla, Hicret’ten itibaren onuncu onun, üçüncü



35 bk. Makàlât-ı İsmâil Hakkı s. 11-14, Eser Dîvân-ı İsmâil Hakkı’nın sonuna mülhaktır.

187

onunun, altıncı onda birinin, birinci yarısının, ikinci altıda birinin, ikinci üçte birinin, dokuzuncu onda biri olan cuma günü tamam olmuştur.

İzahı: İbârenin başında bulunan ve cuma gününe tekabül ettiği tasrih edilen (el-öşr et-tâsi’), yâni dokuzuncu onda bir, hemen anlaşılacağı üzere, ayın günlerine ait rakama işarettir. (Buradaki el-öşr kelimesinin ayın harfi mutlaka ötreli okunmalıdır; üstün ile el-aşr okunması yanlış olur ve mânayı bozar)

(El-öşrü’t-tâsi’ mine’s-sülüsi’s-sânî), yâni “ikinci üçte birin dokuzuncu onda biri” dendiğine göre gün, ayın 19’udur. Çünkü ayın günlerine ait rakamın onlar hanesi sülüs-i sânî (11-20 arası); birler hanesi öşr-i tâsi’ (yâni 9) ibaresi ile tebellür etmektedir.

(Mine’s-südüsi’s-sânî mine’n-nısfi’l-evvel) “İlk yarıdan ikinci altıda bir”, yukarıda verdiğimiz aylar listesinde görüleceği üzere Safer ayıdır.

(Mine’l-öşri’s-sâdis) “Altıncı onda birden” sözü, sene rakamlarının birler hanesinin 6 olduğunu ifade eder (Buradaki el- öşri kelimesinin ayın harfi, mutlaka ötre okunmalıdır).

(Mine’l-aşri’s-sâlis) “Üçüncü on’dan” sözü, 21-30 arasındaki 6’lı rakam yâni 26’yı seçmemiz gerektiğini gösterir. (Buradaki el-aşri kelimesinin üstün okunacağına dikkat edilmelidir)

(Mine’l-aşri’l-àşir) “Onuncu on’dan” denmesi, yukarıda bulduğumuz 26’nın 901-1000 arasında bulunan 26 olduğuna işaret eder. Demek ki, anlatılmak istenen tarih şudur: Hicrî 19 Safer 926 Cuma günü.


3. Konya Mevlana Müzesi Yazmaları arasında 2520 numaralı mecmuatü’r-resailde bir Risâle-i Muammâ vardır ki, anlaşıldığına göre yine Kemalpaşa-zâde’ye ait bir bilmeceli tarihi açıklamaktadır. Varak 87a’dan bu şerhi Molla Tevfîkî el-Gîlanî’nin (!) yazdığı anlaşılıyor. Varak 86b’de 922 hicrî yılının 5 Şevval Cumartesi günü saat 9’da bitirildiğine dair bir ferağ kaydı vardır ki, galiba Molla Tevfîkî’nin te’liften ferağ vaktini gösteriyor. Arapça olan risaledeki İbn-i Kemal’in bilmeceli tarihi,

188

قد وقع الفراغ من التقرير بعون الملك القديم بتاريخ النصف الاول...


kelimeleriyle başladığına göre bizim yukarda açıkladığımızdan başkadır. Biz bu risaleyi incelemeğe imkân bulamadık.36


4. İsmâîl Hakkî-i Burûsavî, Kemalpaşa-zâde’nin yukarda 2 numarada izah ettiğimiz tarihini şerh edip zaman zaman da eksik ve kusurlu yerlerini belirttiği risaleciğinin sonunda, aynı usulü kullanarak şu bilmeceli ferağ kaydını yazıyor:37


وقد وقع التحرير يوم الثلاثاء، وهو العشر الثانى من الثلث الثانى من السدس الثالث من النصف الثانى من العشر الثامن من العشر عاشر من الـعقد، الاول من الالف الثانى من الهجرة الـنبوية على حاجها اكمل التحية.


Tercümesi: “Bu risalenin yazılması, Hicret’in ikinci binin ilk akdinin, onuncu onunun sekizinci onda birinin, ikinci yarısının üçüncü altıda birinin, ikinci üçte birinin ikinci onda biri olan salı günü vuku’ buldu.”

İzahı: Yevmü’s-sülâsâ’, salı günüdür. (El-öşrü’s-sânî mine’s- sülüsi’s-sâni) İkinci üçte birin ikinci onda biri, ayın 12’sine işarettir. (Mine’s-südüsi’s-sâlisi mine’n-nısfi’s-sâni) İkinci yarıdan üçüncü altıda bir, yılın ikinci yarısındaki altı aydan üçüncüsüne, yani Ramazan’a delâlet eder. (Mine’l-öşri’s-sâmin) Sekizinci onda bir, tarihin birler hanesinin 8 olduğunu gösterir. (Mine’l-aşri’l-àşiri



36 bk. Gölpınarlı, A., Konya Mevlana Müzesi Yazmaları Katalogu, II/421.

37 bk. “Şerh-i Tarih-i İbn-i Kemâl” gösterilen yer, s. 14.

189

mine’l-akdi’l-evvel) İk akdin onuncu onluğu, bu 8 rakamının, ilk 100’ün onuncu onluğunda, yani 91’den sonra olacağına, dolayısıyla 98’e işarettir. (Mine’l-elfi’s-sâni) ise bu 98’in 1000’den sonra geldiğini bildirir. Demek ki, söylenmek istenen tarih: 12 Ramazan 1098 Salı günüdür.


5. Yine İsmâil Hakkî tarafından telif edilen, Furûk-ı Hakkî adlı eserin sonunda da şu ferağ kaydı vardır:38


... يوم الاحد وهو العشر الاول من الثلث من السدس الخامس من النصف الاول من العشر الخامس من العشر العاشر من العقد الاول من الالف الثانى من الهجرة...


Tercümesi: “Bu eser, Hicret’in ikinci bininin birinci akdinin onuncu onunun beşinci onda birinin ilk yarısının beşinci altıda birinin üçüncü üçte birinin birinci onda biri olan pazar günü yazıldı.”

İzahı: (Yevmü’l-ehad) haftanın birinci günü, yâni pazardır. (El- öşrü’l-evvel mine’s-sülüsi’s-sâlis) Ayın üçüncü üçte biri olan son on günün birincisi, yâni 21’i demektir. (Mine’s-südüsi’l-hàmisi mine’n- nısfi’l-evvel) Senenin birinci yarısı olan ilk altı ayın beşincisi, yâni Cumâde’l-ülâ’yı belirtir. (Mine’l-öşri’l-hàmis) Yılı gösteren rakamın birler hanesinin 5 olduğunu; (mine’l-aşri’l-àşir) onlar hanesinin 9 olduğunu (yâni senenin, 91-100 arasında bulunduğunu); (mine’l- akdi’l-evvel mine’l-elfi’s-sânî) “ikinci binin ilk akdinden” sözü ise, senenin 1000’den sonraki ilk yüz rakamı dahilinde olduğunu göstermektedir. Demek oluyor ki, verilen tarih: 21 Cumade’l-ûlâ 1095 Pazar günüdür.




38 Bursa-Harraççıoğlu yazmaları 1414; Fatih 5349, varak 60 b; Halet Ef. 567 varak 157 a.

190

6. Tertîb-i Cemîl fî şerhi’t-Terkîbi’l-Celîl’in ferağ kaydı:39


اتفق الشروع لـترتـب جميل فى شـرح الـتركـيب الجلـيل فى السبع السادس من الربع الثالث من السدس الرابع. وافق تبييضه ايضًا

فى الـســبع الـثـالـث من الـربع الـثـانى من الـسدس الخـامس. و كلا السدسين من النصف الثانى من العشر الخامس من العشر العاشر

بعد الالف من هجرة من له العز والشرف.


Tercümesi: “Et-Terkîbü’l-Celîl’in şerhi olan bu Tertîb-i Cemîl’in yazılmasına başlamak, dördüncü altıda birin üçüncü dörtte birinin altıncı yedide birine rastladı. Müsveddelerin temize çekilmesi ise, beşinci altıda birin ikinci dörtte birinin üçüncü yedide birine tesadüf etti. Mezkûr her iki altıda bir ise, Hicret’in bin yılından sonraki onuncu onun beşinci onda birinin ikinci yarısındadır.”

İzahı: İlk defa bu kayıtta karşımıza çıkan (er-rubu’) “dörtte bir” sözü, südüs diye adlandırılan bir zaman parçasının (yâni ay’ın) bölümü olup, sübu’ kelimesinden de anlaşılacağı gibi kendi içinde 7’ye ayrılmaktadır.

O halde, (fi’s-sübui’s-sâdisi mine’r-rubui’s-sâlis) “üçüncü dörtte birin altıncı yedide birinde”, ayın üçüncü haftasının altıncı gününde demek olur. Şu kadar var ki, bu bilgiye rağmen günün, ayın kaçına rastladığı sarih olarak anlaşılamamaktadır (Çok zayıf bir ihtimal olarak, ilk haftanın ilk günü, ayın ilk günü ile aynı kabul edilse, bu ibare ayın 20’si demek sayılabilirdi)


(Mine’s-südüsi’r-râbi’) (ki nısf-ı sânî’den olduğu bir sonraki cümlede tasrih ediliyor) “dördüncü altıda bir”, senenin ikinci yarısındaki altı aydan dördüncüsü olan Şevvâl’dir.



39 Bk. İstanbul Üniversitesi Ktp, Ay 3023, varak 54 a.

191

Müsveddelerin temize çekilmesi, (fi’s-sübui’s-sâ1isi mine’r- rubui’s-sânî mine’s-südüsi’l-hàmis) beşinci altıda birin ikinci dörtte birinin, üçüncü yedide birinde; yâni, Zi’l-ka’de ayının ikinci haftasının 3’ünde olmuş.

Sene rakamlarına gelince: (el-öşr el-hàmîs) 5; (el-aşr el-àşir) 9; (ba’de’l-elf) “binden sonra” demek olduğuna göre, 1095’tir.

Demek ki, eserin yazılmasına 1095 Şevvâl’inin, 3. haftasının 6. gününde başlanmış; aynı yılın Zi’l-ka’de ayının 2. haftasının 3. gününde eser temize çekilmiş.40


f. Netice:


Şimdiye kadar bulduğumuz misallerden anlaşıldığına göre, bu cins tarihlemeyi ilk önce galiba Kemalpaşa-zâde ortaya çıkarmıştır.



40 Bu son iki tarihi, hocam Prof. Dr. Nihad ÇETİN vermek lütfunda bulundular.

192

Bir tarihini İsmâil Hakkî-i Burusavî’nin şerh etmesi; Konya Mevlana Müzesi 2520 numaradaki mecmuada, başka bir tarihine dair şerhin bulunması, onun sık sık böyle tarihler tertiplediğini göstermektedir.

Acaba İbn-i Kemâl bu usulü kendisi mi bulmuş, yoksa başka bir yerden mi ilham almıştır?.. Bu soruya cevap vermek için vakit erkendir; kütüphanelerdeki yazmaların taranarak çeşitli devirlere, muhtelif kimselere ait başka tarih kaydı nümûnelerinin toplanması lâzımdır. Yalnız İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi doçentlerinden muhterem Dr. Nazif Hoca bize şifahen, böyle tarihlemelerin Ortaçağ Sırp tarih literatüründe de görüldüğünü bildirmişti. Konunun, bu yönünün araştırılarak, —

varsa— aradaki ilişki ve tesirlerin ortaya çıkartılması uygun olur.

İbn-i Kemâl’in, “Kim bu tarihi çözerse, büyük alimlerden çoğunun başaramadığı bir işi yapmış olur.” diyerek konuya bir müsabaka havası vermesi, bu cins tarihlere karşı duyulan ilgiyi genişletmiş olmalıdır. Bu yüzden onun ortaya attığı tarihleri şerh için, muhtelif yazarlar tarafından risaleler kaleme alınmağa başlamıştır. Nihayet konu İsmâil Hakkı’nın eline geliyor. Onun hem İbn-i Kemâl’in bir tarihine şerh yazması, hem de birçok risalesini bu cins bilmeceli tarihlerle donatması, bir ara gevşemiş olan alâkanın tekrar canlanmasına yol açmış görünüyor.




(A.Ü.İ.F. İslâm İlimleri Enstitüsü Dergisi, Ankara 1975, sayı 2, s. 55-65)

193
07. BİLMECELİ BİR TE’LİF TARİHİ