• /
  • Kütüphane
  • /
  • Kadir Gecesi
  • /
  • 13. HER GECEYİ KADİR BİLELİM!
12. İSLÂM’IN KIYMETİ

13. HER GECEYİ KADİR BİLELİM!



Es-selâmü aleyküm ve rahmetu’llàhi ve berekâtühû!..

Aziz ve sevgili kardeşlerim, değerli izleyiciler ve dinleyiciler!.. Allah cümlenizden razı olsun... Cümlenizi Kadir Gecesine isabet edip, Kadir Gecesini idrak eyleyip, onu mükâfat alacak şekilde değerlendirmeğe muvaffak eylesin... Kadir Gecesini ihyâ edip, vaad edilen sevapları almayı, Allah cümlenize nasib eylesin...

Takvimlerde cumayı cumartesiye bağlayan gece, Kadir Gecesi olarak yazılıyor.


a. Kadir Sûresi


Kadir Gecesi hakkında Kur’an-ı Kerim’de, müstakil Sûretü’l- Kadr var: Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm:


إِنَّا أَنزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ . وَمَا أَدْرَاكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِ . لَيْلَةُ الْقَدْرِ


خَيْرٌ مِنْ أَلْفِ شَهْرٍ . تَنَزَّلُ الْمَلاَئِكَةُ وَالرُّوحُ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِمْ، مِنْ


كُلِّ أَمْرٍ . سَلاَمٌ هِيَ حَتَّى مَطْلَعِ الْفَجْرِ (القدر:١-5)


(İnnâ enzelnâhü fî leyleti’l-kadr. Ve mâ edrâke mâ leyletü’l- kadr. Leyletü’l-kadri hayrun mi elfi şehr. Tenezzelü’l-melâiketi ve’r-rûhu fihâ bi-izni rabbihim min külli emr. Selâmün, hiye hattâ matlai’l-fecr.) (Kadir, 97/1-5) Bu sûrenin tefsirinde, tefsir kitaplarında açıklamalar var. Meselâ, İbn-i Kesîr tefsiri, bu hususla ilgili hadis-i şerifleri almış, bu hadislerin ravilerini ve değerlendirmesini yapmış, kuvvet derecelerini karşılaştırmış. O bakımdan güzel bir bilgi topluluğu var İbn-i Kesir’de...

287

Bu Kadir Gecesi ile ilgili sûreden Kadir Gecesinin mahiyeti anlaşılıyor. (Leyletü’l-kadri hayrun min elfi şehrin) kısmından, yâni üçüncü ayet-i kerimesinden. “Öyle bir gece ki, içinde bu gece olmayan bin aydan daha hayırlı...” Bin ay peşpeşe gelip de, içinde Kadir Gecesi oldu mu, bu ondan daha büyük olur muhakkak... İçinde Kadir Gecesi olmayan bin ay kadar, ondan daha hayırlı bir gece oluyor.


(İnnâ enzelnâhü fî leyleti’l-kadri) diye başlıyor sûre: “Biz onu Kadir Gecesinde indirdik.” Neyi?.. Hû zamiri, o demek. Bu hû zamirinin neye delâlet ettiğini incelemek lâzım!

İbni Kesir’in görüşüne göre, hû zamirinde anlatılmak istenen, Kur’an-ı Kerim’dir. Yâni: (İnnâ) “Ben azimüşşan, alemlerin Rabbi onu, yâni Kur’an-ı Kerîm’i Kadir Gecesi’nde indirdim..” Demek ki, Kadir Gecesi’nin Kur’an tarihinde, dinimizin tarihinde böyle bir sıfatı da var.

(Ve mâ edrâke mâ leyletü’l-kadr) “Kadir Gecesi’nin ne olduğunu biliyor musun?” diye tercüme edebileceğimiz, nakledebileceğimiz bir ayet-i kerime... Ama, aslında tam ibâre (Ve mâ edrâke) “Ne sana bildiriyor, Kadir Gecesi’nin ne olduğunu?..” Yâni, “Hangi bilgi sana Kadir Gecesi’ni anlatıyor? Bu hususta bir kaynak, bir malzeme var mı?..” gibi. Tabii kestirme yoldan, “Kadir Gecesinin ne olduğunu biliyor musun?” gibi bir noktaya geliyor, bu ayet-i kerime...


Ondan sonraki üçüncü ayet-i kerimede, (Leyletü’l-kadri hayrun min elfi şehrin) “Öyle bir gece ki, içinde bu gece olmayan bin aydan daha hayırlı...” diye bildiriliyor. Demek ki, Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır.

Ondan sonra da, Kadir Gecesi’nde olan olaylar anlatılıyor: (Tenezzelü’l-melâiketü ve’r-rûhu fîhâ bi-izni rabbihim) “Melekler ve Rûh, Rablerinin izniyle yeryüzüne inerler.” Rûhun, Cebrâil AS olduğu söyleniyor, veyahut başka melekler topluluğu olduğu rivayeti de var. Bunlar yeryüzüne iniyorlar. Yâni, o Kadir Gecesi’nde olan olaylar...

288

(Min külli emrin) “Her bir emr-i ilâhîden dolayı, Allah buyurduğu için, hikmetli bir işin îfası için, kullara mükâfât dağıtılması için, melekler inerler.” (Selâmün hiye hattâ matlai’l-fecr) Tanyeri atıncaya kadar, imsak kesilinceye kadar olduğu bildiriliyor.

Demek ki, bir tarihi var Kadir Gecesinin, özelliği var; Kur’an-ı Kerim inmiş. Eğer hû zamiri Kur’an-ı Kerîm’i kasdediyorsa, başka bir şeyi kasdetmiyorsa... Ulemanın kanaati Kur’an-ı Kerîm. İbn-i Abbas RA’nın bildirdiğine göre, Kur’an-ı Kerîm Kadir Gecesi’nde Levh-i Mahfuz’dan semâ-ı dünyaya topluca indirildi. 23 senede de, olayların gelişmesi üzerine, ondan bölüm bölüm indirildi.


Böylece Cenab-ı Hakk’ın mukadderatının yazıldığı Levh-i Mahfuz’unda Kuran-ı Kerîm’in ayetleri belli, olacak olaylar belli, onlar sema-yı dünyaya indi. Olayların gelişmesi, senelerin geçmesi üzerine, bu Kur’an-ı Kerîm’in ayetleri insanlara okundu. Olaylar üzerine ayetler nazil olarak parça parça, bölüm bölüm, böyle 23 yılda inmesi tamamlandı. Ama ilk inmesi, Levh-i Mahfuz’dan semâ-yı dünyaya inişi, Kadir Gecesi’nde olmuştur.” diye açıklanıyor. Kadir Gecesi’nin çok şerefli bir gün olduğu belirtiliyor. Bin aydan daha hayırlı.

Bu hususta, yani bu sûre ne sebeple nazil olmuş, sebeb-i nüzûlü nedir?

Mücahid’den rivayet edildiğine göre, Beni İsrail’den yani eski ümmetlerden, Ya’kub AS’ın neslinden gelen mübarek, dindar, ehl- i tevhid insanlardan bir mübarek, (lebise silâha fi sebîli’llâhi elfe şehr) belinde kılıç bin ay gezmiş... Peygamber SAS Efendimiz SAS bunu anlattığı zaman, müslümanlar böyle duyunca, hayran kalmışlar. Hayret etmişler:

“—Maşaallah bu kadar uzun zaman sevap kazanacak şekilde belinde kılıç gezdi diye. “

Bunun üzerine, bu kişinin bu kadar sene kılıç belinde cihad ederek vakit geçirmesi gibi, Allahu Tealâ Hazretleri müslümanlara da, bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesini ihsan etti. Demek ki, Ümmet-i Muhammed’e bir ikram olmuş oluyor.

289

Bir başka rivayete göre de, Peygamber SAS Efendimiz, yine Beni İsrail’den, ömründen seksen yılı ibadetle geçiren dört isimden bahsetmiş:58


ذَكَرَ رَسُولُ اللهَِّ صَلَّى اللهَُّ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، يَوْمًا أَرْبَعَةً مِنْ بَنِي إِسْرَائِيلَ ،


عَبَدُوا اللهَ ثَمَانِينَ عَامًا، لَمْ يَعْصَوْهُ طَرْفَةَ عَيْنٍ ؛ فَذَكَرَ أَيُّوبَ، وَ


زَكَرِيَّا، وَحِزْقِيلَ بْنَ الْعَجُوزِ، وَيُوشَعَ بْنَ نُونٍ، قَالَ: فَعَجِبَ أَصْحَابُ


رَسُولِ اللهَِّ صَلَّى اللهَُّ عَلَيْهِ وَ سَلَّمَ مِنْ ذَلِكَ، فَأَتَاهُ جِبْرِيلُ ، فَقَالَ : يَا


مُحَمَّدُ، عَجِبَتْ أُمَّتُكَ مِنْ عِبَادَةِ هَؤُلاءِ النَّفَرِ ثَمَانِينَ سَنَةً ، لَمْ يَعْصَوْهُ


طَرْفَةَ عَيْنٍ، فَقَدْ أَنْزَلَ اللهُ خَيْرًا مِنْ ذَلِكَ، فَقَرَأَ عَلَيْهِ: إِنَّا أَنْزَلْنَاهُ فِ ي


لَيْلَةِ الْقَدْرِ. وَمَا أَدْرَاكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِ . لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِنْ أَلْفِ شَهْرٍ.


هَذَا أَفْضَلُ مِمَّا عَجِبْتَ أَنْتَ وَأُمَّتُكَ، فَسُرَّ بِذَلِكَ رَسُولُ اللهَِّ صَلَّى اللهُ


عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، وَالنَّاسُ مَعَهُ (ابن ابى حاتم عن على بن عروة)


(Zekere rasûlü’llàh SAS yevmen, erbaaten min benî isrâîle abedu’llàhe semânîne àmen) Günlerden bir gün, Peygamber SAS Efendimiz, Benî İsrail’den dört kişiyi ümmetine anlattı. Bunlar seksen yıl Cenab-ı Allah’a ibadet etmişler, (lem ya’sûhü tarfete aynin) bir göz yumup açıncaya kadar bile, Allah’a isyan



58 İbn-i Ebî Hàtim, Tefsir, c.XII, s.435, Kadir Sûresi; İbn-i Kesir, Tefsir, c.VIII, s.443; Ali ibn-i Urve RA’dan.

290

etmeden...”

Bunlar kimler?.. Eyyûb AS, Zekeriyyâ AS, Hezkîl AS ve Yûşâ AS... Efendimiz’in anlatılanlarını duyunca, sahabe-i kiram bunlara hayran kalmışlar, hayret etmişler. Onun üzerine Cebrâil AS gelmiş ve demiş ki:

(Ya muhammed, acibet ümmetike min ibâdeti hâülâi nefer) “Senin ashabın, ümmetin bu geçmiş, adı anılan o dört kişinin Allah’a güzel kulluk edişine hayran kaldı, şaştılar. (Semânîne seneh) “İsyan etmeden, bir göz yumup açıncaya kadar bile àsî olmadan, seksen sene böyle ibadet yaptılar diye hayret ettiler. (Fekad enzela’llàhu hayran min zâlike) Onlar hayret ettiler, imrendiler diye, Allah da müjde olarak size bu sûreyi indirdi.” diyerek, (İnna enzelnâhü fî leyleti’l-kadr) sûresini okumuş. Böylece bundan dolayı bu sûre nazil olmuş oluyor.

(Hâzâ efdalü mimmâ acibte ente ve ümmetike) “Bu, senin ve ümmetinin imrendiğinizden daha kıymetli bir gecedir.” diye bildirince; (feserre bi-zâlike rasûlü’llàh SAS ve’n-nâsü meahû) bu haberden, Cebrail’in AS böyle bildirmesinden, Peygamber Efendimiz de çok sevindi, insanlar da çok sevindi, sahabe-i kiram da çok sevindi.” Yâni Cenab-ı Hakk’ın biz Ümmet-i Muhammed’e, Peygamberimiz’e bir güzel ikramı olmuş oluyor.


b. Kadir Gecesi’nin Önemi


Şimdi, Cenab-ı Hak böyle bir geceyi bizlere ihsan eylemiş, el- hamdü lillâh. Peygamber Efendimiz bunu, daha sonraki yıllarda da Ramazan geldikçe ümmetine hatırlatmış.

Meselâ, büyük hadis alimi, mezheb kurucusu Ahmed ibn-i Hanbel’in (Rh.A), Ebû Hüreyre RA’dan rivayet ettiği hadis-i şerifte, Cenâb-ı Peygamber SAS buyurmuşlar ki:59



59 Neseî, Sünen, c.IV, s.129, no:2106; Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned, c.II, s.230, no:7148; Neseî, Sünenü’l-Kübrâ, c.II, s.66, no:2416; Beyhakî, Şuabü’l- İmân, c.III, s.307, no:3600; İshak ibn-i Râhaveyh, Müsned, c.I, s.73, no:1; Abd ibn-i Humeyd, Müsned, c.I, s.418, no:1429; İbn-i Ebî Şeybe, Musannef, c.III, s.1, no:8959; Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs, c.II, s.113, no:2594; Ebû Hüreyre RA’dan.

291

أَتَاكُمْ شَهْرُ رَمَضَانُ، شَهْرٌ مُبَارَكٌ، فَرَضَ اللهَُّ عَلَيْكُمْ صِيَامَهُ؛ تُفْتَحُ فِيهِ


أَبْوَابُ الْجَنَّةِ، وتُغْلَقُ فِيهِ أبوابُ الْجَحِيمِ؛ وتُغَلُّ فِيه مَرَدَةُ الشَّياطينِ، وَ


فيهِ لَيْلَةٌ هِيَ خَيْرٌ مِنْ أَلْفِ شَهْرٍ؛ مَنْ حُرِمَ خَيْرَهَا فَقَدْ حُرِمَ (ن. حم. هب. عن أبي هريرة)


RE. 10/1 (Etâküm şehru ramadàn, şehrun mübârekün, farada’llàhu aleyküm sıyâmehû; tüftehu fîhi ebvâbü’s-semâ, ve tu’leku fîhi ebvâbü’l-cehennem, ve tükallü fîhi meredetü’ş-şeyâtîn; ve fîhî leyletün hayrun min elfi şehrin; men hurime hayrahâ, fekad hurime.)

(Etâküm şehru ramadàn) “Size Ramazan ayı geldi. (Şehrun mübârekün) Bu ay çok mübarek, bereketli bir aydır. (Farada’llàhu aleyküm sıyâmehû) Cenâb-ı Hak bu ayda oruç tutmayı size farz etmiştir.”

(Tüftehu fîhi ebvâbü’s-semâ) “Bu ayda semâ kapıları açılır.” Bunda mânâlar var. (Ve tu’leku fîhi ebvâbü’l-cehennem) “Cehennemin kapıları da kapanır. (Ve tügallü fîhi meredetü’ş- şeyâtîn) Şeytanların asîleri, inatkârları Ümmet-i Muhammedi azdırmasınlar, saptırmasınlar, kandırmasınlar diye zincirlere vurulur, kelepçelenir, bağlanır. (Ve fîhi leyletün hayrun min elfi şehrin) Bu ayın içinde öyle bir gece vardır ki, bin aydan daha hayırlıdır!” diye bildirmiş.

(Men hurime hayrahâ fekad hurime) “Bu Kadir Gecesini kaçıran, hayrını yakalayamayan, elde edemeyen, kaçırmış olur Ramazan’ı. Yâni büyük ziyana uğrar.”


Yine Ebû Hüreyre RA’dan Sahihayn’da, yâni İmam Buhari ve


Kenzü’l-Ummâl, c.8, s.739, no:23661; Keşfü’l-Hafâ, c.1, s.45, no:94; Câmiü’l- Ehàdîs, c.I, s.158, no:257; Münzirî, et-Tergîb, c.II, s.59, no:1489.

292

Müslim’in sahihlerinde kaydediliyor ki, Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuş:60


مَنْ قامَ لَيْلَةَ الْقَدْرِ إِيمَاناً وَاحْتِسَاباً، غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ

(حم. خ. د. ت. ن. م. حب. عن ابي هريرة)


RE. 436/11 (Men kàme leylete’l-kadri îmânen va’htisâben gufira lehû mâ tekaddeme min zenbihî) (Men kàme leylete’l-kadri îmânen va’htisàben) “Kim inanarak, iman ile ve sevabını Allah’tan umarak, bekleyerek Kadir Gecesine kalkar, onu ihyâ ederse, zikirle ve saireyle, o geceyi değerlendirirse; (gufira lehû mâ tekaddeme min zenbihî) o zamana kadar olan geçmiş günahları affolunur.” Demek ki eski ümmetlerin güzel, mücahid, mübarek insanlarının yaptıkları amellere imrenince; Peygamber Efendimiz’e ve ümmetine, Allahu Teàlâ Hazretleri bir büyük hediye olarak bu Kadir Gecesini takdir buyurmuş, lütuf buyurmuş ve bunu anlatan Kadir Sûresi’ni indirmiş. Peygamber Efendimiz



60 Buhàrî, Sahîh, c.II, s.672, Savm 36/6, no:1802; Buhàrî, Sahîh, c.II, s.709, Salâtü’t-Terâvih 37/2, no:1910; Müslim, Sahîh, c.I, s.523, no:760; Ebû Dâvud, Sünen, c.I, s.436, no:1372; Tirmizî, Sünen, c.III, s.67, no:683; Neseî, Sünen, c.IV, s.156, no:2202; Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned, c.II, s.241, no:7278; İbn-i Hibbân, Sahîh, c.VIII, s.437, no:3682; Taberânî, Mu’cemü’l-Evsat, c.VIII, s.344, no:8821; İbn-i Huzeyme, Sahîh, c.III, s.194, no:1894; Ebû Ya’lâ, Müsned, c.X, s.371, no:5960; Beyhakî, Şuabü’l-İman, c.III, s.306, no:3612; Beyhakî, Sünenü’l-Kübrâ, c.IV, s.306, no:8306; Neseî, Sünenü’l-Kübrâ, c.II, s.275, no:3414; Dârimî, Sünen, c.II, s.42, no:1776; Taberânî, Müsnedü’ş-Şâmiyyîn, c.IV, s.93, no:2823; Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ, c.VI, s.283; Begavî, Şerhü’s-Sünneh, c.III, s.225; İshak ibn-i Râhaveyh, Müsned, c.II, s.304, no:827; Bezzâr, Müsned, c.II, s.446, no:8589; Hamîdî, Müsned, c.II, s.422, no:950; Tayâlisî, Müsned, c.I, s.311, no:2360; Tahàvî, Müşkilü’l-Âsâr, c.V, s.330, no:1953; İbn-i Asâkir, Mu’cem, c.I, s.394, no:804; Temmâmü’r-Râzî, el-Fevâid, c.IV, s.53, no:1551; Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ, c.VI, s.283; Ebû Hüreyre RA’dan. Neseî, Sünen, c.VII, s.375, no:2164; Neseî, Sünenü’l-Kübrâ, c.II, s.86, no:2503; Hz. Aişe RA’dan. Kenzü’l-Ummâl, c.VIII, s.538, no:24054; Câmiü’l-Ehàdîs, c.XXI, s.198, no:23295.

293

ve ashabı çok sevinmişler.

Öteki Ramazanlarda da, “Bak, bu Ramazanın içinde Kadir Gecesi var!” diye Peygamber Efendimiz ümmetine bildiriyor.


c. Kadir Gecesi’nin Zamanı


Şimdi bu Kadir Gecesi ne zaman?.. Ramazan otuz gün, Kadir Gecesi hangisinde?..

Ebû Said el-Hudri Hazretleri’nden rivayet edilmiş olan hadis-i şerifte bildiriliyor ki:61


اعْتَكَفَ رَسولُ اللهَِّ صَلَّى اللهُ عليه وسلَّمَ، عَشْرَ الأُوَلِ مِنْ رَمَضَانَ، وَ


اعْتَكَفْنَا مَ عَهُ، فَأَتَاهُ جِبْرِيلُ فَقَ الَ: إِ نَّ الَّذِي تَطْلُبُ أَ مَامَكَ، فَاعْتَكَفَ


العَشْرَ الأوْسَطَ، فَاعْتَكَفْنَا معهُ فأتَاهُ جِبْرِيلُ فَقَالَ: إِ نَّ الَّ ذِي تَطْلُبُ


أَمَامَكَ، فَقَامَ النَّ بِيُّ صَلَّى اللهُ عَ لَيْ هِ وَسلَّمَ خَطِيبًا صَبِيحَةَ عِ شْرِينَ مِنْ


رَمَضَانَ، فَقالَ: مَنْ كَ انَ اعْتَكَفَ مَعِي فَلْيَرْجِعْ، فإنِّي رَ أَ يْتُ لَيْلَةَ الْقَدْرِ


وَإنِّي اُنْسِيْتُهَا، وَإِنَّهَا فِي الْعَشْرِ الأَ وَاخِرِ، فِي وِتْرٍ،


(İ’tekefe rasûlü’llàh SAS) “Peygamber Efendimiz SAS i’tikâfa girdi, (fi’l-aşri’l-evveli min ramadàn) Ramazan’ın ilk on gününde...”

Biliyorsunuz, Araplar ayı anlatırken üçe bölüyorlar; el-aşrü’l- evvel ilk on gün. El-aşrü’l-evâil de diyorlar; ilk günler mânâsına... Ortasına el-aşru’l-evsat veya evâsıt diyorlar; ortadaki günler, on gün, on birden yirmiye kadar... Ondan sonra da el-aşru’l-evâhir,



61 Buhàrî, Sahîh, c.III, s.300, no:771; Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned, c.III, s.74, no:11722: Ebû Saîd el-Hudrî RA’dan.

294

sonundaki günler diye. On on öyle üçe bölüyorlar ayı; yirmi dokuz gün de olsa, otuz gün de olsa...

Şimdi, Peygamber Efendimiz Ramazan gelince itikâfa girmiş. Sonra halk da Peygamber Efendimiz’in i’tikâfa girdiğini görünce, onlar da sevinerek, heveslenerek, biz de sevap kazanalım diye, onlar da i’tikâfa girmişler. (Feetâhü cibrîlü fekàle) Fakat, Cebrâil AS Peygamber Efendimiz’e gelmiş, buyurmuş ki:

(İnne’llezi tatlübu emâmeke) “Yâ Rasûlallah, aradığınız, yakalamak istediğiniz önünüzde... Yâni, Kadir Gecesi şu sizlerin i’tikaf ettiğiniz zamanlarda değil, önde...”, buyurmuş. Bunun üzerine onlar el-aşru’l-evsat’ta, yani on biriyle yirmisi arasındaki zamanda i’tikâf etmeye devam etmişler. İtikâflarını o tarafa kaydırmışlar. Peygamber SAS, ashabıyla beraber itikâf etmişler.


(Feetâhü cibrîlü fekàle) Sonra Cebrâil AS yine gelmi; (Ellezî tatlübu emâmeke) “Beklediğiniz daha da ileride, ötede...” buyurmuş. Bunun üzerine Peygamber SAS, Ramazan’ın yirminci gününde kalkmış, demiş ki; hutbe irad edip camide buyurmuş ki:

(Men kâne i’tekefe maî) “Kim benimle bugüne kadar i’tikâf etmişse, (felyeci’ leylete’l-kadri) ben Kadir Gecesi’ni gördüm; (ve innî ünsiytühâ) gördüm ama unuttum. Allah bana unutturdu.

Görmüştüm ama, bana unutturuldu.” Fakat sonuncu on günde olduğunu söylüyor: (Feinnehâ fi’l-aşri’l-evâhiri) “Hiç şüphe yok ki, o Kadir Gecesi son on gündedir.”

Bir de daha tahsis edici bir bilgi veriliyor: (Fî vitrin) “Tek günlerde...” Yirmisinden sonra tek günler ne olur?.. Yirmi bir olur, yirmi üç olur, yirmi beş olur, yirmi yedi olur, yirmi dokuz olabilir. Beş tane tek gün var.


Peygamber SAS Efendimiz sonra demiş ki:


وإنِّي رَأَيْتُ كَأَنِّي أَسْجُدُ في طِينٍ وَ مَاءٍ، وَكَانَ سَقْفُ الْ مَسْجِدِ جَرِيدَ


النَّخْلِ، وَمَا نَرَى فِ ي السَّمَاءِ شَيْئًا، فَجَاءَتْ قَزَعَةٌ، فَأُمْطِرْنَا، فَصَلَّى

295

بنَا النبيُّ صَلَّى اللهُ عليه وسلَّمَ، حتَّى رَأَيْتُ أثَرَ الطِّينِ والمَاءِ، عَلَى


جَبْهَتِهِ (خ. حم. عن أبي سعيد الخدري)


(Ve innî raeytü keennî escüdü fî tînin ve mâin) “Rüyamda öyle gördüm ki, sanki ben çamura, suya secde ediyorum.” Rüyasını anlatıyor. Tabiii Peygamber SAS Efendimiz’in rüyası rüyâ-yı sàdıkadır. Gün gibi çıkardı zaten. Peygamber SAS Efendimiz’in gördüğü rüyalar aynen çıkardı. Önceden gördüğü şeyler vukù bulurdu.

(Ve kâne sakfü’l-mescidi cerîden mine’n-nahli ve mâ nerâ fi’s- semâi şey’en) “Mescidin üstü hurma dallarıyla örtülüydü, gökyüzü görünmüyordu. (Fecâet kaz’atün femutırnâ) Birden bir yağmur yağmış. (Fesallâ bine’n-nebiyyi SAS) Peygamber SAS Efendimiz namaz kıldırmış. (Hattâ raeytü esere’t-tîne ve’l-mâi alâ cebhetihî.) Tabii yukardan damlalar damlayınca, —mescid de böyle döşemeli değil, toprak, kendisi sade gölgelik gibi— namaz kıldırınca alnına su ve çamur sürülmüş.

Böylece ne olmuş oluyor?.. Peygamber SAS Efendimiz’in rüyası tam çıkmış oluyor, rüyada Peygamber SAS Efendimiz’in gördüğü şey bizzat yaşanmış oluyor.


Bu hususta çok rivayetleri kaydettikten sonra, bu mübarek alim, en kuvvetli rivayet olarak buyuruyor ki: “Yirmi yedisidir.” Yirmi yedisi demek, yirmi altıyı yirmi yediye bağlayan gece demektir. O en kuvvetli ihtimal olmuş oluyor. Fakat yine de, son on günün bazı farklı günlerin de olabileceği rivayetleri de var. Meselâ, yirmi üç, yirmi beş, yirmi yedi, yirmi dokuz...

Hattâ Ramazan’ın on yedisinde olduğuna dair başka rivayetler de var. Ama bütün bu rivayetlerin incelenmesinden en kuvvetlisi yirmi yedisi olduğundan; bizim ulemamız, büyüklerimiz de bunları bizden önce okuduklarından, Ramazan’ın yirmi yedinci gecesini Kadir Gecesi kandili olarak tesbit edip kutluyoruz.

296

Bu hususta, Ebû Zerri’l-Gıfârî RA’ın rivayetini okuyalım:62


أَنَا كُنْتُ أَسْأَلَ النَّاسِ عَنْهَا، قُلْتُ : يَا رَسُولَ اللهَِّ، أَخْبِرْنِي عَنْ لَيْلَةِ


الْقَدْرِ، أَفِي رَمَضَانَ هِيَ أَوْ فِي غَيْرِهِ؟ قَالَ: بَلْ هِيَ فِي رَمَضَانَ . قُلْتُ:


تَكُونُ مَعَ الأَنْبِيَاءِ مَاكَانُوا، فَإِذَا قُبِضُوا رُفِعَتْ أَمْ هِيَ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ؟


قَالَ: بَلْ هِيَ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ.


(Ene küntü es’elü’n-nâse anhâ) “İnsanlara bu Kadir Gecesi hakkında bilgilerini ben soruyordum.” Ebu Zerri’l-Gıfârî bu sözü söyleyen. (Kultü) Peygamberimiz’e SAS demiş ki (Yâ rasûla’llàh, ahbirnî an leyleti’l-kadri, e fî ramadàn hiye ev fî gayrihî?) “Yâ Rasûlallah, bu Kadir Gecesi Ramazan’da mı, yoksa Ramazan’ın dışında mı?” diye soruyor.

Peygamber Efendimiz SAS cevap veriyor: (Bel hiye fî ramadàn) “Hayır, başkasında değil Ramazan’da...”

(Kultü: Tekûnü mea’l-enbiyâi mâ kânû, feizâ kubidù rufiat ev ilâ yevmi’l-kıyâmeh?) “Yâni, peygamberler varken oluyor da, peygamberler vefat ettirilip, ruhları kabzolunup insanların arasından giderse kaldırılacak mı, yoksa duracak mı?” diye soruyor. Tabii, kasdı Peygamber SAS Efendimiz. Yâni, “Yâ Rasûlallah, bu senin sağlığına mı mahsus, öldükten sonra da olacak mı?.. Bu asr-ı saadete mi mahsus?” demiş oluyor.

Peygamber Efendimiz SAS ona da cevaben buyurmuş ki: (Bel hiye ilâ yevmi’l-kıyâmeh) “Hayır, benim asr-ı saadetime mahsus değil; kıyamete kadar Ramazanlarda Kadir Gecesi olacak!”


قُلْتُ: فِي أَيِّ رَمَضَانَ هِيَ؟ قَالَ: الْتَمِسُوهَا فِي الْعَشْرِ الأُوَلِ أَوْ الْعَشْرِ



62 Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned, c.V, s.171, no:21538; İbn-i Kesîr, Tefsir, c.VIII, s.446; Ebû Zerri’l-Gıfârî RA’dan.

297

الأَوَاخِرِ، ثُمَّ حَدَّثَ رَسُولُ اللهَِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، وَحَدَّثَ ثُمَّ اهْتَبَلْتُ


وَغَفَلْتُهُ قُلْتُ فِي أَيِّ الْعِشْرِينَ هِيَ؟ قَالَ: ابْتَغُوهَا فِي الْعَشْرِ الأَوَاخِرِ،


لا تَسْأَلْنِي عَنْ شَيْءٍ بَعْدَهَا!


(Kultü) Bu sefer yine soruyu sormuş. İyi ki sormuş, biz de öğreniyoruz: (Fi eyyi ramadàn hiye?) “Ramazanın hangi günündedir o, yâ Rasûlallah?” diye sormuş.

(Kàle) SAS Efendimiz buyurmuş ki: (İltemisûhâ fi’l-aşri’l-evvel, ve’l-aşri’l-âhir) “Bunu birinci onlukta ve sonuncu onlukta, ayın ilk onluğunda ve son onluğunda araştırın!”

Sonra pek anlayamamış, bir karışıklık olmuş. (Fî eyyi’l-işrîne hiye) “Hangisini dediniz yâ Rasûlallah?” diye bir daha sorunca: (İbteğùhâ fi’l-aşri’l-evâhir) “Son on gününde arayın!” buyurmuş Peygamber SAS Efendimiz.

Ama arkasından bir söz daha söylüyor Peygamber Efendimiz: (Ve lâ tes’elnî an şey’in ba’dehâ) “Bu sorudan sonra, bana artık başka sorma!” diye buyuruyor. Demek ki, tam tayin edilmesini Efendimiz engellemek istiyor. Kendisi bilse bile, bildirmek istemiyor.


ثُمَّ حَدَّثَ رَسُولُ اللهَِّ صَلَّى اللهَُّ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، ثُمَّ اهْتَبَلْتُ وَغَفَلْتُهُ، فَقُلْتُ:


يَا رَسُولَ اللهَِّ، أَقْسَمْتُ عَلَيْكَ بِحَقِّي عَلَيْكَ، لَمَا أَخْبَرْتَنِي فِي أَيِّ الْعَشْرِ


هِيَ؟ قَالَ: فَغَضِبَ عَلَيَّ غَضَبًا لَمْ يَغْضَبْ مِثْلَهُ ، مُنْذُ صَحِبْتُهُ، وَقَالَ :


الْتَمِسُوهَا فِي السَّبْعِ الأَوَاخِرِ ، لاَ تَسْأَلْنِي عَنْ شَيْءٍ بَعْدَهَا (حم. عن

ابى ذر)

298

Fakat o biraz şey yapmış, yine bir fırsat yakalamış. Bakın ifadesine: (Fekultü: Yâ rasûla’llah, aksemtü aleyke bi-hakkî aleyke) “Yâ Rasûlallah, seninle olan tanışıklık hukukumun adına, namına sana and veriyorum; (lemâ ahbertenî fî eyyi aşrin hiye) bu hangi on gündedir?” diye bir daha sorunca; (fegadıbe aleyye gadaben lem

yağdab mislehû, minzü sahibtühû) “Efendimiz ben bu soruyu bir daha sorunca, tanıştığımız zamandan beri hiç kızmadığı kadar kızdı.” diyor. Peygamber SAS Efendimiz’in kızdığını söylüyor. Demek ki, bilgi vermek istememiş oluyor, son on günde aramayı tavsiye ediyor.


d. İ’tikâf İbadeti


Peygamber SAS Efendimiz kendisi, Kadir Gecesi’ni aramak için, istifade etmek için, son on günü evinden ayırılıp, hanımlarının yanından ayrılıp, mescidde yatıp kalkmağa başlardı. Buna i’tikâf ibadeti diyoruz, çok sevaplı bir ibadet. Böyle güzel bir şekilde, şartlarına uyarak, (imânen va’htisaben) yâni inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek insan i’tikâf ederse; (hacceteyni ve umreteyni) iki nafile hac ve iki umre sevabı alır.

Çok büyük bir ibadet bu i’tikâf. Onun için, Peygamber Efendimiz SAS, ibadeti çok sevdiğinden, sabahlara kadar ibadet ettiğinden; Ramazan zâten hoş bir ay olduğundan, Ramazanın son on günü kendisi i’tikâfa girerek, arada da insanlara girmelerini söyleyerek; ama Kadir Gecesinin gününü tam beyan etmeden, on gün i’tikâf etmeyi tavsiye buyurmuş oluyor. Tabii, o on gün mescidde i’tikâf eden, o Kadir Gecesini yakalar.


Pekiyi hanımlar ne yapacak?.. Erkekler bu sevabları kazanacak da, hanımlara bir şey yok mu?.. Hanımlar da sevabı kazanır. Biliyorsunuz, onların i’tikâf etmeleri evlerinde oluyor. Evlerinin bir odasını mescid edinirler kendilerine... Orada i’tikâfın şartlarına uygun olarak, ilmihalde yazılan usullere uygun olarak, zamanlarını ibadetle geçirirler.

Bey camide, o da evinde; veya beyinin işi gücü olur, i’tikâfa

299

girmemiş olabilir ama, beyi artık hanımının yanına gelmeyecek. Onun için, izinsiz olmaz, kocası izin vermezse olmaz. Kocasının izni şart... İzni olduğu zaman, hanım i’tikâfa başladı mı, artık kocası yanına gelmez. On gün orada ibadet eder, Kadir Gecesini de yakalar.


e. Melekler ve Ruh’un İnmesi


Kadir Gecesinin içinde olan olaylar da, sûrede beyan ediliyor. Bir kere melekler iniyorlar. (Tenezzelü’l-melâiketü ve’r-rûh) Tenezzelü, tetenezzelü’nün daha kısa şekli, mâzî değil muzâri; melekler iner demek. “Melekler iner, (ve’r-rûhu) bir de Ruh iner.” Rûh, elif lâm ile, belirli, er-Rûh...

Şimdi bu Rûh isimli melek nedir?.. Tefsiri yazan zat-ı muhterem:


واما الروح فقيل المراد به ههنا جبريل عليه السلام


(Ve emme’r-rûhu fekîle’l-murâdü bihî hâhünâ cibrîl AS) “Burada bu ruhtan murad Cebrail AS’dır. Cebrâil iner.” diyor.

Neden böyle söylüyor?.. Çünkü ruh kelimesinin başka ayetlerde, başka anlamları da var, onun için söylüyor.

Burada hadis-i şerifler de var... Cebrâil AS ile bazı meleklerin yeryüzüne inip, bazı müslümanlarla musafaha ettiğini; musafaha edilen müslümanın, mânevî hazdan ürperti duyduğunu, hadis-i şerifler bildiriyor.


وقيل هم ضربٌ من الملائكة


(Ve kîle hüm darbün mine’l-melâikeh) “Bu ruh Cebrâil değil de, meleklerden başka cins meleklerdir.” diye açıklayan da var. Bu rivayetler böyle.

Burada, “Ruh iner, melekler iner.” buyruluyor. (Min külli emr) Yâni;

300

سلامٌ هى من كل امرٍ


(Selâmün hiye min külli emrin) “Bu gece her işten selâmet olur.” Ne demek?.. Hoşa gitmeyen arızalar, kaza vs. gibi şeylerden uzak, sakin bir gece, olur. Mücahid’in mânâ vermesi böyle.

(Selâmün hiye) “Bu gece selâmdır.” Bunun açıklaması:


هى سالمةٌ لايستطيع الشيطان ان يعمل فيها سوءًا


(Hiye sâlimetün lâ yestatîu’ş-şeytànü en ya’melü fîhâ sûen) “Şeytanın bu gecede bir kötülük yapması, ona müslümanları aldatması imkânı verilmiyor. Onun için, selâmetlik bir gecedir Kadir Gecesi.” mânâsına izah ediyor.

Bir de İbn-i Abbas RA’nın, bu (min külli emrin selâm)’ı (min külli’mriin selâm) diye okuyuşu varmış. Tabii imriin olursa, “Her bir kişiden selâmetlik vardır.” mânâsına gelir.

(Min külli emrin selâm)’ın mânâsı, (Lâ yahdüsü fihâ emrün) “Hoşa gitmeyen bir şey olmaz!” demektir. Veyahut, selâm oraya bağlı değildir. Önceki ayet, (min külli emr)’de bitiyor. (Selâmün hiye) ayrı bir cümle oluyor. O zaman mânâ: (Hiye hayrün küllihâ) “Bu gece başladığı akşam vaktinden, bittiği fecr vaktine kadar, tan yeri atıncaya kadar hep hayırdır. Yâni, şer yoktur, çok güzel mükâfatlar vardır.”


f. Her Geceyi Kadir Bilelim!


Ubâdetü’bnü Sâmit RA’dan, bu mevzu etrafında Peygamber SAS’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiş:63



63 Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned, c.V, s.324, no:22817; Taberânî, Müsnedü’ş- Şâmiyyîn, c.II, s.166, no:1119; Heysemî, Mecmaü’z-Zevâid, c.III, s.408, no:5041; Ubâdetü’bnü Sâmit RA’dan. Kenzü’l-Ummâl, c.VIII, s.544, no:24085; Câmiü’l-Ehàdîs, c.XVIII, s.358, no:19610.

301

لَيْلَةُ الْقَدْرِ فِي الْعَشْرِ الْبَوَاقِي، مَنْ قَامَهُنَّ ابْتِغَاءَ حِسْبَتِهِنَّ ، فَإِنَّ اللهَ


يَغْفِرُ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ، وَمَا تَأَخَّرَ؛ وَهِيَ لَيْلَةُ وِتْرٍ، تِسْعٍ أَوْ سَبْعٍ


أَوْ خَامِسَةٍ أَوْ ثَالِثَةٍ، أَوْ آخِرِ لَيْلَةٍ (حم. عن عبادة بن الصامت)


(Leyletü’l-kadri fi’l-aşri’l-bevâkî) “Kadir Gecesi bâki kalan, ayın en sonunda kalan son on gündedir. (Men kàmehünne) Bu günlerde kim kalkarsa...” Kalkıp da tabii ayakta durmak mânâsına değil, namaz kılmak demek. Biz Ramazanda geceleri kalkıyoruz, yâni ne yapıyoruz?.. Teravih namazı kılıyoruz. Teravih namazı, işte Ramazanın kıyamıdır.

(Men kàmehünne ibtiğàen fî hisbetihinne) “Kim kalkar, sevabını Allah’tan umarak, bu son günlerin gecelerini ibadet ile değerlendirirse; (feinna’llàhe yağfiru lehû mâ tekaddeme min zenbihî) Allah-u Teàlâ Hazretleri, böyle yapan kulun geçmiş günahlarını affeder.” Bir de, (Ve mâ teahhara) Geriye kalan günahlarını da affeder.” diye ibare var. Yâni, bu geceyi değerlendiren kimsenin geçmişteki günahlarını ve sonraki günahlarını da affeder.

Bu rivayette, (Hiye leyletün vitrun) “Bu tek gecedir.” diye devam buyurmuş Peygamber SAS Efendimiz... (Tis’un) “Dokuz, (ev seb’un) veya yedi, (ev hàmisetün) veya beşinci, (ev sàlisetün) veya üçüncü; (ev âhiru leyleh) yahut da Ramazan’ın son gecesi...” buyurmuş.


Bu gecelerin Kadir Gecesi olduğu zaman, güneşin doğuşunda, gecenin kendisinde bir letafet, bir hoşluk olduğu da hadis-i şeriflerde beyan edilmiş. Allah-u Tealâ Hazretleri, kullar, “Ben Kadir Gecesini ihyâ ettim; binaen aleyh, tamam, bu kadar senelik işi hallettim.” gibi bir duyguya düşmesinler diye, saklamış.

Biz de, Ramazanın her gününde gayret edelim, ibadet edelim! Hele şu son günlerde, şu konuşmayı dinledikten sonraki

302

zamanlarda, geceleri daha hazırlıklı olun! Geceyi ihyâ etmeye daha çok gayretli olun!.. Hatta büyüklerimiz daha güzel bir söz söylemişler:

“—İnsan her gecesini Kadir bilmeli!” Çünkü, insanların özel Kadre erdikleri günler de olur. Bir insanın Cenab-ı Hakk’ın hoşuna gidecek, rızasını kazanacak bir hareketi yaptığı bir gece, onun için dünyalara değer, cihanlara değer, onun Kadri olur. Onun için, her geceyi insan Kadir bilmeli, güzel geçirmeli!..


Şimdi düşünün: Memleketimizde zelzele oldu. Akşam yattı insanlar, ne halde yattılar?.. Kimisi belki abdest aldı, iki rekât namaz kıldı, abdestli yattı. Dervişane şekilde, Efendimiz’in tavsiye ettiği şekilde yattı. Kimisi belki içti, sızdı yattı. Kimisi kumar oynadı. Kimisi nasıl yaşadıysa... Belki ondan sonra, zelzele oldu, bina yıkıldı üstüne... İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn... İşte ölüm geliveriyor birden, belli olmuyor; bir onun için...

Bir de o gece Kadir olabilir. Kadir Gecesi’ni insan değerlen- dirmeden kaçırmış olabilir. Onun için, ihtiyat etmeli, her gecesini Kadir bilmeli!.. Hele hele Ramazan’ın içindeyken, bu son günlerde artık iyice, “Acaba Kadir bu gece mi?.. Acaba Kadir bu gece mi?..” diye, iyice gayretimizi artırmalıyız. Çünkü, Cenab-ı Hak kulun ibadete gayretini seviyor ve meleklerine gösteriyor:

“—Bakın şu kullarımın ibadete koşuşmalarına, ibadete gayretlerine, aşklarına, şevklerine!..” diye mübâhat ediyor meleklerine... Kullarının güzel halleriyle öğünüyor.


Onun için, duygular önemli, kalbinin, gönlünün hali önemli; insanın aşkı, şevki, ihlâsı önemli... Böyle olmağa, kalbimizi gönlümüzü temiz tutmağa gayret edelim!.. Çünkü Cenab-ı Hak insanın gönlüne nazar ediyor. Rütbesine, omuzuna, makamına, kasasına, parasına, yaşına bakmıyor; gönlündeki güzel duygulara bakıyor. Gönlümüzü temiz tutmağa çalışalım!

Aşk ile, şevk ile kendimiz için, Ümmet-i Muhammed’e, sevdiğimiz özel, yakın kardeşlerimize, has yakınlığımız olan

303

kimselere, annemize, babamıza, evlatlarımıza olmak üzere, böyle yakınlarımızı düşünerek, Cenab-ı Hakk’a dualar edelim!..


g. Kadir Gecesi’nin İhyâsı


Kadir Gecesi nasıl ihyâ edilir?.. Gecenin en güzel ihyâsı, tabii hiç uyumamaktır. Uyumazsan, uyumamağa güç yetirebilirsen, akşamdan sabaha kadar hiç uyumazsın, ibadet edersin... Kur’an okursun, namaz kılarsın, tesbih çekersin... Böylece geceyi ibadetle geçirmiş olursun.

Efendimiz SAS böyle yapardı. Sabahlara kadar secdelerle, namazın içinde Kur’an-ı Kerîm kıraatiyle gecesini geçirirdi. Ya öyle olur. Öyle yapamayanlar, hiç olmazsa yatsı namazını camide kılsın! Sabah namazını da camide cemaatle kılsın!.. Çünkü, yatsı ile sabah namazını camide cemaaatle kılanlara, gecesiyle gündüzünü ibadetle geçirmiş gibi sevab veriliyor.


Başka?.. Hiç olmazsa erken yatsın, Kadir Gecesi denilen gecede... Ama yatarken nasıl yatacak?.. Abdestli yatacak. Abdestli

304

yatınca, uykusu da ibadetten sayılır. Biraz dinlendikten sonra kalksın, gecenin şöyle yarısı falan geçtikten sonra, artık imsak vaktine doğru, imsak vaktinden geriye doğru düşünelim; o arada yaptığı şeylere dikkat etsin, güzel değerlendirmeye, ibadetle ihyâ etmeye çalışsın!

Böylece hem uyumuş olur, ama uykusu da ibadete yazılacak şekilde abdestli yatarsa; kazanmış olur.


Allah-u Teàlâ Hazretleri, tabii niyetlere göre ihsan ediyor. İsteyene, dua edene istediğini veriyor. Cenneti isteyene, cenneti veriyor. Kendisine cehennemden sığınanı, cehenneme atmıyor, cehennemden koruyor.

İstemek önemli, isteyip de gayret etmek de önemli... Karınca kararınca yolunda olunca, belki Cenab-ı Hakk kulların acizliğine nazar eyler, rahmeyler, azını çoğa sayar, rahmetine bahane eyler. Àcizâne, nâçizâne, eksikli, kusurlu ibadetleriyle rahmetine erdirir, lutfu deryasına daldırır, nimetlerine kandırır kullarını... Bol bol ihsan eder.

Allah-u Teàlâ Hazretleri, böyle ihsanına erdirdiği kullarından eylesin cümlemizi...

Bizi de duadan unutmayın...

Es-selâmü aleyküm ve rahmetu’llàh, aziz ve sevgili izleyiciler ve dinleyiciler!


22. 12. 2000 - İSVEÇ

305
14. RAMAZAN ÇABUK GEÇTİ