27. DECCAL
a. Deccal En Büyük Fitne
Soru:
Deccal hakkında bilgi verir misiniz?
Şimdi iman belli, küfür belli de, bir de birileri çıkıyor, imanlıyı kandırmak için mü’min gibi önüne düşüyor, “Ben de mü’minim!” diyor, ondan sonra da onu yanlış yola çekiyor, ters yola çekiyor. En tehlikeli olanı bu...
Bu hususta Peygamber SAS Efendimiz’in bazı hadis-i şeriflerini size zikretmek istiyorum. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki:65
مَا بَيْنَ خَلْقِ آدَمَ إِلٰى قِيَامِ السَّاعَةِ أَمْرٌ أَكْبَرُ مِنَ الدَّجَّالِ
(ش. حم .م. عن حشام بن عامر)
RE. 373/8 (Mâ beyne halkı âdeme ilâ kıyâmi’s-sâati emrun ekbera mine’d-deccâl.) “Hazret-i Adem AS Atamız’ın, ilk insanın yaratılışı zamanından, kıyametin kopacağı zamana kadar, insanlığın tarihi içinde Deccal’den daha büyük bir iş, konu olmamıştır.” diye Peygamber Efendimiz bildiriyor.
Hocamız Mehmed Zâhid Kotku Rh.A’i sevenler, onun dua mecmuasını, tertip ettiği Evrad-ı Şerif kitabını okuyanlar, Esmâ-i Hüsnâ’nın arkasındaki sayfada (s.19) her gün bir dua okurlar.
65 Müslim, Sahîh, c.IV, s.2266, no:2946; Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned, c.IV, s.19, no:16298; Hàkim, Müstedrek, c.IV, s.573, no:8610; Taberânî, Mu’cemü’l- Kebîr, c.XXII, s.173, no:450; Ebû Ya’lâ, Müsned, c.III, s.125, no:1555; İbn-i Ebî Şeybe, Musannef, c.VII, s.490, no:37471; Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ, c.II, s.254; Ebû Ya’lâ, el-Mefârîd, c.I, s.68, no:67; İbn-i Sa’d, Tabakàtü’l-Kübrâ, c.VII, s.26; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, c.XXIII, s.568; İbn-i Asâkir, Târih-i Dimaşk, c.XIII, s.366; Hişam ibn-i Amir RA’dan.
Kenzü’l-Ummâl, c.XIV, s.354, no:38758; Keşfü’l-Hafâ, c.II, s.1905, no:2905; Câmiü’l-Ehàdîs, c.XVIII, s.477, no:19941.
Orada Mehmed Zâhid Kotku Hocamız, hadis-i şeriften alınma bir dua kaydetmiş:66
اللَّهُمإِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ جَهَنَّمَ ، وَمِنْ عَذَابِ الْـقـَبْرِ، وَمِنْ
فـِتْـنَـةِ مَحْيَا وَالْـمَمَاتِ، وَمِنْ شَرِّ فِـتـْنَ ـةِ الْـمَسـِيحِ الدَّجَّالِ .
(Allàhümme innî eùzü bike min azâbi cehennem, ve min azâbi’l-kabr, ve min fitneti’l-mahyâ ve’l-memât, ve min şerri fitneti’l-mesîhi’d-deccâl.)
Bu duayı Peygamber SAS Efendimiz tâlim etmiş, Hocamız da hatırlayalım diye dua kitabının bir yerine koymuş, sabahları okuyoruz. Bunun mânâsı ne:
(Allàhümme innî eùzü bike min azâbi cehennem) “Ey benim Rabbim, cehenneme düşüp orada azab görmekten, cehennemlik olmaktan ben sana sığınırım.”
(Ve min azâbi’l-kabr) “Kabir azabından da koru yâ Rabbi! Öyle bir şey de başımıza gelmesin…
(Ve min fitneti’l-mahyâ ve’l-memât) “Ölümün ve yaşamın, ölmenin ve yaşamanın fitnesinden de sana sığınırım.”
Mahyânın, hayatın, yaşamanın fitnesi nedir? Yaşarken insanın birtakım olaylarla karşılaşması ve orada aldanması, fitneye uğrayıp şaşırması, yanlış davranıp kaybetmesi...
Bir de ölümün fitnesi vardır. Ölürken de insanın iman-ı kâmil ile ölmesi lâzım! Son nefese kadar imanın korunması önemli...
66 Müslim, Sahîh, c.I, s.412, no:588; Neseî, Sünen, c.VIII, s.277, no:5514; Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned, c.I, s.258, no:2342; İbn-i Huzeyme, Sahîh, c.I, s.356, no:721; Hàkim, Müstedrek, c.I, s.715, no:1955; Beyhakî, Sünenü’l-Kübrâ, c.II, s.154, no:2702; Neseî, Sünenü’l-Kübrâ, c.IV, s.463, no:7953; Taberânî, Dua, c.I, s.199, no:620; İbn-i Asâkir, Târih-i Dimaşk, c.LIII, s.295; Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs, c.II, s.50, no:2288; Ebû Hüreyre RA’dan.
Ebû Dâvud, Sünen, c.I, s.323, no:984; Tirmizî, Sünen, c.V, s.524, no:3494; İbn-i Mâce, Sünen, c.II, s.1262, no:3840; İmam Mâlik, Muvatta (Rivâyet-i Yahyâ), c.I, s.215, no:501; Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned, c.I, s.242, no:2168; İbn-i Hibbân, Sahîh, c.III, s.280, no:999; Buhàrî, Edebü’l-Müfred, c.I, s.241, no:694; Taberânî, Mu’cemü’l-Kebîr, c.XI, s.29, no:10939; Taberânî, Mu’cemü’l-Evsat, c.I, s.304, no:1021; Taberânî, Dua, c.I, s.198, no:619; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, c.VII, s.371; İbn-i Adiy, Kâmil fi’d-Duafâ, c.II, s.30; Abdullah ibn-i Abbas RA’dan.
İman kaçabilir. Meselâ birisi, hastalığın verdiği ızdırabla intihar eder. İşte ölümün fitnesi...
Ölüm anı çok zor bir an, önemli bir an... Ölüm zor bir geçit... Onun için orada da fitneye, bir imtihana, bir yanlışlığa uğramamak hususunda Allah’a sığınıyoruz bu dua ile...
(Ve min şerri fitneti’l-mesîhi’d-deccâl) “Mesîhi’d-Deccâl’in fitnesinin şerrinden de yâ Rabbi, sana sığınıyoruz.” demiş Peygamber Efendimiz, böyle dua etmiş. Biz bu duayı her gün okuyoruz, Mesîhi’d-Deccal’in fitnesinden Allah’a sığınıyoruz.
Mesih, kurtarıcı demek ama; Deccal, yalancı demek. El- Mesîhü’d-Deccal, yalancı kurtarıcı... Deccal burada Mesih’in sıfatı olarak; yalancı Mesih, yâni yalancı kurtarıcı.
Deccal kelimesi üzerinde biraz açıklama yapayım. Çünkü, “Adem AS’ın yaratılışından kıyamet kopuncaya kadar, bütün insanlık tarihinde Deccal'den daha büyük bir belâ musibet, fitne yoktur.” diyor. En büyük tehlike o...
O halde, bunu bütün müslümanların bilmesi lâzım! Deccal'in kelime anlamı, hangi kökten geldiğini söylersek biraz daha iyi anlaşılır. Decele-yedcülû-declen; yalan söylemek, böyle karşı tarafı aldatmak için yalan düzmek demek. Hatta asıl mânâsı da decele şey’e; bir şeyi örtmek, üstünü kaplamak demek.
Decele’l-hakka; hakkı örtüp, saklayıp, başka şeyi hakmış gibi göstermek, bâtılı hak gibi göstermek, şaşırtmak demek. Deccal de buradan çok yalancı demek olur.
Şarlatan doktora da Deccal der Araplar. Diploması yok, hakîkî doktor değil... Ona da Deccal derler. Yalancı yâni... El-Mesihi’d- Deccal da, Yalancı Mesih demek… Onun için öyle tercüme ettik.
Şimdi bu Deccal, kıyamet alâmetlerinden birisi, önemli bir olay… Ademoğlunun yaratılmasından kıyamet kopuncaya kadar insanlık tarihinin en önemli olayı…
b. Her Peygamber Deccal’i Bildirmiştir
Soru:
Yahudiler ve Hristiyanlar da Deccal’ı biliyor muydu?
Bütün peygamberler Deccal’in tehlikesini ümmetlerine anlatmışlar. O halde eski ümmetlerde de Deccal fikri var. Tamam, yahudilerde var, Deccal gelecek diye; hristiyanlarda var, Deccal gelecek diye... Neden? Çünkü kaynak aynı... Allah-u Teàlâ Hazretleri… Kâinatı yaratan Rabbimiz, Mevlâmız, peygamberlerine böyle bir imtihanı haber vermiş.
Bu konuda Peygamber SAS Efendimiz şöyle buyuruyor:67
إِنَّهُ لَمْ يَكُنْ نَبِيٌّ قَبْلِي إِلاَّ حَذَّرَ أُمَّتَهُ الدَّجَّالَ، أَعْوَرُ عَيْنِهِ الْيُسْرَى
بِعَيْنِهِ الْيُمْنَى ظُفْرَةٌ غَلِيظَةٌ، بَيْنَ عَيْنَيْهِ مَكْتُوبٌ :كَافِرٌ (ط. حـم. و البغوي، طب. كر. عن سـفينة)
RE. 140/11 (İnnehû lem yekün nebiyyün kablî illâ hazzere ümmetehü’d-deccâl, a’veru aynehü’l-yusrâ bi-aynihi’l-yümnâ zafratün galîzan beyne ayneyhi mektûbun: Kâfir.)
Hadis-i şerif uzun. Buyuruyor ki SAS Efendimiz:
“Benden önceki peygamberlerden hiçbir peygamber yoktur ki ümmetini kör Deccal’in, sol gözü kör, sağ gözü perdeli, alnında kâfir yazılı olan Deccal’in tehlikesinden ümmetini uyarmasın, haberdar etmesin, tembihlemesin...”
“—Aman Deccal’e uğrarsanız, sizin nesilleriniz, torunlarınız, çocuklarınız ileriye doğru Deccal’le karşılaşırsa aman aldanmasın!” diye, her peygamber Deccal’e karşı ümmetini hazırlamış, uyarmış. “Aman, Deccal gelirse Deccal’e uymayın, aldanmayın!” diye her peygamber Deccal’i anlatmış.
O Deccal’in sol gözü kör, sağ gözünde bir kalın perde var. Yâni, ne sağı doğru düzgün görüyor, ne solu görüyor. Tek gözlü, bir gözünde de perde var… Bir gözü görmüyor, sadece dünyayı görüyor diyelim, ahireti görmüyor. Bir gözü de perdeli, dünyayı da
67 Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned, c.V, s.221, no:21979; Taberânî, Mu’cemü’l- Kebîr, c.VII, s.84, no:6445; İbn-i Adiy, Kâmil fi’d-Duafâ, c.II, s.440; İbn-i Asâkir, Târih-i Dimaşk, c.II, s.229; Sefine RA’dan.
Mecmau’z-Zevâid, c.VII, s.654, no:12517; Kenzü’l-Ummâl, c.XIV, s.364, no:38787.
doğru düzgün görmüyor, yanlış görüyor. Alnında da kâfir yazıyor. Yâni dikkatli bakan, basireti olan bir mü’min onun kâfir olduğunu, aldatıcı, yalancı olduğunu anlar.
c. Deccallerin Dini Değiştirmesi
Soru:
Deccallerin alâmetleri nelerdir?
Taberânî’nin İbn-i Ömer RA’dan rivâyet ettiğine göre, Peygamber SAS Efendimiz şöyle buyurmuş:68
إِنَّ بَيْنَ يَدَيِ السَّاعَةِ الدَّجَّالُ ، وَ بَيْنَ يَدَيِ الدَّجَّ الُ كَذَّابِينَ ثَلًَثِينَ
أَوْ أَكـْثَرَ. قـِيلَ : مَ ا آيَتُهُم؟ قَالَ : أَنْ يَأتُوكُمْ بِسـُنَّةٍ لَمْ تَكُونـُوا عَلـَيْهَا
يُغَيِّرُونَ بِهَا سُنَّتَكُمْ وَدِينُكُمْ؛ فَإِذَا رَأَ يْتُمُوهُمْ، فَاجْتَنِبُوهُمْ وَعَادُوهُمْ
(طب. عن ابن عمر)
RE. 121/3 (İnne beyne yedeyi’s-sâati ed-deccâlü) “Kıyâmetten evvel Deccal olacak, çıkacak. (Ve beyne yedeyi'd-deccal) Deccal’den önce de, (kezzâbîne selâsîne ev ekser) otuz veya daha fazla yalancılar da gelecek.” Yine Deccal gibi yalancı, ama onun kadar büyük şarlatan değil, onun kadar böyle dinî hususlarda insanları aldatan değil, ona yakın otuz kadar böyle birtakım insanlar gelecek, geçip gidecek.”
Başka bir hadis-i şerifte de deccâlûn, diye cemî sîgasıyla yapılmış o evvelki, asıl Deccal değil de, ondan öncekiler de deccaller diye belirtilmiş.
(Kîle: Mâ âyetühüm) Peygamber SAS Efendimiz böyle buyurunca, sormuşlar: “Deccal’in ve Deccal’den önceki deccalcıkların, yalancıların, sahte kurtarıcıların alâmetleri nedir?”
68 Kenzü’l-Ummâl, c.XIV, s.224, no:38380; Câmiü’l-Ehàdîs, c.VIII, s.471, no:7710.
(Kàle) Buyurdu ki: Onların alâmetleri yaptıkları icraattır. Ne yaparlar: (En ye’tûküm bi-sünnetin lem tekûnû aleyhâ) “Sizin üzerinizde olduğunuz görünümden ayrı bir görünüm, gidişten ayrı bir gidiş, yaşam tarzından ayrı bir yaşam tarzını size getirirler.”
“Siz evvelce, doğru düzgün, Peygamber Efendimiz’in sünnet-i seniyyesi üzere yaşıyordunuz. Üzerinizde yürüdüğünüz sünnet-i Nebeviyye’den ayrı bir sünnet getirmeleridir. (Yugayyirûne bihâ sünneteküm ve dîneküm) “Sizin sünnetinizi, dininizi bu getirdikleriyle değiştirirler.”
Bu değiştirme nasıl olur? İnsan nasıl sünneti bırakır, Kur’an’ı nasıl bırakır, İslâm’ı nasıl bırakır? Hakikatleri öğrendikten sonra, gerçek olduğunu anladıktan sonra, dünyanın başka yerlerinden inceleyen insanlar müslüman olup dururken nasıl bırakır?
Tabii başka bir hadis-i şerifte onu belirtiyor: Birtakım olağanüstü şeyler gösterecek, başarılı sonuçlar, işler, hünerler gösterecek; insanlar aldanacaklar.
Hadis-i şerifi tamamlayayım: “Sizin dininizi, sünnetinizi değiştirecekler, bu Deccallerin özellikleri bu. (Feizâ raeytümûhüm) Onları gördüğünüz zaman, (fe’ctenibûhüm) onlardan kaçınınız; (ve àdûhüm) ve onlara düşmanlık ediniz.”
Çünkü yanlış iş yapıyorlar, milleti aldatıyorlar. İmandan çıkartıyorlar, küfre düşürüyorlar ve gerçekleri çarpıtıyorlar. Şeytanlık yapıyorlar, şeytan tarafına hizmet ediyorlar. Rahmânî, iyi işlere zararlı olduğu için, onlara karşı müteyakkız olun!” buyuruyor Peygamber SAS Efendimiz.
Tabii bunun ölçeği nedir? Yâni, nasıl anlayacak, anlaşılacak? Kur’an ve sünnet değişiyorsa, değiştiriliyorsa, din değiştirilmeye çalışılıyorsa; o zaman işte alâmet bu... 69
69 Prof. Dr. M. Es’ad Coşan, Cuma Sohbeti, 11. 06. 1999 - Akra