TATLI VE MUTLU BİR GÜN; SEVAPLI VE SOYLU BİR YARIŞIN BAŞLANGICI
KADIN VE AİLE NİSAN 92
13 Nisan 1992 Pazartesi, aylardır hazırlığını yaptığımız, ilanlarla duyurduğumuz orjinal bir faaliyet: Hocamız, şeyhimiz, mürşid-i kamilimiz, kutb-ul-aktab, gavs-ül-vasılîn es-Seyyid Muhammed Zahid Kotku el-Bursevî (Kaddesallahu sırrahul-aziz) Efendimiz hatırasına ağaç dikme günü!
Hava raporları bizi heyecanlandırıyor: Bütün bölgelerde sağnak yağmur bekleniyormuş. Arkadaylar "acaba yağmur, çamur içinde, fidan dikme nasıl olacak?!" diye korku ve telaştalar. Allahu Tealaya tevekkül ediliyor. Dualar, niyazlar ediyoruz: "Yarabbi, işimizi aksatma, kardeşlerimizi bağnak'la ıslatma" diye Elhamdülillah muradımız oluyor, yağmursuz latif bir gün, işimizi rahat tamamlayacak bir ilahi müsamaha!
Sarıyer'in kuzey batısında karadeniz sahillerine yakın Demirciköy mezarlığının az ötesi, şahane manzaralı bir tepe ve yamaç bize tahsis edilmiş.
Otobüsler ve özel otomobillerle yüzlerce kardeşimiz, kadın, erkek, çocuk, bebek teşrif eylemişler. Sevindirici bir teveccüh! Orman Fakültesi'nden Doç.Dr. H. Ferhat Bey fıstık çamı fidanlarının dikilme şekli hakkında ön bilgiler veriyor, dualar ve besmelelerle, aşk ve şevk ile dikime başlıyoruz. Sonra öğreniyorum ki kimleri Allah celle celalüh için, Peygamberimiz sallahu aleyhi ve âlihi ve sellem ve Sâdât-i kiramımız adlarına da müteaddid fidanlar dikmeyi düşünmüş ve ifa eylemişler.
1
İşimiz tamamlanınca vasıtalarla aşağıda deniz sahilindeki körfezciğin sevimli ve manzaralı çayırlığına iniyoruz. Etli pilav kazanları kaynamış, diğer yemek ve tatlılar hazır. Önce öğle namazı mı, yemek mi? Elbette arif ve zarif İslam fıkhı hükmüne göre: Önce yemek lazım. Sofralar kuruluyor, çok lezzetli ve muhabbet dolu iştahlı bir yemek yeniyor. Bazı sevap aşıkları yukarda tepede hala fidan dikme neş'esinde imişler, arkadaşlar onları gidip zar zor yemeğe getiriyorlar.
Bu hatıra ormanımızın ortasına oda duvarı kadar kocaman sarı-siyah bir levha da hazırlanmış: "Mehmet Zahid KOTKU Hatıra Ormanı" diye...
Sahildeki güzel ve geniş çayıra ses ve hoparlör tertibatı kurulmuş, cemaatle topluca öğle namazı kılınıyor; Doç. Dr. H.Ferhat Bey yine çok güzel ve anlamlı bir konuşma yapıyor; sonra ilahiler okunuyor...
"Hale Hanımlar Derneği"miz Hakyol Vakfı Hanımlar Kolu ve diğer hanım kızlarımız vefa, edep, irfan, zerafet ve nezaket yarışında: Kucaklarımızı şahane çiçek buket ve demetleriyle dolduruyorlar. Gözlerimiz yaşarıyor, memnun ve mesruruz, candan duacıyız. Allahu tealâ cümlesini hem Dâr-ı Ukbâ'da mes'ud ve bahtiyar kılsın: İlm ü irfanlarını ziyade, ecr ü sevablarını bol, mertebe ve makamlarını a'lâ eylesin; cennet bahçelerinde, cennet ırmakları kenarlarında Tûbâ dalları altında, kucakları cennet çiçekleriyle dolsun, dimağları cennetin hoş kokularıyla muattar olsun!
2
Büyük, küçük herkes mutlu, herkes memnun: herkes sevinçli ve ferahlı! Çevreye dağılıyorlar, kumsalda geziyorlar. Av tüfekleriyle ağaç dallarındaki plastik ibrikler (!) avlanıyor, gençler arasında yarışlar yapılıyor, kazananlara ödül: Aydın-Söke Akbük'teki beş yıldızlı otelde 23-24-25-26 Nisan'da yapılacak aile eğitim çalışmalarımıza katılma hakkı!
Bu tatlı zaman 15.30'dan sonra, otobüslerin akşam servislerine yetişmesi zarureti dolayısıyla noktalanıyor.
Şimdi artık "Eyüp Tarih, kültür ve Çevre Derneği"mizin ilk adımını başlattığı ve birinci olma sıfatını kazandığı bir "hatıra ormanları tesis yarışmaları" bahis konusu: Bakalım sevgili ve aziz İstanbul'umuzun diğer ilçe ve yörelerindeki kardeşlerimiz bu hayır ve sevap yarışında neler yapacaklar? Diğer illerimizdeki Kültür, çevre ve yeşillendirme çalışmalarından ne sesler gelecek?
Yüce Rabbimiz bizleri, evliyaullah ve salih kulların yolunda daim kılsın, onların himmet ve teveccühlerine, mazhar buyursun; her türlü hayrat ü hasenatı ve sadakat-ı cariyatı işlemeğe; ömrümüz boyu Ümmet-i Muhammed'e -sallallahu aleyhi ve ala alihi ve selleme teslimen kesira- en güzel, en faydalı ve en verimli şekilde hizmet etmeğe, sonunda rızasına erip, ahirete iman-ı kamil ile, amal-ı saliha'yla ve hüsn-i hal üzre göçmeğe; engin rahmetine mazhar olmağa, huzur-ı izzetine sevdiği ve razı olduğu bir kul olarak yüzümüz ak, alnımız açık çıkmağa, cennet içre cemaliyle müşerref olmağa muvaffak eylesin!
3