YARALIYIM, YARALIYIM, YARALI...
Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN
Allah'a --celle celâlühû-- samîmiyetle inanmış, hâlen yeryüzünde tek doğru, saf ve pak din olan İSLÂM'a gönül vermişiz. Kimseye zarar vermek, can yakmak, gönül kırmak istemeyiz; çünkü, mes'ûliyet duygusu taşıyoruz, mahkeme-i kübrâda herkesin bu dünyada yaptıklarından hesap vereceğini biliyoruz. Gàyemiz, Rabb-ül àlemîn olan Mevlâmıza çok güzel, çok ihlâslı kulluk eylemek... Onun nebiyy-i ekremi, resûl-i muhteremi, Muhammed-i Mustafâ'sı, rehberimiz ve önderimiz sallallàhu aleyhi ve âlihî ve sellem. Ona uymağa gayret ediyor, onun gibi sabırlı, hilimli, âdil, müşfik, afvedici, cömert, zarîf ve latîf hareket etmeye çalışıyoruz; sessizliğimiz, sükûnumuz, vakarımız yanlış anlaşılmasın. Kimse bizi beceriksiz, pısırık, korkak sanmasın!
Şu ülkemizin haline bakın! Şu çevrenizdeki yeni türeme, arsız, yüzsüz, hırsız, şarlatan, şaklaban soysuzlara bakın!
Kimi en yüksek mevkîlere tırmanmış, su başlarını tutmuş, ha babam rüşvet alıyor; dul, yetim malı çalıyor, hazineyi soyuyor, domuz gibi yiyor, sülük gibi şişiyor, çuval gibi kesesini haramla dolduruyor, har vurup harman savuruyor. Gazeteler bunları yazıyor, namuslu insanlar yolsuzlukları sayıp döküyor ama kim kime, dum duma! Adalet mekanizması hızlı değil, mahkemeler güvenli değil, kanunlar yeterli değil, cezalar kötülüğü durdurucu, fesatçıyı caydırıcı değil! Bu çok vahim bir durum, bu konuya ciddiyetle eğilmeliyiz.
1
Ne yapıp yayıp, er-geç suçluyu mutlaka bulmalı, hak edene hak ettiği cezayı mutlaka vermeliyiz. Mekanizma bu tarzda düzenlenmeli ve çalıştırılmalı. Namuslu, faziletli, bilgili, görgülü, vatanı-milleti-adaleti seven insanlar birleşmeli; düşünmeli, taşınmalı, yeterli, etkili tedbirler bulmalı ve bunları uygulamaya yarayacak alet, edevat ve teşkilâtı tesis etmeli!..
Kimi kalkmış, yemyeşil ormanlarımızı cayır cayır yakıyor; bilerek, hunharca, vahşice, insafsızca, yersiz-haksız-anlamsız olarak, eylem diyerek... Fatih Sultan Muhammed Han aleyhir rahmeti vel gufrân, "Yaş kesenin başını keserim!" buyurmuş; bu bizi yıkmağa, mahvetmeğe kasdetmiş canîlere, bakalım mahkemeler ne ceza verecek? Hadsiz hesapsız millî zararlarımızın telâfisi mümkün mü?.. Onlara ceza olarak ne yapsalar hıncımızı, acımızı söndüremez. Asıl iş bu işleri baştan hiç yaptırmamak idi; olan olduktan, ölen öldükten, yanan kül olup bittikten sonra kıymeti yok!
Tedbirler gevşek, resmî teşkilatlar maalesef laçka; çünkü şer kuvvetler oralara da sızmış. Burada da bizlere büyük görevler düşüyor, sivil halk olarak neler yapabileceğimizi çok iyi düşünmeliyiz. Biz, devletin ağır aksak, eli kolu bağlı, maddî güçten mahrum organlarından çok da atik, çok daha fedâkâr, çok daha güçlü, çok daha etkili olabiliriz ve olmalıyız. Oradaki iyi niyetli memurlarla, uzmanlarla el ele, iç içe, omuz omuza... Çünkü bu yurdun taşı, toprağı, ormanı, madeni, maddî, mânevî, tabiî tüm güzellik ve zenginliklerinde bizim de hakkımız var, korunmasına da katkımız olmalı. Şer güçlerin organize olduğu kadar, hayır güçleri de organize olmalı, çok kuvvetli olmalı!..
2
Bir hançer de eğitim-öğretim alanından: Gözü dönmüş canîler, asil öğretmen kardeşlerimizi de katliâma uğrattılar. Acımız sonsuz... En güzel, en yüce duygularla, en sevaplı hizmeti sunmak için, en tehlikeli bölgelere fedâkârca giden o genç öğretmenleri korumaktan devlet, bölge halkı ve bölge emniyet kuvvetleri bu kadar mı aciz?.. Hayretler içindeyim.
Ora halkına da yazıklar olsun! Bu işin içinde de bir bit yeniği var, Başbağlar katliâmı gibi... Erzincan'ın o çalışkan ve dürüst valisi ne korkunç gerçekler açıklamıştı! Şimdiye kadar ne oldu, hiç; hep hava, civa! katillerden hapisten kaçırıldı, ölen öldüğüyle kaldı!
Aziz kardeşlerim! Çok yerden yaralı, çok sebepten acılıyız. Allah ölenlerimize rahmet eylesin, ruhları şad, durakları cennet olsun! Ama artık bizler de gözümüzü açalım. Görüyorsunuz, Türkiye'de bir takım gruplar tezgâhını kurmuş, kanunları çatır çatır çiğniyor, ülkeyi batıracak işleri pervasızca yapıyor, birbirlerini de çete gibi koruyup kolluyorlar; hem de kanunsuz yollarla trilyonluk menfaatler sağlıyor, devleti içten kemiriyor, halkı insafsızca zarara uğratıp sömürüyor, her şeyi mahvediyorlar.
Birleşmez, yolsuzluklara el koymaz, suçlulara dur demezsek sonumuz çok vahim olacak! Devlet batacak, millet perişan olacak.
Sosyal ve kültürel, millî bir seferlik ilân edelim, zulmün karşısına dikilelim, mazlumun yardımına koşalım, hakka ve hayra destek olalım!
Kadın ve Aile, Eylül 1994
3