22. EN KÂRLI AMELLER

23. NAMAZDA TESETTÜR



Eùzü bi’llâhi mine’ş-şeytàni’r-racîm.

Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm. El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn... Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi- ihsânin ilâ yevmi’d-dîn. Emmâ ba’d.

Muhterem kardeşlerim!

Allah'ın selâmı rahmeti, bereketi, ihsanı ve ikramı dünyada ve âhirette cümlenize nasib ve müyesser olsun… Rabbimiz Teàlâ ve Tekaddes Hazretleri ibadetlerimizi, taatlerimizi kabul eylesin…

…………………………..

“—Namaz kılın!” demiş mi?

Fazla sorarak, detayını öğrenerek yeni hükümleri getirterek kendinizin kolunu, elini, ayağını bağlamayın! Sordukça, iş beyan edildikçe, o şarta da riayet etmeniz gerekir. Bir daha sorarsanız, o şarta da riayet etmek gerekir, iş daralır. Bu, Bakara Sûresi’ne ismini veren Benî İsrâil'in kıssasına benziyor:


إِن اللهََّ يَأْمُرُكُمْ أَن تَذْبَحُوا بَقَرَةً (البقرة:٦٧)


(İnna'llàhe ye'mürüküm en tezbehû bakaraten) “Allah size bir sığır kesmenizi emretti.” dendiği zaman, gitseler bir sığır bulsalardı, kesselerdi; emir yerine gelmiş olacaktı. Çünkü bir sığır kesin, dedi.

Ama onlar ya biz bu işi pek anlayamadık. Ne cins bir sığır olacak, rengi ne olacak, çeşidi ne olacak ve saire dedikçe, son soruda bir vasıf geldi ki öyle bir tarif çıktı ki ortaya, sonunda çok zor yaptılar.


فَذَبَحُوهَا وَمَا كَادُوا يَفْعَلُونَ (البقرة:١ ٧)

575

(Fezebehûhâ ve mâ kâdû yef'alûn) O kurbanı sağlamakta, satın almakta ve kurban etmekte çok zorlandılar, daha zor yaptılar. Demek ki Allah genişlik vermişse, onu böyle soru sorarak, bir tane kâfi gelmedi derse bu sefer daralacak iş, sıkışıklık olacak. Böyle yapmayın, diye Hz. Ömer'in tavsiyesinin bu tarafta olduğunu anlatıyor.

“—Namaz kılarken çeşitli şekillerde üstüne gömlek giymiş, altına şalvar giymiş; üstüne örtü, altına örtü, şu kıyafeti giymiş bu kıyafeti giymiş… Bunların hepsi olabilir.” buyruluyor.

İkinci hadis-i şerif yine Ebû Hüreyre RA’dan:98


لََّ يُصَلِّي أَحَدُكُمْ فِي الثَّوْبِ الْوَاحِدِ لَيْسَ عَلَى عَاتِقَيْهِ شَيْءٌ (خ. م. عن أبي هريرة)



98 Buhàrî, Sahîh, c.II, s.94, no:346; Müslim, Sahîh, c.III, s.96, no:801; Ebû Hüreyre RA’dan.

576

(Lâ yusalli ehadüküm fî sevbi’l-vâhidi, leyse alâ àkıbeyhi şey’ün) “Sizden biriniz bir tek parça kumaşla, omuzunda bir şey olmadan namaz kılmasın! İki işi birden görecek tarzda ayarlasın. Yani altını da, üstünü de kapatacak, setr meselesini çözümleyecek tarzda ayarlasın!” diye tavsiye etmiş. Üçüncü hadis-i şerif Câbir RA’dan. Câbir ibn-i Abdullah el- Ensârî olsa gerek, meşhuru odur. Buyurmuş ki:99


رَأَيْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللهَُّ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يُصَلِّي فِي ثَوْبٍ (خ. م. عن جابر)


(Raeytü’n-nebiyye SAS yusallî fî sevbin) “Peygamber SAS Efendimiz'in bir tek elbiseyle namaz kıldığını gördüm.” Yani, “İki ucunu omuzlarına atarak, aşağısını da örtecek bir tarzda, tek bir kumaşla namaz kıldığını ben gördüm.” diyor.

Demek ki tek bir parça kumaşla da olur. İllâ altı ayrı olacak, üstü ayrı olacak, iki parça olacak diye bir kaide olmadığının Peygamber Efendimiz'in uygulamasından da bir misâli olmuş oluyor. (Revâhu’ş-şeyhân) Yani bu hadîs-i şerîfi Buhârî ve Müslim rivayet etmiş. Onlara şeyhân deniliyor, yani hadîsi iki şeyh rivayet etmiş, diye rivayet ediliyor. Üç tane hadîs-i şerîf bunlar oldu. Allah ilminizi çok etsin, feyzinizi çok etsin...


Allah rahmet eylesin, Mina’daki bu seneki izdihamda, tünelde vefat etmiş bir hoca kardeşimiz vardı. Onun câmisine gittim. Cami iki kat yukarıya çıkılan işyerinde, bir hanın üst katında, küçük bir cami. Dış tarafı var, balkon kısmı filan yapmışlar. Daha önce ben oraya gittiğim zaman cemaat görmüyordum. Tek tük, bir iki kişiyle kılınıyordu. Bir gittim, bizim ihvandan bir hoca efendi oranın imamı. Cami tıklım tıklım dolmuş, böyle kalabalık ve şendi.

“—Mâşaallah çok cemaat var! Halbuki işyerinde herkesin işi sıkışıktır, senedi vardır, borcu vardır, işi vardır, gücü vardır. Yani,



99 Buhàrî, Sahîh, c.II, s.86, no:340; Müslim, Sahîh, c.III, s.100, no:805; Câbir ibn-i Abdullah RA’dan.

577

‘Namazı şurada tezgâhın yanında kılıvereyim!’ der camiye, cemaate pek gelmez tüccar kısmı. Ama çok kalabalık gördüm." dedim.

"—Ben bunlara her namazda bir hadis okuyorum, iki tane değil." dedi.

Bıktırmayacak kadar, yani kaçırtmayacak kadar… Çünkü uzatsan, adam, “Dükkânda patron bekliyor!” diyecek, bir şeyler diyecek. Doğrusu zorlanacak.

"—Bir tek hadis-i şerif okuyorum. O bir hadis-i şerifin bereketine bu cemaat böyle toplandı." dedi.

Cami doluyor, üst kat doluyor, dış taraf doluyor tıklım tıklım…


Yani bu hadis-i şeriflerin çok hayırları, çok bereketi, çok sevabı, çok fazileti, çok kıymeti var. Birer tane de olsa böyle okunmalı… Yatsılar tabii, bu kadar kalabalık olmuyor sanıyorum, herkesin işi dolayısıyla cemaat bu kadar kalabalık olmuyordur. Ama yatsıları cemaate gelmeniz çok güzel! Allah razı olsun… Bizi de duadan unutmayın!

Allah feyizlerinizi çok etsin, hayırlarınızı ziyadeleştirsin, sevdiği kul eylesin… Huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak varabilmeyi nasib eylesin… Cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin... El-fâtihah!


10. 01. 1991 - Avustralya

578
24. İLMİN FAZİLETİ