MEKKE-İ MÜKERREME'DE KURBAN BAYRAMI
Halil Necatioğlu
Allah-u Taâlâ Hazretleri'nin, biz mümin kullarına armağan ettiği iki mübarek bayramdan biri iyd-ül-fıtr: Ramazan Bayramı, diğeri de iyd-ül-adhâ: Kurban Bayramıdır. Birincisi kamerî aylardan Ramazan bitince, Şevvalin başında, ikincisi ise hicrî takvimin son ayı olan Zilhicce'nin 10, 11, 12 ve 13. günlerindedir.
Hac yapacak müslümanlar zilhiccenin 8'inde Mekke civarındaki Mina'ya gelir burada Peygamber Efendimiz'in sünneti üzere öğle, ikindi, akşam, yatsı ve ertesi arefe gününün (Zilhicce'nin 9. gününün) sabah namazını kılar Arafat'a doğru: "Lebbeyk, allahümme lebbeyk..." "Emrettin, geliyorum, tekrar tekrar sana itaat ve icabetimi arz ediyorum yâ Rabb!.." diye diye, aşk ile, şevk ile, göz yaşlarıyla, haşyet ve huşu ile, edep ve hud ile seller gibi akar giderler.
Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün, bu Kurban bayramının arefesi olan gündür. Yüce Mevlâ bu mukaddes günde nice nice asi ve'asim, müznib ve mücrim kulları lutf u keremiyle afv ü mağfiret buyurur, rahmetine erdirir, rıza-yı barisi yönüne döndürür, cehennemden azad eder, ehl-i cennet arasına dahil eyler. Bu ne büyük fevz ü felahtır, ne muazzam mükâfattır, ne muhteşem devlet ve saadettir! Rabbim cümlemize nasib eylesin!
1
Arefe günü akşam ezanından sonra ahali Arafat'tan Mekke tarafına doğru Müzdelife denilen mübarek mevkie gelirler, geceyi orada geçirir, bayram sabah namazını orada kılarlar, dua eder, vakfe yapar, sonra Mina'ya doğru akarlar. Varsa oradaki çadırlarına gelir, Cemre-i Akabe (Büyük şeytan taşlama) vazifesini yapar, kurban kesmesi gerekenler kurban keser, sonra saçlarını tıraş eder, ihram'dan kısmen çıkarlar, buna tahallül-i evvel: ilk serbest olma kademesi denir; bazı ihram yasakları üzerlerinden kalkmış olur. Bütün yasaklı işlerin serbestleşmesi ancak farz tavafından sonra olacaktır. Bunu hacıların çok iyi bilmesi ve bu konuda çok dikkatli olması lazımdır.
Mina'da ve Mekke-i Mükerreme'de bayram günleri diğer yerlerdekinden çok farklı, çok telaşlı ve çok izdihamlıdır; çünkü yüzbinlerce insan aynı vazife ve ibadetleri yapmak için aynı mekânlarda bulunmak zorundadırlar. Bir ana-baba günü; mahşer yeri misali acaib, ibretli bir alem... Dünyanın her yerinden, her cins ve tipten insan karşınızdadır; çok büyük bir imtihan yaşamaktasınızdır. Kibar olacaksınız, kimseyi ezmeyeceksiniz; ibadetlerinizi güzel yapacaksınız, şeytana uymayacaksınız, muazzam derecede sabırlı ve fedakar olacaksınız. Kalabalıktan sıyrılmasını, tehlikelerden uzak durmasını bileceksiniz, vazifelerinizi yaparken sakin ve emin zamanları kollayacaksınız; işinizi iyi görecek, hatâ yapmamaya gayret edecek, bol bol zikir yapacak, ibadet edecek, hayr işleyecek, Allah'ın sevgisini, rızasını, takdirini, cennetini, cemâlini kazanacaksınız. Zor, ama sonucu çok güzel!
2
Kötü iş yapmadan, günahlara bulaşmadan, çekişme ve çatışmaya, itişme ve kakışmaya, ceng ü cidale girişmeden; tatlı tatlı sözlerle, cömert cömert bağış ve ikramlarla, edepli edepli hareketlerle, takvâlı, huşulu ibadetlerle, kalbi rikkatli, gözü yaşlı, davranışları dikkatli, niyeti halis, arkadaşlığı salih şekilde yapılan bir haccın mükafatı mutlaka cennettir, şeksiz şüphesiz.
Hepinize böyle güzel, böyle mükemmel haclar, umreler temenni ederim.
Cenab-ı Hak, cümlemizin bayramlarını mübarek eylesin; nice nice seneler, nice nice bayramlara sağlık ve afiyetle, devlet ve saadetle cümlenizi erdirsin; sevdiklerinizle beraberce, "Iydiniz saîd, ömrünüz mezîd, her rûzunuz bir iyd olsun!" Erham-ür-rahimîn Mevlâmız hepimizi rahmetine mazhar kılsın; Habib-i edebi Muhammed-i Mustafâ'sına --sallallàhu aleyhi ve âlihi ve sahbihi ve men tebiahû bi-ihsânin ecmaîn-- Firdevs-i A'lâ'sında komşu eyleyip rıdvân-ı ekberine nâil buyursun; çünkü asıl ve hakiki bayram odur.
İslâm, Mayıs 1996
3