Sübhâne rabbike rabbil izzeti ammâ yesıfün... Ve selâmün alel mürselîn... Vel hamdü lillâhi rabbil âlemîn... El-fâtiha!..
Zikir Dersi Târifi:
Aziz ve muhterem kardeşlerim! Önce berâber tevbe edelim, diyelim cümle günahlarımıza:
"Estağfirullaaah... (15 defa) El'azîm, elkerîm, errahîm, ellezî lâ ilâhe illâ hu... El hayyel kayyûm ve etûbü ileyh... Ve es'elühüt tevbete vel mağfirete vel hidâyete lenâ innehû hüvet tevvâbür rahîm... Tevbete abdin zâlimin linefsihî lâ yemlikü linefsihî mevten velâ hayâten velâ nüşûrâ...
Allahümme ente rabbî... Lâ ilâhe illâ ente halaktenî... Ve ene abdüke... Ve ene alâ ahdike ve va'dike mestetağtü... Eûzü bike min şerri mâ sana'tü... Ebûu leke bi ni'metike aleyye... Ve ebûu bizenbî... Fağfirlî... Feinnehû lâ yağfiruz zünûbe illâ ente..."
Peygamber Efendimiz'in bu duasını okuyarak tövbe ettik; Rabbimiz tevbemizi kabul etsin... Geçmiş bütün günahlarımızı silsin, affeylesin... Hayatımızın bu akşamı bir dönüm noktası olsun... Bundan sonraki ömrümüzü haramlara, günahlara, veballere bulaşmadan, karışmadan sevdiği kul olarak yaşamayı Mevlâm cümlemize ve cümlenize nasib eylesin...
Devamlı abdestli gezin, hiç abdestsiz yere ayak basmamağa çalışın!.. Abdestliyken şeytan yanınıza sokulamaz. Devamlı abdestli gezmek Peygamber Efendimiz'in adetiymiş. Siz de devamlı abdestli gezeceksiniz.
Sonra her gün, Allah-u Teâlâ Hazretleri'ni zikir vazifesini yapacaksınız. Allah-u Teâlâ Hazretleri Kur'an-ı Kerim'in birçok ayetlerinde emrediyor:
(Yâ eyyühellezîne âmenüzkürullàhe zikren kesîrâ.)(Ahzab 41) "Ey iman edenler Allah'ı çok zikreyleyin!" Peygamber SAS Hazretleri de buyuruyor ki: "Allah'a zikirden daha sevgili bir ibadet yoktur." En sevdiği ibadet zikirdir.
Onun için zikir vazifenizi yapın!.. Gününüzün hangi saati size uygun düşüyorsa, --ister gündüz, ister gece; serbestsiniz-- müsait olduğunuz zaman seccadeye oturun, kıbleye dönüp diz çökün, gözünüzü kapatın, Allah'ı zikredin!..
Evvelâ, 25 defa "Estağfirullah" deyin! Sonra, 1 Fâtiha 3 Kulhüvallah okuyup, bunları Peygamber Efendimiz'e ve pirlerimize hediye edin. O mübareklerin mânevî yardımlarını, himmet ve teveccühlerini isteyin! İsteyene verirler; isteyin... Bizim Nakşî, Kàdirî, Kübrevî, Sühreverdî, Çeştî tarikatlarından selâhiyetimiz var. Tabi siz de bize bağlanınca bu selâhiyetleri almış oluyorsunuz. Tabii, o tarikatların pirlerinin hepsi bizim büyüklerimiz olmuş oluyor. Onların ruhlarına böyle bir Fatiha, Üç İhlâs-ı Şerif okuyup gönderiyoruz. O mübareklerin himmet ve teveccühlerini talep ve niyaz ediyoruz.
Sonra, rabıta-i mevt yapacaksınız. Tefekkür, sadece kafadan fikirleri geçirmekle olur. Ama rabıta'da göz önüne getirmek vardır. Göz önüne getireceksiniz. Nasıl öleceksiniz bakalım?.. Azrail nasıl göğsünüze oturacak, canınızı nasıl damarlarınızdan çatır çatır çıkartıp alacak?.. Ne olacak bakalım?.. O acılar ve ızdıraplar...
Peygamberimiz SAS buyuruyor ki: "Ölümün acıları, insanın bin kılıç darbesini ayrı ayrı yemesi gibidir." Allah-u Teâlâ Hazretleri az ağrı, âsân ölüm, kamil iman ile mü'mini kâmiller olarak göçmeyi nasib eylesin...
Nasıl öleceğinize düşünün. Nasıl namazınız kılınacak?.. Nasıl kabre koyacaklar?.. Kabirde melekler gelip nasıl sorgu sual edecek?.. "Rabbin kim?.. Peygamberin kim?.. Dinin ne?.. Kitabın ne?.. Kıblen neresi?.." diye bunları soracak melekler... Bunları doğru cevaplarsan, kabrin cennet bahçesi gibi olacak.
Ondan sonra kıyâmet nasıl kopacak?.. Mahşer gününde insanlar nasıl sıkıntı çekecek?.. Mahkeme-i Kübrâ'ya nasıl çekilecekler?.. Nasıl sorguları sualleri olacak?.. Nasıl haklar alınacak, verilecek?.. Bunlar haktır ve gerçektir. Bunlar olacak mı; olacak!.. Cennet haktır, cehennem haktır, sırat haktır, mîzan haktır, Mahkeme-i Kübrâ haktır...
Nefsinize diyeceksiniz ki: "Ey nefsim, sen ne yapıyorsun? Sen deli misin, divâne misin?.. Sen ölürsen, hazırlıksız ahirete göçersen, ahirette ne yapacaksın?.. Ahirette Allah'ın sevmediği bir kul durumunda olduğun anlaşılırsa, feryâd ü figan fayda verir mi?.. Dünyâdayken, aklını başına topla!.. Cehennemden kendini kurtarman için ne yapman gerekiyorsa, yap!.."
Nedir onlar?.. Helâl işleri yapmak, Allah'ın emirlerini, farzlarını tutmak; haram işleri terketmek... Haramları terkedeceksin, tatlı da olsa; Allah'ın emirlerini tutacaksın, acı da olsa... Çünkü, cehennemden kurtulmak için bu şart... Cehennemden kurtulmağa bak, Cennet elden kaçırmamağa bak!..
Cenneti elden kaçırmak kadar büyük mahrumiyet olur mu?.. Allah'ın sevdiği kulları koyduğu, her türlü nimetleri topladığı o güzel cennete girememekten büyük mahrumiyet olur mu?.. Hiç bir şey yapmasalar, cehenneme atmasalar; cennete sokmasalar cezâ olarak yetmez mi?.. Yeter.
Allah-u Teâlâ Hazretleri bizi cennete girenlerden eylesin... Cehenneme girmeyip, azab ikab görmeden cennete girenlerden eylesin...
İşte, nefsinize diyeceksiniz ki: "Ey nefsim, aklını başına topla! Ömrünün kıymetini bil, ölmeden evvel bu hazırlıkları yap!.. Cenneti kazanmağa çalış, cehennemden kendini kurtarmak için gayret et!.. Çünkü öldüğün zaman, iş bitiyor, çaresi kalmıyor. Defterin dürülüyor." diyeceksiniz. Nefsinize bu ölümü hatırlatacaksınız muhterem kardeşlerim!..
Ölüm, insanın kıyametidir. Peygamberimiz Efendimiz buyurdu ki:
(Elmevtü elkıyâmeh) "Ölüm kıyâmet demektir."
(İzâ mâtel insânü fekad kàmet kıyâmetühû) "İnsan öldü mü, kıyameti kopkmuş demektir." Başka kıyamete ne lüzum var!.. Onun için, ölümü hatırınızdan çıkartmayacaksınız ki, bu nefis ölüm korkusuyla yenilir. Başka türlü ıslah olmaz bu nefs-i emmâre... Ölümü çok düşüneceksiniz. Ölümü çok düşünmek kalbi nurlandırır, nefsi ıslah eder. İnsanı uyandırır, ahirete hazırlandırır, ölüme ait tedbirini aldırtır. Gafil olarak göçmemek için, hazırlıklarını yaptırtır.
Onun için, her gün zikre oturunca 10-15 dakika düşüneceksiniz ki, bir şafak atsın bakalım... İçinize bir yangın düşsün bakalım... Hiç bir şey görmeyip, düşünmeyip de, "Kah kah kah... Kih kih kih..." gülüp de, ondan sonra ansızın Azrâil Aleyhisselâm insanın karşına gelse, "Hadi bakalım, vâden bitti, ver canını!.." derse ne yapacak?.. "Şöyle olacaktı, böyle olacaktı, tövbe edecektim, borçlarımı ödeyecektim, hacca gidecektim, sakal bırakacaktım..." Hadi bakalım geçti...
Ölümü böyle düşünün, nefsinizi böyle muhasebe edin! Bu bir vazifedir ve çok sevabdır. Zikre oturduğunuz zaman, evvelâ bu rabıta-i mevti yapacaksınız.
İkincisi, rabıta-i mürşid yapacaksınız: Bizi karşınıza göz önünüze getirin! Mehmed Zahid Hocamız oturmuş, ben aciz kardeşiniz oturmuşum, mürşidlerimiz oturmuş diye böyle mübarek pirlerimizi göz önüne getirin! Gönlünüzü gönlümüze bağlayıp, gelecek olan feyz-i ilahiye muntazır olun!..
Çünkü insan, evliyâullah büyüklerine rabıta yaptığı zaman, onların hayalini gözünün önüne getirdiği zaman, onların ruhaniyetinden kendisine çok feyizler gelir. Çok feyizlere nail olur. Mânevî bakımdan terfî eder, yükselir, ilerler. Tarikattaki seyr u sülûkunda gelişme olur, güzel hallere nâil olur. Buna da rabıta-i mürşid derler.
Bilin ki, siz yalnız kaldığınız zamanda bile sizi gören, bilen var... Evliyaullah büyüklerimizin ruhâniyeti etrafımızdadır. Allah-u Teâlâ Hazretleri her yerde hâzır ve nâzırdır, görüyor, biliyor. Hiç bir yerde yalnız değilsiniz. Onun için, huzurda bulunmanın edebini takının!.. Daimâ huzur-u ilâhide olduğunuzu bilerek, Allah'ın sizi gördüğünü bilerek hareket edin!.. Makam-ı ihsân bu...
Rabıta-i mürşid 15-20 dakika sürerse iyi olur, feyziniz çok olur. Bu çalışmanın sonunda çok güzel haller hâsıl olur, Allah'ın izniyle...
Üçüncüsü de, rabıta-i huzur yapacaksınız. Yâni, huzur-u ilâhide olduğunuzu düşünüp, başınıza kalbinize şöyle eğip, kalbinize nazar edeceksiniz. Kalbiniz sizin iç aleminizdir, iç aleminize nazar edeceksiniz. İç alemi uçsuz bucaksız, engin bir alemdir. Ucu tâ Arş-ı A'lâ'ya kadar varır. O alemde Allah'ınhuzurunda olduğunuza düşünün... Deyin ki: "Yarabbi ben senin kulunum, sen alemlerin Rabbisin!.. Ben bir hiçim... Sen beni yarattın, nice nimetlere mazhar eyledin... Nice nice lütuflarına garkeyledin de, ben sana güzel kulluk yapamadım. Çok mahcubum yâ Rabbi!.. Beni affet, beni mağfiret eyle... Beni de seni zikreden zâkir, nimetlerine şükreden şâkir kullarının arasına kabul eyle... Ben de onların arasına gireyim, ben de onların yolunda gideyim, tevfikini refik eyle yâ Rabbi!.." dua edin!..
Böylece Allah'ın sizi gördüğünü düşünerek, elinize tesbihi alıp zikrinize başlayın:
1. Evvelâ 100 defa "Estağfirullah" deyin!.. Ne demek?.. Yâ Rabbi, beni afvü mağfiret eyle... Ben affımı istiyorum, mağfiret edilmemi istiyorum senden demek... Bunlar hadis-i şeriflerle Peygamber Efendimiz'in tavsiye ettiği zikirlerdir. Onun için kıymeti çoktur.
2. 100 defa "Lâ ilâhe illallah" deyin!..
Allah'ın varlığını, birliğini, yâni tevhid akidesini, erbâb-ı tasavvuf kadar güzel anlamış hiç kimse yoktur!.. Erbabı tasavvuf anlamıştır. Vahdetin sırrına, tevhidin sırrına erbâb-ı tasavvuf ermiştir. Ötekilerin hepsi uzaktan bilmeden, görmeden konuşmaktadır.
Onun için, Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin o güzel adını (Lâ ilâhe illallah) "Yâ Rabbi senin şerîkin, nazîrin, eşin, benzerin, mislin yok!.. Yâ Rabbi, her şey senin dergâhından istenir. Sen ehadsın, samedsin, teksin!" diye, o mânâları düşünerek "Lâ ilâhe illallah" deyin.
3. Sonra şevkiniz, aşkınız galebe çalsın. 1000 defa "Allah... Allah... Allah..." diye, Allah'ın o ulu ismini ism-i a'zamını zikredin!..
Allah ismi uludur, çok uludur, çok yücedir. Çünkü, bütün Esma-ı Hüsnâ'nın mânâsı Allah isminin içinde vardır. Allah ismi ne demek?.. Bütün Esma-ı Hüsnâ'nın mânâsı demek... Hepsi onun içinde vardır. Onun için, Allah sözü Allah zikri, çok muazzam bir zikirdir. Hem de dile çok kolaydır, çok hafiftir. "Allah... Allah... Allah..." diye bin defa Allah'ı zikredin!.. Her 100 defasında,
"İlâhî ente maksûdî ve rıdàke matlûbî" demeyi büyüklerimiz şart koşmuşlar, ille bunu diyeceksin demişler. Niye bunu demişler, bu sözün mânâsı nedir?.. (İlâhî ente maksûdî) "Yâ Rabbi! Benim muradım, gayem, maksûdum, hedefim, istediğim sensin! Seni istiyorum yâ Rabbi!.. (ve rıdàke matlûbî) Senin rızâna kavuşmak istiyorum, rızânı elde etmek istiyorum yâ Rabbi!.."
Onun için, bu sözü ezberleyin! Bu bizim her şeyde ana düsturumuzdur. Niye namaz kılıyoruz?.. Allah'ın rızâsını istediğimiz için... Niye oruç tutuyoruz?.. Allah'ın rızâsını istediğimiz için... Niye zekât veriyoruz? Allah'ın rızasını elde etmek için... Niçin hacca gitmek istiyoruz?.. Allah'ın rızâsını elde etmek istediğimiz için... Niye sabrediyoruz, niye şükrediyoruz, niye hayır yapıyoruz, niye cami yapıyoruz, niye ilim öğreniyoruz, niye emri bil maruf nehyi anil münker yapıyoruz, niye cihad ediyoruz, niye can veriyoruz, niye şehid oluyoruz, niye gazi oluyoruz?.. Allah'ın rızâsını elde etmek için...
4. Sonra, 100 defa salevât-ı şerîfe getiriyoruz.
Peygamber Efendimiz'e salevât-ı şerifeler getirenler hakkında çok müjdeler vardır. Sevabı çoktur, salât u selâm getirmenin... Bir kere şunu söyleyeyim muhterem kardeşlerim, Allah-u Teâlâ Hazretleri buyuruyor ki:
(Fezkürûnî ezkürküm)(Bakara 152) "Siz beni zikredin, ben de sizi zikredeyim." Bundan büyük şeref olur mu?.. Sen Allah-u Teâlâ'yı zikredeceksin; Allah-u Azimüşşan, alemlerin Rabbi de sana buyur diyecek, o da seni zikredecek... Bundan büyük şeref olur mu?.. Onun için zikrin şerefi çok yüksektir. Hafifliğine, kolaylığına rağmen sevabı çok büyüktür.
Zikir böyle olduğu gibi Peygamber Efendimize salatü selam getirmek de neyi gerektirir?.. Peygamber Efendimiz'in selâmınıza karşılık vermesini gerektirir. Sen birisine selam verirsen ne diyor?.. "Aleyküm selâm!" diyor. Resulullah demiyecek mi?.. Diyecek. Rasûlüllah'ın duasını kazanacaksın.
Bak beraber hac ettiğimiz hacı kardeşlerimizden birisi anlattı: "Dün yanımda bir genç bana bakıyordu. Sonra ağlamaya başladı. Tanıştık, konuştuk." diyor. "Rasûlüllah'ı görüverdim de gözlerim ondan yaşlı, ondan ağlıyorum." demiş. Ne mutlu bak, Allah'ın bazı kullarına görünüyor Rasûlüllah SAS... Niye sen göremiyorsun?.. Niye görmediğine üzülmüyorsun?.. Niye görmenin çarelerini aramıyorsun?.. Niye onun selamını kazanmak istemiyorsun? Niye salât ü selâm getirmiyorsun?
Sen ona salât ü selâm edeceksin, o da sana selam verecek. "Ümmetimden bir fert bana salât ü selâm ederse, melekler onu bana arz eder. Ben de o bana selatü selam getiren ümmetimin adını yanımdaki nurdan deftere kaydederim." buyuruyor Peygamber Efendimiz... Meleklerin Peygamber Efendimiz'e anında bildirdiği muhakkak...
Sonra, bir acâib hadis-i şerif daha var ki, esrarı acâib bir hadisi şerif... Diyor ki: "Ben kabrimde, bana salât ü selâm getirildikçe dirilirim." diyor Peygamber Efendimiz...
Dünyada sadece müslümanlar Eskişehir'de değil ki! Dünyanın her yerinde müslüman var... Burası gece iken, öbür tarafı gündüz... Burası öğle, şurası ikindi... Dünyanın her yerinde her zaman, "Eşhedü enne muhammeder rasûlüllah" diye ezanlar okunuyor, salât ü selâmlar getiriliyor... Melekler Peygamber Efendimiz'e bunu götürüyorlar, tebliğ ediyorlar. Efendimiz kabri içinden, bir güzel dua ile bunlara cevap veriyor.
Sen niye buna katılmıyorsun?.. Niye Allah'ın sevgilisi Muhammed Mustafâ'sını zikretmiyor, salât ü selâmını almıyorsun?.. Yüz defa da salât ü selâm getireceksin!.. Yanlış mı bu söylediklerim?.. Hepsi hadisi şeriflerde var...
5. Sonra, 100 defa da Kulhüvallahuehad Sûresi'ni okuyacaksın!.. Neden?.. Bu da çok sevab... Bir Kulhüvallahuehad Sûresi'nin sevabı, üçtebir Kur'an-ı Kerim kadar... Öyle buyurmuş Peygamber Efendimiz:
"--Sizden biriniz Kur'an-ı Kerim'in üçte birini okuyupta uykuya yatmaktan aciz mi?.."
Demişler ki:
"--Yâ Resulallah! Nasıl okuyalım her akşam Kur'an-ı Kerim'in üçtebirini?.. Kur'an-ı Kerim 600 sayfa, üçtebiri 200 sayfa; nasıl okuyacağız?.."
Demiş ki:
"Kulhüvallahuehad Sûresi'ni okumanın sevabı, Kur'an-ı Kerim'in üçte bir sevabı kadardır."
Bunu herkes biliyor, çocuklar da biliyor. Bunu da mânâsını bile bile okuyacaksınız!..
Muhterem kardeşlerim!
Avusturya'lı İlahiyatçı birisi müslüman olmuş. İlâhiyat tahsili yapmış papazken, gelmiş müslüman olmuş. Bizim bir doktor kardeşimiz var, Avusturya'da okumuş; ona demiş ki: "Ben bu İhlâs Sûresi'nin içindeki anlatım kadar Allah'ı güzel anlatan, başka bir anlatımı dünyanın hiçbir yerinde duymadım. Hiçbir metin, hiçbir kitap, hiçbir satır, hiçbir paragraf duymadım. Bu çok güzel anlatıyor. Ve her seferinde ben, bu Kulhüvallahuehad'ı okurken eriyorum!"demiş.
Biz okuyoruz, erimiyoruz neden?.. Kanıksamışız. Kanıksamak, umursamamak çok kötü bir huydur muhterem kardeşlerim!.. Peygamber Efendimiz SAS buyuruyor ki: "İnsanın imanı eskir içinde... İnsanların imanları eskileşir, yıpranır. İmanlarınızı 'Lâ ilâhe illallah' diyerek yenileyin!" diyor. Yenilenmesi lâzım!.. Aşkının, şevkinin tazelenmesi lâzım!..
Yüz de Kulhüvallahuehad Sûresi okuyacaksınız. Bunların hepsini şuurlu olarak, mânâsını düşüne düşüne yapın! Gaflet ile yapmayın!..
Peygamber Efendimiz'e sormuşlar:
"--Hangi cihad yapan, namaz kılan, hangi zekat veren, hangi hac yapan daha faziletlidir?"
Amelleri böyle sormuşlar. Cevabında buyurmuş ki:
"--Şuurlu, zikri, hatırlaması en çok olanın sevabı en çoktur."
Cihad yaparken kim şuurlu, Allah'a bağlı ise, Allah'ı en çok hatırlıyorsa, onun sevabı en çoktur. Namazı kılarken Allah'ın divanında olduğunu kim en iyi düşünüyorsa, o en sevaplıdır. Zekâtı verirken, Allah'ı aklında en çok kuvvetli olarak kim tutuyorsa, sevabı çok olan odur. Onun için, şuurlu yapmaya çalışalım muhterem kardeşlerim!..
Günlük zikirleri yaptınız, çektiniz, elinizi açıp dua edin. Çünkü Allah zikri sever, zikirden sonra tam duanın zamanı gelmiştir. El açıp dua edin. Kendinize dua edin, anne babanıza dua edin! Peygamber Efendimiz, anne babasına dua etmeyen evlâdın, cezaya uğrayacağını bildiriyor. Ana babanıza hayırlı dua edin!..
Biliyor musunuz: İnsanın hocası, mürşidi ana babasından önde gelir. Onun için, hocalarınıza dua edin. Hocamız'a ikiyüz küsür hatim ettik. Şimdi Hocamız'a --cennet mekân-- hediye ettiğimiz zaman, hem onun makamı artıyor, hem de biz istifade ediyoruz.
Bizi de duadan unutmayın! Müslümanları duadan unutmayın!.. Dünyanıza, ahiretinize ait hayırları el açıp isteyin. Allah'a özene özene dua edin. Çünkü, dua da ibadettir.
Şimdi size zikir telkin edeceğim. Peygamber Efendimiz sahabesine zikir telkin etmiştir; o an'aneyi devam ettiriyoruz. Beni dikkatle dinleyin:
--Lâ ilâhe illallah... Lâ ilâhe illallah... Lâ ilâhe illallah...
Buyurun söyleyin, Allah şahid olsun:
(--Lâ ilâhe illallah... Lâ ilâhe illallah... Lâ ilâhe illallah...)
--Allaaah...
(--Allaaah...)
--Allaaah...
(--Allaaah...)
--Allaaah...
(--Allaaah...)
--Şimdi ağzınızı yumun, gözünüzü kapayın! İçinizden sessiz olarak devam edin!
.........................
Allah mübârek etsin... İşte böyle sessizce, kimsenin anlamayacağı şekilde içten zikretmek, zikirlerin en sevaplısıdır. Zikrin sevabının katsayısı yetmişbindir; bu da ondan yetmiş kat daha sevap olduğu için dörtmilyon dokuzyüzbin eder katsayısı... Kalbinizi bu zikre alıştırın!.. İçinizden kendinizi tutup da zikrettiğiniz gibi, yolda, işte, çalışırken, gezerken, otururken, yatarken kalbiniz, "Allah... Allah... Allah..." diye Cenâb-ı Mevlâ'nın zikriyle meşgul olsun. Her anınız ibadet olsun..
Bizim yolumuz Peygamber SAS Efendimiz'in yolundan, sünnetinden yürüme yoludur... Bid'atlardan uzak durma, takvâ yoludur. Ruhsatlarla değil azimetlerle amel etme, garantili yoldan yürüme yoludur. Sahabe-i kirâm gibi müslümanlığı yaşama, Kur'an-ı Kerim'in ehli olma yoludur. Onun için Peygamber Efendimiz'in sünnetine uygun yaşayın!..
Namazlarınızı camide cemaatle kılın; bu, kuvvetli sünnettir. Erkeklerin camide namaz kılması çok kuvvetli sünnettir. Cemaati, camiyi terketmeyin!.. Farz namazları sünnetleriyle kılın! Ayrıca çok sevaplı bazı namazlar var, onları tavsiye ederim:
1. Sabah namazından sonra evradla, zikirle, Kur'an ile meşgul olun! Kerahat vakti çıkınca işrak namazı kılın!.. Hadis-i şeriflerde Peygamber Efendimiz'in sevdiği ve yaptığı bildiriliyor.
2. Sabah ile öğlenin arası geniştir. 9-10-11 de şöyle bir arada dört rekât duhâ namazı kılın!
3. Akşam namazının sünnetinin arkasından evvâbin namazı kılınır. Çok günahların affına sebep olan kuvvetli bir namazdır. İki rekât, dört rekât, altı rekât kılınabilir.
4. Gece yatarken taze abdest alacaksınız. İster sıkışık olmayın, ister sıkışık olun, gece yatarken abdestinizi tazeleyeceksiniz, rahatlayacaksınız; tenbellik yapmayın! 4 rekât namaz kılıp abdestli yatacaksınız.
Abdestli yatan bir kulun bütün gecesi sabaha kadar ibadete yazılır, kıymetli arkadaşlarım. "Gökyüzünden melekler ve huriler onun vücudunu nur olarak görürler. Rağbet edip gelirler, etrafına izdihamlı bir şekilde yığılırlar." diyor Peygamber Efendimiz... Şeytan yanına sokulamaz. Abdestli iken ölürse, iman ile göçmesine garanti olur. Bütün gece ibadet sevabı yazılması güzel bir şey... Onun için böyle yapmağa dikkat edin!..
5. Geceleyin de uykunuzdan kalkıp, teheccüd namazı kılın! Bu da çok sevab... Geceleyin kılınan iki rekat namaz, dünyadan ve dünyanın içindeki her şeyden bile daha hayırlıdır. Çünkü, göğün kapıları geceleri açılır. Başka zaman geçilemeyen kapılar, meleklerin bile geçirilmediği kapılar, geceleyin ardına kadar açılır. Miracdan bilmiyor musunuz, söylemedi mi hocalar ki, Cebrail AS Peygamber Efendimiz'i göğün kapılarından geçirirken, göğün kapısının vazifeli meleği diyor ki:
"--Sen kimsin?"
"--Ben Cebrailim!" diyor.
"--Yanındaki kim?"
"--Muhammed SAS..."
"--Ona izin verildi mi ki?"
"--Evet izin verildi."
"--Hadi o zaman geçin!.."
Manzarayı, sahneyi düşünün! Azameti düşünün!.. Allah-u Teâlâ Hazretleri kullarına sesleniyor: "Ey kulum! Bir isteğin varsa, iste; vereceğim! Tövbe edersen, tövbeni kabul edeceğim! Bir muradın varsa, muradını yerine getireceğim!" dediği zaman, insanlar uyuyorlar. Sabah olunca da rızık arıyacağız diye kalkıp gidiyorlar.
Çok gafiliz biz arkadaşlar!.. Allah bizi gafletten uyarsın, gerçekleri göstersin... Gece ibadetini tavsiye ediyoruz bu yüzden...
Pazartesi, perşembe günleri oruç tutmayı tavsiye ediyor büyüklerimiz... Oruç insanın kalbini yumuşatır, inceleştirir. Nefsini ıslah eder. Çok yemek insanın nefsini kabartır. İnsan çok yedi mi, azar. Oruçları tutun, şu nefis yola gelsin, şu kalb nurlansın!..
İlim öğrenin; Kur'an öğrenin, Arapça öğrenin, hadis öğrenin!.. Şu Kur'an-ı Kerim'in dilini, şu ibadetlerde söylediğimiz sözleri bilmemek ayıp değil mi?.. Allah'ın kelâmını bilmemek ayıp değil mi?.. Arapça bilmediği için, evradı okurken uyuyor kardeşim... Halbuki gözlerinden yaş dökülecek, tüyleri ürperecek. Onun için de, Arapça öğrenmek lâzım!..
Hadis-i şerifleri öğrenin, evliyâullahın hayatlarını okuyun!.. Büyük zatlar nasıl yaşamışlar; öğrenin!.. Yalan değil gerçek, sahih rivayetlerden öğrenin!..
Ben orta okul talebesi idim. Hocamız Cennetmekân'la bir kere grup halinde gezmeye gittik. Hocamız bizi aldı, grup halinde Çekmece taraflarına götürdü. Bizim gibi dindar bir grub için, oturup örtüleri yayacak, seccadeleri yayacak, namaz kılacak, münasip bir yer ararken, bir çevrili arazi gördük. Orda bina vardı. Binada bekçi varmış. Arkadaşlarımız gittiler. Ben daha küçüğüm... Müsaade aldılar, araziye girdik. Hocamız'la açık havada, güneşin altında, çimenlerin üstünde güzel bir sohbet oldu. O bekçi dedi ki: "Siz gelmeden önce uyuyordum. Mübarek bir zatın geleceğini rüyamda bana bildirdiler."
Evet kardeşlerim, sevaplı işler yapmaya çalışın! İkincisi: Günahlı işlerden son derece kaçının! Kaçınmayan dervişin zikri olmaz. Bir müslümanın kalbi nurlu kalmaz. İnsanın derecesi düşer. Çıktığı yerden aşağı düşer. Kalbi kararır. Günah işledi mi, şeytanın eline düşer.
Eğer kendini bir haramdan, bir günahtan sıka sıka, zorlaya zorlaya döndürürse; onun arkasından ağzında çok güzel bir lezzet hasıl olur. O zaman, içinde bir şevk, aşk belirir. Günaha dalmak, insanın içini karartır. Günahlardan sakınacağız, o gazeteleri almayacağız. Dini gazeteleri alın, haber ihtiyacınızı oradan, radyodan karşılayın!
Sevaplı işler yapmak, bir; günahlardan kaçmak, iki; ahlâkınızı güzelleştirmek, üç... Güzel huylu olacaksınız. Kâmil insan olacaksınız. Çok namaz kılan girmez cennete; takvâsı çok olan, ahlâkı güzel olan girer!.. İslam medeniyetimizin temelinde ahlâk güzelliğine çok önem vermişler. Dışından anlıyamazsın ama, içinde pırıl pırıl insanlar; evliyâdır, tertemizdir. Muzzam bir iç alemi vardır. Siz de öyle olacaksınız, aziz ve muhterem kardeşlerim!
Şimdi bir Fatiha, üç İhlâs-ı Şerif okuyun, duanızı yapayım:
..................
Bismillâhir rahmânir rahîm. (İnnellezîne yübâyiûneke innemâ yübâyiûnallah... Yedullahi fevka eydîhim... Ve men nekese ve innemâ yenküsü alâ nefsihî... Ve men evfâ bimâ ahede aleyhullahe feseyü'tîhi ecran azîmâ.) (Fetih 10) Sadakallahul azîm.
["Muhakkak ki sana bey'at edenler gerçekte Allah-u Teâlâ'ya bey'at etmişlerdir. Allah'ın kuvvet ve yardımı bey'at edenlerin üstündedir. Şu halde kim bu bağı çözerse, kendi aleyhine çözmüş olur. Kim de Allah ile sözleştiği şeye vefa, onun hükmünü îfa ederse, Allahda ona büyük bir ecir verecektir."]
Evet bu bir ahittir, sözleşmedir. Allah'a söz vermiş oluyorsunuz. Tövbe etmiş, hak yola, takvâ yoluna girmiş oluyorsunuz. Ağzınızdan çıkan sözünüzü unutmayın. Kur'an'ın sözü aklınızda kalsın.
Bundan sonra, Allah-u Teâlâ Hazretleri'ne iyi kul olarak kulluk edin!.. Sırat-ı müstakîmden, Kur'an'ın yolundan ayrılmayın!.. Allah-u Teâlâ Hazretleri şeriatın ahkâmına uygun yaşamayı nasib etsin... Tarikatın ahkâmını öğretip, muhabbetullahla doldursun... Cennetiyle, cemaliyle cümlemizi müşerref eylesin...
Bihürmeti esrârı sûretil fâtiha!..
12. 11. 1994 - Eskişehir