ADNAN MENDERES’İ ANIYORUZ



17 EYLÜL 1961 GÜNÜ MAZLÛMEN İDAM EDİLEN ADNAN MENDERESİ VEFATININ 56. YILINDA RAHMETLE ANIYORUZ.

Adnan Menderes Ezan’ı aslî şekline çevirdi, ezanlar, kametler eskisi gibi Arapça okunmaya başladı. Din eğitimini serbest bıraktı. Kur’an Kursları ve İmam-Hatip okulları açıldı.

Tarımı makinalaştırdı, verim arttı, köylünün ve milletin karnı doydu. Köylüler, fakir halk ayağına çarık bulamazdı. Ayakkabı farikaları kurdu, lastik ayakkabılar üretildi (Soğukkuyu),

milletin ayağını taştan, çamurdan kurtardı. Halk ayağına don yapacak kumaş bulamazdı, dokuma sanayii gelişti. Her şey çok güzeldi, herkes çok memnundu.

Eski bürokratlar, CHP’liler, dine karşı olanlar ve egemen güçler bu gidişattan çok rahatsız oldular. Ortalığı karıştırdılar, ihtilale zemin hazırladılar. Menderes ve arkadaşlarına cezaevinde çok işkence ettiler, hakaret ettiler. Nihayet üç tanesini (Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan) idam ettiler. Allah taksiratlarını affeylesin, makamlarını cennet eylesin…


Hayatlarını incelediğim bazı büyük zâtların, Ezanı aslına döndürdüğü için Menderes’in çok büyük bir hayır işlediğini ifade ettiklerini gördüm. Meselâ Ahıskalı Ali Haydar Efendi Rh.A, bir gün şöyle demiş:

“—Ben altı yaşından itibaren okumaya başlamıştım ve elimden en az altı saat kitap düşmez. O zamandan beri ibadet ve tâatımı yaparım. Ama şu Menderes'in yaptığı iş var ya, (Ezan'ı aslına irca) onun bir günlük sevabına –o da kabul olursa- bu yaşıma kadar yaptığım ibadetlerin sevabını vermeye hazırım." Hayranlığını öyle izhar etmiş.


Adnan Menderes’in Hayatı


Ali Adnan Ertekin Menderes (1899, Aydın – 17 Eylül 1961, Bursa), 1950-60 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanlığını yapmış, İstiklal Madalyası sahibi Türk siyasetçi,

1

devlet adamı ve hukukçu. Başbakanlık görevini 1950–1960 yılları arasında sürdürmüştür. Demokrat Parti'nin (DP) kurucuları arasında yer almıştır ve 1950–1960 yılları arasında genel başkanlık görevini üstlenmiştir. 27 Mayıs darbesinin ardından, 17 Eylül 1961 tarihinde asılarak idam edilen] tek Türkiye Başbakanıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi 1990 yılında çıkardığı yasayla, Menderes ve onunla beraber idam edilenlere itibarlarını iade etmiştir. Siyasal kariyerine Serbest Cumhuriyet Fırkasında başlamış olan Menderes, partinin kendini feshetmesinin ardından Cumhuriyet Halk Partisi'ne (CHP) katılmıştır ve ilk defa 1931 Türkiye genel seçimlerinde Aydın milletvekili olarak meclise girmiştir. Ayrıca 1935, 1939 ve 1943 Türkiye genel seçimlerinde de CHP Aydın milletvekili olarak tekrar meclise girmiştir. Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün ardından CHP'nin başına geçen İsmet İnönü'nün bütün üretim araçlarını devletleştirme faaliyetlerine karşı çıkmıştır. Dörtlü Takrir olayı ve parti içi muhalefetten dolayı 1945 yılında CHP'den ihraç edilmiştir.


1945'te, CHP'den birlikte ihraç edildikleri arkadaşları Celâl Bayar, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan ile Demokrat Parti'yi kurmuştur. Parti katıldığı ilk seçimde TBMM'de 61 sandalye kazanmıştır. 1950 Türkiye genel seçimlerinde DP %52.7, CHP ise %39.4 oy almıştır. DP 13 puan farkla kazanmıştı ancak seçimde kullanılan çoğunluk sistemi nedeniyle DP 420, CHP ise sadece 63 milletvekili çıkarmıştır.

19. Türkiye Hükûmetini kurarak başbakanlık görevine başlamıştır. Bu görevini 1960 yılına kadar sürdürmüştür. Başbakanlığı döneminde Türkiye ekonomisi ortalama yıllık %7.8 oranında büyüdü ve Türkiye'nin GSMH'si Dünya toplamının binde 6.43'ünden, binde 7.52'sine yükselmiştir.

27 Mayıs Darbesi'nden sonra Yüksek Adalet Divanı 9 ay 27 gün süren yargılama süreci sonunda idam cezasına çarptırılmış ve 17 Eylül 1961 tarihinde idam edilmiştir.


Menderes’in Son Mektubu

2

Adnan Menderes'in idamından önce yazdığı ve bir görevli tarafından, o sırada cezaevinde bulunan DP Milletvekili Gıyaseddin Emre'ye ulaştırılan mektubu:






"Sizlere dargın değilim. Sizin ve diğer zevatın iplerinin hangi efendiler tarafından idare edildiğini biliyorum. Onlara da dargın değilim. Kellemi onlara götürdüğünüzde deyiniz ki, Adnan Menderes hürriyet uğruna koyduğu başını 17 sene evvel almadığınız için sizlere müteşekkirdir. İdam edilmek için ortada hiçbir sebep yok. Ölüme kadar metanetle gittiğimi, silahların gölgesinde yaşayan kahraman efendilerinize acaba söyleyebilecek misiniz?

Şunu da söyleyeyim ki, milletçe kazanılacak hürriyet mücadelesinde sizi ve efendinizi yine de 1950’de olduğu gibi

kurtarabilirdim. Dirimden korkmayacaktınız. Ama şimdi milletle el ele vererek Adnan Menderes’in ölüsü ebediyete kadar sizi takip edecek ve bir gün sizi silip süpürecektir. Ama buna rağmen duam (bu kelimenin üzeri çizilip merhametim yapılmıştır) sizlerle beraberdir."


Son Sözleri

3

Menderes ise 17 Eylül 1961'de sağlık muayenesini yapan doktor heyetinden sağlam raporu alınmasının ardından, İmralı Adası'na götürüldü İlk durak, komutanın odası oldu. İdam kararı yüzüne okundu. Menderes’in dilinden, “Allah milletimize zeval vermesin!” cümlesi döküldü. İdam sehpasına gitmeden önce din görevlisi ile birkaç dakika konuştu. Ardından beyaz gömlek giydirildi.

Son sözleri:

"—Hayata veda etmek üzere olduğum şu anda devletim ve milletime ebedi saadetler dilerim. Bu anda karımı ve çocuklarımı şefkatle anıyorum..."

Menderes, saat 13.21'de İmralı Adası'nda idam edildi.

Mevlâ rahmet eyleye…


18. 09. 2017 – Küçük Esat



ZEYBEĞİN ÖLÜMÜ


(Adnan Menderesin İdamı Üzerine Üstad Bu Şiiri KalemeAlmıştır)


Zeybeğimi bir kaç kızan,vurdular

Çukurda üstüne taş doldurdular

Ya bir de kalkarsa diye kurdular


Zeybeğim Zeybeğim ne oldu sana

Allah deyip şöyle bir doğrulsana!


Zeybeğim kalkamaz dirilemez mi?

Odası mühürlü girilemez mi?

Şu ters akan sular çevrilemez mi?


Ne güne dek böyle gider bu devran

Zeybeğim bir sel ol bir çığ ol davran!


Kır at zincirlenmiş ufuk sahipsiz

Han kayıp hancı yok konuk sahipsiz

4

Baş köşede sırma koltuk sahipsiz


Kızanlar, dört yandan hep abandınız!

Zeybeğin kanına ekmek bandınız!


Bilemem susarak ölmek mi hüner?

Lisan çıldırıyor dil nasıl döner?

Ondan son iz uzak,uzak bir fener


Öldü mü? Çatlarım yine inanmam!

Diriye yanarım ölüye yanmam!


Zeybek kaybolduysa bunca kayıp ne?

Tesbihi dökülmüş aranır nine

Balonu yok ağlar çocuk haline


Zeybeğim; dünyayı aldın götürdün Bir öldün beni de bin bir öldürdün!


Beyni tırmık tırmık pençelere sor!

Mevsim niçin ölgün bahçelere sor!

Sor; çukuru nerde, serçelere sor!


Ağla,bir dinmeyen hasrete ağla Zeybeksiz yolları gözetle ağla!


Necip Fazıl Kısakürek (1964)

5