TESBİH ÂYETLERİ
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
“Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. Onlar: Bizler hamdin ile seni tesbih ve takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek birini mi halife kılıyorsun? dediler. Allah da onlara: Sizin bilemeyeceğiniz şeyi herhalde ben bilirim, dedi.” (2/ Bakara 30)
“Melekler: Yâ Rab! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz, senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur. Şüphesiz alîm ve hâkim olan ancak sensin, dediler.” (2/Bakara 32)
“Allah çocuk edindi” dediler. Hâşâ! O, bundan münezzehtir. Göklerde ve yerde olanların hepsi O’nundur, hepsi O’na boyun eğmiştir. (2/Bakara116)
“Zekeriyya: Rabbim! (Oğlum olacağına dair) bana bir alâmet göster, dedi. Allah buyurdu ki: Senin için alâmet, insanlara, üç gün, işaretten başka söz söylememendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et.” (3/Âl-i İmran 41)
“Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin düşünürler (ve şöyle derler:)
Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru!” (3/Âl-i İmran 191)
“Ey ehl-i kitap! Dininizde aşırı gitmeyin ve Allah hakkında gerçekten başkasını söylemeyin.
Meryem oğlu İsa Mesih, ancak Allah’ın Resulüdür, (O) Allah’ın, Meryem’e ulaştırdığı “Kün: Ol” kelimesi (nin eseri) dir, O’ndan bir ruhtur. (O’nun tarafından gönderilmiş yahud teyid edilmiş yahud da Cebrail tarafından üfürülmüş bir ruhtur) .
Şu halde Allah’a ve peygamberlerine iman edin. “ (Tanrı) üçtür” demeyin, sizin için hayırlı olmak üzere bundan vazgeçin.
Allah ancak bir tek Allah’tır. O, çocuğu olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. Vekil olarak Allah yeter.” (4/Nisa 171)
“Allah: Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, “Beni ve anamı, Allah’tan başka iki tanrı bilin” diye sen mi dedin, buyurduğu zaman o, “Hâşâ! Seni tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim sen onu şüphesiz bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, hâlbuki ben senin zâtında olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca sensin.” (5/Maide 116)
“Cinleri Allah’a ortak koştular. Oysaki onları da Allah yaratmıştı.
Bilgisizce O’na oğullar ve kızlar yakıştırdılar. Hâşâ! O, onların ileri sürdüğü vasıflardan uzak ve yücedir.” (6/En’am 100)
“Musa, tayin ettiğimiz vakitte (Tûr’a) gelip de Rabbi onunla konuşunca “Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!” dedi.
(Rabbi) : “Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sende beni göreceksin! buyurdu.
Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti, Musa’da baygın düştü. Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim.” (87/A’raf 143)
“ (Yahudiler) Allah’ı bırakıp bilginlerini (hahamlarını); (Hristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i (İsa’yı) rabler edindiler.
Hâlbuki onlara ancak tek ilâha kulluk etmeleri emrolunmuştu. O’ndan başka tanrı yoktur. O, bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır.” (9/Tevbe 31)
“Onların oradaki duası: “Allah’ım! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz!” (sözleridir). Orada birbirleriyle karşılaştıkça söyledikleri ise “selâm” dır.
Onların dualarının sonu da şudur:
Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.” (10/Yunus 10)
“Onlar Allah’ı bırakıp kendilerine ne zarar ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve “Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır” diyorlar.
De ki: “Siz Allah’a göklerde ve yerde bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Hâşâ! O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir.” (10/Yunus 18)
“ (Müşrikler:) “Allah çocuk edindi” dediler. Hâşâ! O bundan münezzehtir. O’nun (çocuğa) ihtiyacı yoktur. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur.
Bu hususta yanınızda herhangi bir delil yoktur. Allah hakkında bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?”
(10/Yunus 68)
“ (Resulüm!) De ki: “İşte bu, benim yolumdur. Ben Allah’a çağırıyorum, ben ve bana uyanlar aydınlık bir yol üzerindeyiz. Allah’ı (ortaklardan) tenzih ederim! Ve ben ortak koşanlardan değilim.” (12/Yusuf 108)
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
“Allah’ın emri gelmiştir. Artık onu istemekte acele etmeyin. Allah, onların koştukları ortaklardan uzak ve yücedir.” (16/Nahl 1)
“Onlar, kızların Allah’a ait olduğunu iddia ediyorlar. Hâşâ! Allah bundan münezzehtir. Beğendikleri de (erkek çocuklar) kendilerinin oluyor.” (16/Nahl 57)
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
“Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir;
O, gerçekten işitendir, görendir.” (17/İsra 1)
“Allah, onların söyledikleri şeylerden münezzehtir; son derece yücedir ve uludur.” (17/İsra 43)
“Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan herkes O’nu tesbih eder. O’nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz, onların tesbihini anlamazsınız. O, halîmdir, bağışlayıcıdır.” (17/İsra 44)
“ (İnanmayanlar şöyle dediler) Yahut da altından bir evin olmalı, ya da göğe çıkmalısın. Bize, okuyacağımız bir kitap indirmediğin sürece (göğe) çıktığına da asla inanmayız.” De ki: Rabbimi tenzih ederim. Ben sadece beşer bir elçiyim. (17/İsra 93)
“Ve derler ki: Rabbimizi tesbih ederiz. Rabbimizin vâdi mutlaka yerine getirilir.” (17/İsra 108)
“Allah’ın bir evlât edinmesi olacak şey değildir. O, bundan münezzehtir. Bir işe hükmettiği zaman, ona sadece “Ol”! der ve hemen olur.” (19/Meryem 35)
“ (Resulüm!) Sen, onların söylediklerine sabret. Güneşin doğmasından önce de batmasından önce de Rabbini övgü ile tesbih et; gecenin bir kısım saatleri ile gündüzün etrafında (iki ucunda) da tesbih et ki, sen, Allah’tan hoşnut olasın, (Allah da senden!) .” (20/Taha 130)
“Onlar, bıkıp usanmaksızın gece gündüz (Allah’ı) tesbih ederler.” (21/Enbiya 20)
“Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka tanrılar bulunsaydı, yer ve gök, (bunların nizamı) kesinlikle bozulup gitmişti. Demek ki Arş’ın Rabbi olan Allah, onların yakıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir.” (21/Enbiya 22)
“Rahman (olan Allah, melekleri) evlât edindi, dediler. Hâşâ! O, bundan münezzehtir. Bilakis (melekler) , lütuf ve ihsana mazhar olmuş kullardır.” (21/Enbiya 26)
“O, geceyi, gündüzü, güneşi, ayı yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedirler.” (21/Enbiya 33)
“Zünnûn’u da (Yunus’u da zikret) . O öfkeli bir halde geçip gitmişti; bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı zannetmişti.
Nihayet karanlıklar içinde: “Senden başka hiçbir tanrı yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum!” diye niyaz etti.” (21/Enbiya 87)
“Allah evlât edinmemiştir, O’nunla beraber hiçbir tanrı da yoktur. Aksi takdirde her tanrı kendi yarattığını sevk ve idare eder ve mutlaka onlardan biri diğerine galebe çalardı.
Allah, onların (müşriklerin) yakıştırdıkları şeylerden münezzehtir.” (23/Müminun 91)
“Onu duyduğunuzda: “Bunu konuşup yaymamız bize yakışmaz. Hâşâ! Bu, çok büyük bir iftiradır” demeli değil miydiniz?” (24/Nur 16)
“ (Bu kandil) birtakım evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin anılmasına izin vermiştir.
Orada sabah akşam O’nu (öyle kimseler) tesbih eder ki...”
(24/Nur 36)
“Göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kuşların Allah’ı tesbih ettiklerini görmez misin? Her biri kendi duasını ve tesbihini (öğrenmiş) bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilir.” (24/Nur 41)
“Onlar: Seni tenzih ederiz. Seni bırakıp da başka dostlar edinmek bize yaraşmaz; fakat sen onlara ve atalarına o kadar bol nimet verdin ki, sonunda (seni) anmayı unuttular ve helâki hak eden bir kavim oldular, derler.” (25/Furkan 18)
“Ölümsüz ve daima diri olan Allah’a güvenip dayan. O’nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarını O’nun bilmesi yeter.” (25/Furkan 58)
“Oraya geldiğinde şöyle seslenildi; ateşin bulunduğu yerdeki ve çevresindekiler mübarek kılınmıştır. Alemlerin Rabbi olan Allah eksikliklerden münezzehtir.” (27/Neml 8)
“Rabbin, dilediğini yaratır ve seçer. Onların seçim hakkı yoktur. Allah, onların ortak koştuklarından münezzehtir ve şanı yücedir.” (28/Kasas 68)
“Haydi siz, akşama ulaştığınızda (akşam ve yatsı vaktinde) sabaha kavuştuğunuzda, Allah’ı tesbih edin (namaz kılın) .” (30/Rum 17)
“Allah, (o yüce varlıktır) ki sizi yaratmış, sonra rızıklandırmıştır; sonra O, hayatınızı sona erdirecek, daha sonra da sizi (tekrar) diriltecektir. Peki sizin (Allah’a eş tuttuğunuz) ortaklarınız içinde bunlardan birini yapabilecek var mı? Allah onların ortak koştuklarından münezzehtir ve yücedir.” (30/Rum 40)
“Bizim âyetlerimize ancak o kimseler inanırlar ki, bunlarla kendilerine öğüt verildiğinde, büyüklük taslamadan secdeye kapanırlar ve Rablerini hamd ile tesbih ederler.” (32/Secde 15) (Bu âyet okununca secde edilir)
“ (Melekler de:) Sen yücesin, bizim dostumuz onlar değil, sensin. Belki onlar cinlere tapıyorlardı. Çoğu onlara inanmıştı; diyecekler.” (34/Sebe 41)
“Yerin bitirdiklerinden, insanların kendilerinden ve henüz mahiyetini bilmedikleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah’ı tesbih ve takdis ederim” (36/Yasin 36)
Her şeyin mülkü kendi elinde olan Allah’ın şanı ne kadar yücedir! Siz de O’na döneceksiniz.” (36/Yasin 83)
“Allah, onların isnat edegeldiklerinden yücedir, münezzehtir” (37/Saffat 159)
“Şüphesiz biz, Allah’ı tesbih ederiz.” (37/Saffat 166)
“Senin izzet sahibi Rabbin, onların isnat etmekte oldukları vasıflardan yücedir, münezzehtir.
Gönderilen bütün peygamberlere selâm olsun! Alemlerin Rabbi olan Allah’a da hamd olsun!”
(37/Saffat 180-182)
“Eğer Allah bir evlât edinmek isteseydi, elbette yarattıklarından dilediğini seçerdi. O yücedir. O, tek ve kahhâr olan Allah’tır.” (39/Zümer 4)
“Onlar Allah’ı hakkıyla tanıyıp bilemediler. Kıyamet günü bütün yeryüzü O’nun tasarrufundadır. Gökler O’nun kudret eliyle dürülmüş olacaktır. O, müşriklerin ortak koşmalarından yüce ve münezzehtir. (39/Zümer 67)
“Melekleri görürsün ki, Rablerine hamd ile tesbih ederek Arş’ın etrafını kuşatmışlardır. Artık aralarında adaletle hükmolunmuş ve “âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun” denilmiştir.” (39/Zümer 75)
“Arş’ı yüklenen ve bir de onun çevresinde bulunanlar (melekler) , Rablerini hamd ile tesbih ederler, O’na iman ederler.
Müminlerin de bağışlanmasını isterler: Ey Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tevbe eden ve senin yoluna gidenleri bağışla, onları cehennem azabından koru! (derler) .” (40/Mümin 7)
“ (Resulüm!) Şimdi sen sabret. Çünkü Allah’ın vâdi gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam, sabah Rabbini hamd ile tesbîh et.” (40/Mümin 55)
“Eğer insanlar büyüklük taslarlarsa (bilsinler ki) Rabbinin yanında bulunan (melekler) hiç usanmadan, gece gündüz O’nu tesbih ederler.” (41/Fussilet 38)
“Neredeyse yukarılarından gökler çatlayacak! Melekler de Rablerini hamd ile tesbih ediyorlar ve yerdekiler için mağfiret diliyorlar, iyi bilin ki Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (42/Şura 5)
“Ki böylece onların sırtına binip üzerlerine yerleşince, Rabbinizin ni’metini anarak: Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik, diyesiniz.
Biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz (demelisiniz) .”
(43/Zuhruf 13-14)
“Göklerin ve yerin Rabbi, Arş’ın da Rabbi olan Allah onların vasıflandırmalarından yücedir, münezzehtir.” (43/Zuhruf 82)
“Ta ki (Ey müminler!) Allah’a ve Resulüne iman edesiniz, Resulüne yardım edesiniz, O’na saygı gösteresiniz ve sabah akşam Allah’ı tesbih edesiniz.” (48/Fetih 9)
“ (Resulüm!) Onların dediklerine sabret. Güneşin doğuşundan önce de, batışından önce de Rabbini hamd ile tesbih et.
Gecenin bir bölümünde ve secdelerin ardından da O’nu tesbih et.” (50/Kaf 39-40)
“Veya onların Allah’tan başka bir tanrısı mı var? Allah, onların ortak koştukları şeylerden uzaktır.” (52/Tur 43)
“Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin. Kalktığın zaman da Rabbini hamd ile tesbih et.
Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışından sonra da O’nu tesbih et.” (52/Tur 48-49)
“Öyleyse ulu Rabbinin adını tesbih et.” (56/Vakıa 74) “Öyleyse ulu Rabbinin adını tesbih et.” (56/Vakıa 96) Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla.
“Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah’ı tesbih etmektedir. O, azîzdir, hakîmdir.” (57/ Hadid 1)
Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla.
“Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah’ı tesbih etmektedir. O, üstündür, hikmet sahibidir.” (59/Haşr 1)
“Cehennem ehliyle cennet ehli bir olmaz. Cennet ehli, isteklerine erişenlerdir.
Eğer biz Kur’an’ı bir dağa indirseydik, muhakkak ki onu, Allah korkusundan baş eğerek, parça parça olmuş görürdün. Bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz.” (59/Haşr 20-21)
“O, öyle Allah’tır ki, O’ndan başka tanrı yoktur. Görünmeyeni ve görüneni bilendir. O, esirgeyendir, bağışlayandır.
O, öyle Allah’tır ki, kendisinden başka hiçbir tanrı yoktur. O, mülkün sahibidir, eksiklikten münezzehtir, selâmet verendir, emniyete kavuşturandır, gözetip koruyandır, üstündür, istediğini zorla yaptıran, büyüklükte eşi olmayandır. Allah, müşriklerin ortak koştukları şeylerden münezzehtir.
O, yaratan, var eden, şekil veren Allah’tır. En güzel isimler O’nundur.
Göklerde ve yerde olanlar O’nun şanını yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir.” (59/Haşr 22-24)
Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla.
“Göklerde ve yerdekilerin hepsi Allah’ı tesbih eder. O, üstündür, hikmet sahibidir.” (61/Saf 1)
Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla.
“Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün sahibi, eksiklikten münezzeh, azîz ve hakîm olan Allah’ı tesbih eder.” (62/Cuma 1)
Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla.
“Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ı tesbih eder.
Mülk O’nundur, hamd O’nadır. O her şeye kadirdir.”
(64/Teğabun 1)
“İçlerinden en makul olanı şöyle dedi: Ben size “Rabbinizi tesbih etsenize” dememiş miydim?
Rabbimizi tesbih ederiz; doğrusu biz (kendi kendimize) yazık etmişiz, dediler.” (68/Kalem 28-29)
“Ve o, gerçekten kat’î bilginin ta kendisidir.
O halde, ulu Rabbinin adını yüceltip noksanlıklarından tenzih et.” (69/ Hakka 51-52)
“Gecenin bir kısmında O’na secde et; gecenin uzun bir bölümünde de O’nu tesbih et.” (76/İnsan 26)
Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla.
“Yaratıp düzene koyan, yüce Rabbinin adını tesbih (ve takdis) et.” (87/A’la 1-2)
Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla.
“Allah’ın yardımı ve zaferi gelip de insanların bölük bölük Allah’ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit Rabbine hamdederek O’nu tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir.” (110/Nasr 1-3)