Hocam İslâm’da evlenme konusunda yaş denkliği var mıdır? Varsa kaç yaş olmalıdır?


Hayır, yaş küfüvveti yok. “İslâm’da yaşları denk olacak.” diye bir şey yoktur. Bunun misali başta Peygamber Efendimiz SAS’dir. Hz. Hatice Validemizle 15 yaş farkına rağmen evlenmiştir. Kendisi 25 yaşında iken Hz. Hatice validemiz 40 yaşındaydı. Peygamber Efendimiz 40 yaşındaki bir hanımla evlenmiştir. Böyle bir şey bahis konusu değildir.

Küfüv olması, denk olması sosyal yöndendir. Dinî ve sosyal yönden denkliktir. İtibar ve şeref yönündendir; yaşları farklı olabilir.

 

Hatta ben biraz hayretle müşahede ettim. Peygamber Efendimiz’in kızı Fâtımatü’z-Zehrâ annemize Ebû Bekir es-Sıddîk bile talip olmuş. Babası yaşında. O zamanın örfünde anlaşılıyor ki yaş farkı önemli değil. Küçük bir kimseyi de alabiliyorlar, büyük bir kimseyle de evlenebiliyorlar. Tabii Peygamber Efendimiz, Fâtımatü’z-Zehrâ validemizi Hz. Ali Efendimiz’le evlendirmiş, onu uygun görmüş. Ama ötekiler Peygamber Efendimiz’e damat olmayı istedikleri için, “O şerefi kaçırmayalım!” diye böyle teklifte bulunabilmişlerdir.

Bazı sahabe, mübarek insanlar kendi kızlarını; sevdikleri, dinî bakımdan makamı yüksek bazı kimselere kendileri teklif ettikleri de olmuştur. “Uygun görüyorsanız kızımı size verebilirim, nikâhlayabilirim.” diye, yaş farkı yüksek olduğu halde böyle şeyler de olabilmiştir.

 

Buradan anlaşılıyor ki İslâm’da evlilik konusunda çok büyük bir müsamaha ve genişlik vardır. Böyle bir serbestlik vardır. Evlilik kolaydır. Yaş çok bahis konusu değildir. En büyük faktör dinî durumudur. Her iki taraf da dindar, salih, âbid, mânevî bakımdan makamı yüksek bir insan olması aranmıştır; başka şeye bakılmamıştır.

Tâbiînden bir alimin dünya güzeli bir kızı varmış, saraydan halife oğluna istiyor. Bunu sezer sezmez; “halife gelecek, kızı isteyecek” diye temiz, takvâ ehli bir talebesine;

“—Ben kızımı sana vermek istiyorum.” demiş.

“—Hocam! Benim param yok, pulum yok; yoksulum!” dese de ona vermiş, kızını saraya göndermemiştir, halifenin çocuğuyla evlendirmemiştir.

“Saraya giderse dindarlığı bozulur, takvâdan uzak bir ömür sürer.” diye sakınmıştır.

Bu hususlarda İslâm’ın anlayışı biraz farklıdır. Kızlar da annelerine, babalarına; “eyvallah” demişlerdir, “ben ona varmam, onu istemem” diye tepki göstermemişlerdir. Bu iş böyle yürümüştür.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN