• /
  • Kütüphane
  • /
  • Prof. Dr. Mahmud Es'ad Coşan'ın Hayatı, Eserleri ve Tasavvufî Görüşleri
  • /
  • VIII. SAKAL
VII. İ’TİKÂF

VIII. SAKAL


Es’ad Coşan Hocaefendi 1970’li yıllardan beri sakallı idi. Sakalı çok uzun ve dağınık değildi. Hiçbir zaman bir tutamı geçmezdi. Yeri geldikçe, sakal bırakmayı tavsiye ederdi. Mutlaka bırakacaksınız diye bir zorlaması da yoktu. Onun için cemaatten işi ve mesleği müsait olanlar sakal bırakmışlardır.315 Sakalla ilgili sorulara verdikleri cevaplar:


1.Sakal kesmenin hükmü nedir.

Sakal kesmek bütün mezheblere göre haramdır, doğru değildir. Müslümanın böyle sakal kesmesi yoktu, sonradan çıktı bu... Sakalı kesmek, bıyığı kesmek Batı ile tanıştıktan sonra çıktı. Gayrimüslimlere benzemek yönünden uygun değildir.

Sakalı kesmek hilkati tağyirdir, haramdır. Ayet-i kerimede, şeytanın:


فَلَيُغَيِّرُن خَلْقَ اللََِّّ (النساء:٩١١)


(Feleyugayyirunne halka’llàh) “Ben şeytan olarak müslümanların sağından, solundan gideceğim, geleceğim; onlara

Allah’ın yarattığını, hilkatlerini değiştirteceğim.”316 dediği buyruluyor.

Allah buraya sakal koymuş, kökü deride, yâni hilkatimizde var... O halde, bu böyle olacak. Bunu kesmek, hilkati değiştirmek oluyor.

Kadınlara vermemiş, erkeğe vermiş. Demek ki, erkek sakallı olacak!.. Hilkate uygun olan bu... Kadınlara benzemek yönünden kesilmesi uygun değildir.

Bu hususta hadis-i şerifler çok... “Bıyıkları kısaltınız, sakalı uzatınız!” diye sahih hadis-i şerifler vardır. Ramuz’da da vardır, başka kitaplarda da vardır.

Binâen aleyh, eğer mânisi yoksa, sakal bırakması lâzım bir müslümanın!.. Mâni ne olabilir?.. Polistir, dairesi müsaade



315 Dr. Metin Erkaya’dan, 09. 04. 2013, Sincan/Ankara.

316 Nisâ, 4/119

319

etmiyor... Askerdir, dairesi müsaade etmiyor... Öğrencidir, okulda kıyamet kopuyor... Aslında müsaade etmeleri lâzım, ama etmiyorlar. Yâni, antidemokratik bir durum...317


Coşan’a göre sakalı kökten tıraş etmedin mi, isterse azıcık bile olsa, hiç olmazsa haram işlememiş olursun. Bunun uygun olan şekli hususunda ulemânın çeşitli görüşleri vardır. Genel görüş, şöyle bir tutam kadar olursa, daha iyidir demişler. Ama biraz kısa da olsa, yine sakal sünneti yerine gelmiş olur.

Onun için, az olsun, çok olsun; Allah rızası için sakal bırakmayı tavsiye eder.


Coşan’a göre, sakal tebliğ yapmağa engel değildir. Çünkü, sakal kazımak haramdır. Sakal kazımak bundan yüz yıl, yüz elli yıl önce olsaydı hacı babalar, hacı dedeler bastonla kovalarlardı insanı... Şimdi adet oldu, herkes kazıtıyor ama, erkeklerin kadınlara benzemesi sayılır bu... Doğru değildir.

Durumu müsaitse, memur değilse, işi elveriyorsa sakalı bırakacak! Tebliği öyle yapmağa çalışacak. Sakalından karşısındaki ürküyorsa, başkası ürkmüyor. Mimar bey sakalı uzatabiliyor, profesör bey sivri sakalı uzatabiliyor, saçını uzatabiliyor... Herkes keyfine göre yaşıyor. O da sünnet-i seniyyeye uygun hareket edecek.

Tebliğe mâni olmaz. Öyle olsaydı, onun dinde bir müsaadesi olurdu. Sen tam müslüman olacaksın, tebliğini İslâm’ca yapacaksın; karşı taraf uyarsa uyar. Sakalından korkuyorsa sen de kalemle tebliğ et, dergi çıkart, başka türlü hizmet yap ama, sakaldan kimse korkmaz. Yâni, tebliğe mani olmaz. Güzel giyinirsin, başka tedbirleri alırsın, kendini yine sevdirmeğe çalışırsın. Sakalı da sevdirmeğe çalışırsın, o da tebliğdir.318


5. Sünnet-i seniyyeye uygun olarak sakal bıraktım; dua eder misiniz?



317 Coşan, Mahmud Es’ad, Güncel Meseleler, c.II, s.248, Seha Neşriyat, İstanbul 1995.

318 Coşan, Mahmud Es’ad, Güncel Meseleler, c.I, s.256, Seha Neşriyat, İstanbul 1995.

320

Allah-u Teâlâ Hazretleri mübarek eylesin... Peygamber Efendimiz’in daha başka sünnetlerini de yapmayı nasib eylesin... Peygamber Efendimiz’in sünnetlerini ihyâ eyleyip şehid sevapları kazanmayı, ona ve bizlere nasib eylesin... Peygamber Efendimiz’in şefaatine erdirip, ahirette Peygamber Efendimiz’e komşu olmayı, bu kardeşimize ve bizlere nasib eylesin...319



IX. KILIK, KIYAFET


Es’ad Coşan Hocaefendi’ye göre giyim ve kuşamda ifrata, tefrite kaçmamak; yâni mübtezel olmadan, çok şatafatlı olmadan giyinmek ana ölçüdür. Kadınlar için dar olmaması, altını göstermemesi ölçüdür. Yırtmaçlı, açık saçık olmaması ölçüdür. Bu genel kaidelerin altında, fazla böbürlenmeye yol açmayacak gibi, derli toplu, mahrem yerlerini örtecek bir giyimle giyinmelidir.320


Kendisi geniş, bol kesimli normal kıyafetler giyerdi. Kravat takmaktan hoşlanmazdı. Resmî programlarda, sempozyum ve konferanslarda takım elbise giyerdi.

Hac ve umre zamanlarında ekseriyetle başı sarıklı olurdu. Takkenin üzerine eliyle sarardı. İlk yıllar entari giyerdi. Afganlıların ve Pakistanlıların giydiği kıyafetleri (alta şalvar, üzerine iki tarafı yırtmaçlı uzun gömlek) beğendiğini söylerdi. Son zamanlarda Afgan kıyafetine benzer, özel kıyafetler diktirip giyiyordu. Renk uyumuna ve güzel giyinmeğe dikkat ederdi.

Erkeklerin dar elbiselerle namaz kılmasının uygun olmadığını, hiç olmazsa namaz kılarken bir cübbe giymelerini tavsiye ederdi. Onun için, İskenderpaşa Camii’nde ve Çilehane Camii’nde, arka tarafta asılı cübbeler vardı.

1995 yılında, namaz kılarken sarık sarmanın fazileti üzerinde çok durdular. O yıllarda, namaz kılarken sarık sarmak cemaat arasında çok yaygınlaştı.




319 Coşan, Mahmud Es’ad, a. g. e. s.257.

320 Coşan, Mahmud Es’ad, Güncel Meseleler, c.I, s.254, Seha Neşriyat, İstanbul 1995.

321

Hanımlar için sabit bir model tavsiye etmezlerdi. Vücut hatlarını belli etmeyen, dışından içini göstermeyen herhangi bir kıyafet olabilirdi.


Kılık kıyafetle ilgili sorulara verdikleri cevaplar:


1. İslâm’da kadının tesettürü nasıl olmalıdır?


İslâm’da kadının tesettürü, el hariç bilekten, ayak bileğinden ayak hariç, yüz hariç her tarafını örtmek tarzında olmalıdır. Fıkıh kitaplarında, fitne bahis konusu olduğunda yüzüne de peçe takarsa iyi olur diye de bir hüküm vardır. Orası mecbur değil ama, fitne olacaksa, bakılacak, sataşılacak vs. gibi durumlar olursa örtmesi iyi olur denmiş.

Örtü bol olacak; el hariç, ayak hariç, yüz hariç bütün vücudunu örtecek, vücudunun hatlarını belli etmeyecek!..

Şimdi dar bir blue-jean pantolon giyiyorlar; bu tesettür değil!.. Neden?.. Bütün her şeyi belli... Veyahut üstüne dar bir blûz giyiyor, her tarafı belli... Olmaz! Veyahut şeffaf, altı görülüyor. Olmaz!

Bir hadis-i şerifte okumuştuk, Peygamber Efendimiz ahir zamandaki bazı insanları anlatırken: Kâsiyâtün, âriyâtün) “Giyinmiş ama çıplak!..” diyordu.

Nasıl giyinmiş ama çıplak?.. Elbisenin kumaşı şeffaf, görünüyor alt tarafı da ondan... Örtecek, altını göstermeyecek, vücut hatlarını belli etmeyecek!.. Yüzü, eli, ayağı hariç her tarafını güzelce kapatması lâzım! İslâm’da örtü böyledir.


“—Hocam, ben öyle örtünürsem patlarım!” Hiç bir şey olmaz. Ben senden daha fazla örtünüyorum. Erkekler daha fazla örtünüyor. Öyle değil mi?.. Erkekler maşaallah kadınlardan daha fazla örtünüyor. Daha az örtünme hakları varken, erkekler daha fazla örtünüyor. Bol giyersin. Bol olduğu zaman havalanır içi, hiç bir şey olmaz. Böyle güzelce örtünmesi lâzım geliyor. Tesettür böyle...

Asıl ince tesettür ise, hassas, tam böyle takvaya uygun tesettür, erkeklerin gözüne hiç görünmemek... En güzeli o... Yâni, giyimli de olsa ortada görünmemek... Erkeklerin gözünün önünde

322

geziyor, çarşıyı dolaşıyor, pazarı dolaşıyor, alışveriş yapıyor, kumaş beğeniyor, başörtü beğeniyor... Sütyenini, acaba bu numarası bana uyar mı, uymaz mı diye sorarak alıyor, ediyor... Olmaz!.. Mümkün olduğu kadar, böyle şeyler yapmayacak. Nazarlara, gözlerin dikildiği bir duruma gelmemeğe gayret edecek. Güzel olanı bu!..

Çarşı pazar işini kocası yapsın, oğlu yapsın, akrabası yapsın...

“—E, iyi kumaşı bilemezler!” Biraz kötü kumaş giy, Allah rızası için!.. İyi tarif et!.. Muvakkat olarak getirsinler; beğenirsen alırsın, beğenmezsen iade edersin... Ama, çarşıya pazara gidip de, elin adamıyla alışveriş, konuşma vs. olmasın.


Ben şimdi hoca olduğum için, zaman zaman gösterip anlatıyorum: Bakın, çarşıya gitmiş şu kadıncağız... Başı örtülü mü, örtülü... Mantosu var mı, var... Bak, biberleri almak için eğildi, neresine kadar görünüyor!.. Tesettür olmuyor. Beyler hanımlarına dikkat edecekler. Altına şalvar giyinecek, eğilse de görünmemesini sağlayacak.

“—Uzun mantom var ya, dizimin altında!..” Dizinin altı da zaten nâmahrem... Orasını da göstermemen lâzım, bileğine kadar...

“—Naylon çorap giyiyorum!” Naylon çorap örtü değil... Naylon çorap hiç bir şey değil... Ne ısıtır, ne örter. Yalnız bir işe yarar: Parmakların arasında mantar üremesine yarar, kaşıntı yapmağa yarar. Ayağının sırtı kaşınmak isteyen naylon giysin!.. O kadar. Başka bir işe yaramıyor.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

“—Allah rahmetine erdirsin şalvar giyenleri!..”

Erkek için de öyle, kadın için de öyle... Şalvar giydiği zaman eteği isterse açılsın, isterse otursun, ister dizini kaldırsın, ister tarlada çalışsın... Neden bizim Adana’mızda, Urfa’mızda, Antalya’mızda halkımız şalvar kıyafetini benimsemiş?.. Tarlada da çalışıyor, her işi yapıyor. Bol, gayet güzel, gayet rahat... O sıcak şehirlerde, o sıcaklığa rağmen gayet rahat çalışılabiliyor. İslâm’ın tesettürü böyle aziz ve muhterem kardeşlerim!..321



321 Coşan, Mahmud Es’ad, a. g. e. s.239.

323

2.Tesettür sadece çarşafla mı olur, mantoyla tesettür sağlanamaz mı?


Tesettür sadece çarşafla değil, hasırla bile olur. Dışarıdaki namaz kılınan hasırı bürünse, hasırla bile olur. Mühim olan, insanın günah yerlerini, ayıp yerlerini örtmesidir. Bu örtmeyi nasıl sağlarsa, olur.

Bizim Hanefî fıkhında, ille belli bir kıyafet olacak, ille belli bir renk olacak diye şart yoktur. Muhtelif şekillerde olabilir. Çarşaf olur, harmânî olur, abâye olur, bol manto olur... Daha başka şekiller olur, bol şalvar olur... Mühim olan vücudun hatlarının belli olmaması ve kumaştan öbür tarafının görünmemesi... Öbür tarafı göründü mü, içi belli oldu mu, kalın kumaş olsa bile olmaz!

Bu iki şarta dikkat ederek, vücudun hatları belli olmayacak ve içi görünmeyecek tarzda; kadınlar için yüz ve eller, ayaklar hariç her tarafın örtülmesi lâzım gelir. Naylon çorap, altı göründüğü için tesettür değildir. O çorabın göründüğü her yerde, vücudu görünüyor demektir. Tesettür olmamış oluyor.


Çarşaf mecburiyeti yok dinimizde... Cilbâb kelimesi var Kur’an-ı Kerim’de... Bu cilbâbın ne olduğu hususunda ulemâmızın kavilleri çok muhteliftir. “Omuzları örten bir başörtüden, topuklara kadar inen bir örtüye kadar, bu işi gören her kıyafete şâmildir.” diye ulemâmızın kat’î kanaati vardır. Hanefî fakihlerinin, büyüklerimizin kanaati de budur.

Binâen aleyh, İslâm’ın örtmesini emrettiği azalarını, altı görülmeyecek şekilde, münâsip bir bollukta, şeffaf olmayan bir kumaşla örtündüğü zaman tesettür yerine gelmiş olur. İlle çarşaf giyme mecburiyeti yoktur.322


3. Örtünme için belli bir kıyafet şartı var mı?


Örtülmesi gereken yerleri örten her kıyafet olabilir. Çarşaf veya abaye, veya pardesü, veya saye dediğimiz çok çeşitleri var... İranlılar başka, Afganlılar başka türlü giyiniyor.



322 Coşan, Mahmud Es’ad, a. g. e. s.239-240.

324

Şalvarı medhetmiş Peygamber Efendimiz; hem vücudu örtüyor, hem de bol oluyor diye... Şalvar hakkında hadis-i şerif var... Şalvar giyenlere duası var Peygamber Efendimiz’in...

Cübbe vücudu iyi kapattığı için makbul... Sarık ile kılınan namaz, sarıksız kılınan namazdan yetmiş kat daha sevaplı... Meleklerin siması, alâmeti, kıyafeti deniliyor. O bakımdan yanınızda sarık gezdirirseniz, namazlarda sarık sararsanız iyi olur. Kıyafetiniz uzunca olursa, cübbe olmasa bile uzun pardesü şeklinde dizinizden aşağıda olursa, namazda secdeye vardığınız zaman arkanızı örtecek tarzda olursa, İslâmî bakımdan uygun olur.

Peçe de, şöyle yüzü bir miktar örtmek, o da güzel... Çünkü, insanın güzellikleri mümkün olduğu kadar saklaması ve fitnelere fırsat vermemesi lâzım!..323


4.Erkeklerin kot pantolon giymeleri ve hanımların da pardesünün altına pantolon giymeleri caiz midir?


Mesele tam böyle değil... Erkeğin üstüne bir pardesü vs. giymeden kot pantolon giymesi gibi söylemek lâzım!.. Düşmanlık doğrudan doğruya kotun kendisine değil... Pantolon dar olduğu zaman, vücut azaları, ayıp yerleri belli olacak şekilde olduğu zaman uygun olmaz. Mesele odur.

İster kot olsun, ister merinos kumaşı olsun, isterse Suudî Arabistan’dan getirilmiş, deve yününden yapılmış kumaş olsun, fark etmez. Ayıp yerleri belli olacak şekilde bir kıyafet dikilmiş olduktan sonra, o dar kıyafet uygun değildir İslâm’da... O bakımdan uygun olmuyor.


Kadınların pardesülerinin altına pantolon giymeleri güzel bir şeydir. Takvâ bakımından da güzel bir şeydir. Çünkü, kadının ayağı sürçebilir, yere düşebilir; otobüse binerken, vasıtaya binerken, merdivenlerden inerken çıkarken eteği açılabilir.

Peygamber Efendimiz, şalvar giyenlere hayır dua etmiştir. Birisi böyle düştü de; şalvarlı bir kimseydi, gözünün önünde düştü. Tabii, hiç bir yerinin açılması, görülmesi bahis konusu



323 Coşan, Mahmud Es’ad, a. g. e. s.241.

325

olmayınca, şalvarı tavsiye etti Peygamber Efendimiz... Yâni bol alt kıyafetini methetti.324


5. Kızlar pardesü veya manto altına pantolon giyebilirler mi?


Manto veya etek veya pardesü altına pantolon giyebilirler. Sadece pantolon giyip de avret yerleri görülecek bir şekilde gezemezler. Yâni, pantolon giymek yasak değil; pantolonu üstünden etekle, pardesü ile veya entari ile örttü mü, pantolon giymek çok iyi... Çünkü pantolon daha iyi koruyor. Düşse de, bayılsa da hiç bir yeri açılmayacak, saçılmayacak. Tesettür bakımından uygun olduğundan pantolon iyi...

Ama kadın, pantolonu giyer de üstüne bir şey giymezse çok fenâ oluyor. Niye fenâ oluyor?.. Câzibedar oluyor, haram yerler meydana çıkıyor. Bu sefer daha büyük günah oluyor. Örtünmüş olmuyor.

Örtünmenin esasını her zaman burada söylüyorum: Örtünmede vücut hatları örtülecek, belli olmayacak. Vücudun hatları saklanacak!.. Ne diyor:


وَلاَ يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ (النور:١٣)


(Ve lâ yübdîne zînetehünne) “Kadınlar zînetlerini izhar etmesinler, göstermesinler!”325 buyruluyor Kur’an-ı Kerim’de... Zînet nedir?.. Göğüs zînettir, kalça zînettir, bel zînettir, gerdan zînettir, saç zînettir; göstermeyecek bunları!.. Başını örtecek, saçını örtecek, boynunu örtecek... Vücudunu da bol bir şeyle örtecek ki, görünmesin!.. Göründü mü, veyahut belli oldu mu; olmaz!..

Altını göstermemesi lâzım!.. Altı göründü mü, tesettür değil... Şekli belli oldu mu tesettür değil... Şimdi kadın için söylüyoruz.

Erkek için de öyle...

Erkek de bir blue-jean pantolon giyiyor; önü arkası boğum boğum, yumuk yumuk, her tarafı meydanda... Olmaz! Namaz da



324 Coşan, Mahmud Es’ad, a. g. e. s.242.

325 Nûr, 24/31

326

olmaz. Arkasındakinin namazını da bozar.

Niye hocaefendiler cübbe giyip mihraba geçiyor?.. Tesettürü sağlasın diye... Erkeğin de tesettürü var, erkeğin de bir yerlerinin belli olmaması lâzım!326


6. Bir bacımız var, örtünmek istiyor. Fakat, çalıştığı yerde kendisiyle dalga geçileceğinden korkuyor. Ne yapması lâzım?


Kur’an-ı Kerim’de ayet-i kerimelerde çok açık olarak bildirilmiştir ki, müslümanlar Allah’tan korkar, gayriden korkmaz!..


وَتَخْشَى النَّاسَ، وَاللََُّّ أَحَقُّ أَنْ تَخْشَاهُ (الاحزاب:٧٣)


(Ve tahşe’n-nâs, va’llàhu ehakku en tahşâhu) “Allah’tan korkmak esasken, kuldan korkulmaz!”327 mânâsına...


وَلاَ يَخَافُونَ لَوْمَةَ لاَئِمٍ (المائدة:٤٥)


(Ve lâ yehafûne levmete lâim) “Kınayanın kınamasından korkmazlar.”328 diye de ayet-i kerimede geçer.

Kul hayırlı olan şeyi yapar. Çok dairelerde çok kardeşlerimiz var, örtebiliyorlar başını... Alay ederlerse; “Alay etmeyin kardeşim! Bu Allah‘ın emri olduğu için yapıyorum!” desin, Allah’ın emrini tutsun!.. Allah yardımcı olur.329


7. Başörtüsü teferruat mıdır?


Başörtüsü teferruat değildir, Allah’ın emirlerinden bir emirdir.



326 Coşan, Mahmud Es’ad, Güncel Meseleler, c.II, s.239-240, Seha Neşriyat, İstanbul 1995.

327 Ahzâb, 33/37

328 Mâide, 5/54

329 Coşan, Mahmud Es’ad, Güncel Meseleler, c.I, s.246, Seha Neşriyat, İstanbul 1995.

327

Allah’ın emirlerinin hepsi muhteremdir.330


8. İslâmî ölçülere göre kapanmayan, sadece namaz kılarken örtünen hanımlar için ne dersiniz?


Namaz kılarken örtünüyormuş, namaz kılıyormuş; güzel!.. Namaz kılmak iyi bir şeydir. Demek ki, iyi bir şeyi yaparken örtünüyor. O halde, namaz kılarken örtünüp de sair zaman açınmak yanlıştır. Allah’ın emrini tutması lâzım, kapanması lâzım!

“—Pekiyi, kapanmıyorsa ne olacak?” Oradan sevap alır, buradan günah alır. Sevabı günahı ahirette tartılır, nereyi kazanmışsa oraya götürür. Ama sanırım ki, iyi bir sonuca götürmez. Çünkü bu iş şakaya gelmez, tezatlı hayat olmaz.

İnsan Müslümanlığı tam uygulamalı! İslâm’ı bir bölgede uygulamak, diğer bölgede uygulamamak; İslâm’ı bir zamanda uygulamak, öteki zamanda uygulamamak olmaz. Camide müslüman, dışarıda değil; Ramazan’da müslüman, çıkınca değil; Türkiye’de müslüman, Avrupa’da değil... Böyle şey olmaz! Her yerde müslüman olacak insan, her yerde iyi kul olacak.331


9. Spor yapanların avret yerlerini açmalarında bir mahzur yoktur deniliyor; doğru mu?


Öyle şey olmaz! Avret yeri avret yeridir. Spor da yapsa, başka şey de yapsa, oraları kapatması lâzım!.. Dedelerimiz güreş yaparken, nasıl dizin altına kadar kısbet giydiklerini hepiniz biliyorsunuz.

Spor, insanın bedeninin gelişmesi için uygun ama, hiç bir zaman, hiç bir şekilde, hiç bir kimseye haram işlemeye müsaade yoktur!.. Öyle yanlış şeyler olmaz.332



330 Coşan, Mahmud Es’ad, Güncel Meseleler, c.II, s.236, Seha Neşriyat, İstanbul 1995.

331 Coşan, Mahmud Es’ad, Güncel Meseleler, c.I, s.236-237, Seha Neşriyat, İstanbul 1995.

332 Coşan, Mahmud Es’ad, a. g. e. s.246.

328
1. DİRİLİŞ ÜFLEYEN ADAM’IN ARDINDAN