İNANÇ VE SANAT
İLİM VE SANAT MART 88
Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN
Sanatk(rın inancı, ahl(k anlayışı, ruh yapısı, dünya görüşü ve ideolojisi mutlaka onun sanatına ve eserine de akseder. Bu sanatkar hür ve bağımsız, serazad olarak, sadece estetik zevk ve sanat endişesiyle çalıştığı, "sanat, sanat içindir" diye düşündüğü zaman bile -gayri ihtiyari- böyledir; çünkü "her kap, sadece içinde olanı dışa sızdırır."
Kaldı ki günümüzde birçok inanç sistemi ve ideoloji, sanatı, kendi görüşlerini yayma aracı olarak bir reklam ve propaganda malzemesi gibi kullanmaktadır. Özellikle komünist devletlerin ve zengin hristiyanlık ve misyonerlik örgütlerinin, her cins eğitim, kültür ve sanat faaliyetini, hatta spor yarışmalarını fırsat bildiklerini, kendi fikirlerini yaymak ve aşılamak veya sempati kazanmak konusunda araç edindiklerini görüyor ve biliyoruz.
Ülkemiz maalesef uzun yıllar bu tür propagandalara açık tutulmuş, kültürümüz korumasız bırakılmıştır.
Savaş alanlarında elbirliği ederek ecdadımızı yenen dış düşmanlar, daha sonra siyasi ve askeri başarılarını kültürel ve ideolojik hücumlarla da perçinlemiş, yeni nesilleri etkilemeyi, uzun vadeli sinsi çalışmalarla milli dini ve tarihi şuurdan koparmayı becermişlerdir.
1
Ülkemizin mili eğitim ve kültür politikasını tespit eden sorumluların çoğu bu oyunu fark edememiş, gaflet ve dalalet ve belki de hiyanet içinde olduklarından, gereken tedbirleri almamış, yeni nesilleri yabancı ideolojilerin kucağına ve tuzağına itmiş, halkımızı ciddi bir kültür bunalımına düşürmüştür.
Şimdi ülkemizdeki kültür ve sanat çevrelerine bakıyorum. Eskiden sadece dönemlerin gayr-i müslimlerin, komünistlerin, ayyaş, iffetsiz, inançsız kimselerin görülebildiği bu muhitlerde temiz simalar, yeni yeni olumlu gelişmeler görüyor, seviniyorum. Milletin bağrından çıkan imanlı şuurlu, fedakar ve sadık evlatları, artık bu alanlarda da kendi öz ve çağdaş fikir ve kültür müesseselerinin kurulması ve geliştirilmesi savaşını veriyorlar. Onları sevgi ve umutla kutlar ve alkışlarım.
Kültür ve sanatımızdaki bu öze dönüşü düzenleyecek, hızlandıracak ve yabancı rakipleri yenabilecek kaliteye çıkarabilecek her türlü çalışmayı yapmak şarttır. Ayrıca, kendi inancımıza, ruhumuza zevkimize uygun hikaye roman ve şiirimizi, sinema ve tiyatromuzu, musiki ve sair güzel sanatlarımızı dergilerimizi, yayınlarımızı, bant ve videolarımızı... dikkat ve ilgi ile izlemeli, tanımalı, sevmeli ve desteklemeliyiz. Böylesine hareket, nesillerimizin korunması, inancımızın tanıtılması ve yayılması en çağdaş bir gereklilik ve acil bir zorunluluk haline gelmiştir.
Aksi takdirde yabancı kültür ve ideolojilerin yoğun baskı ve yayın etkisi, kültürümüzün çökmekte, manevi değerlerimizin mahvına ve halkımızın dejenerasyonuna yol açabilecek gibi görünüyor.
2