İSTİĞFAR ÂYETLERİ
Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla.
“Sonra insanların (sel gibi) aktığı yerden siz de akın. Allah’tan mağfiret isteyin. Çünkü Allah affedici ve esirgeyicidir.” (2/Bakara 199)
“ (O muttakiler) Sabreden, dürüst olan, huzurda boyun büken, hayra harcayan ve seher vaktinde Allah’tan bağış dileyenlerdir.” (3/ Âl-i İmran 17)
“Yine onlar ki, bir kötülük yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe istiğfar ederler.
Zaten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler.” (3/ Âl-i İmran 135)
“O vakit Allah’tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın!
Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zamanda artık Allah’a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.” (3/Âl-i İmran 159)
“Biz her peygamberi Allah’ın izniyle ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah’tan bağışlanmayı dileseler,
Resul de onlar için istiğfar etseydi Allah’ı ziyadesiyle affedici, esirgeyici bulurlardı.” (4/ Nisa 64)
“Ve Allah’tan mağfiret iste, çünkü Allah çok bağışlayıcı, ziyadesiyle esirgeyicidir.” (4/ Nisa 106)
“Kim bir kötülük yapar yahut nefsine zulmeder de sonra Allah’tan mağfiret dilerse, Allah’ı çok bağışlayıcı ve esirgeyici bulacaktır.” (4/Nisa 110)
“Hâla Allah’a tevbe edip ondan bağışlanmayı dilemeyecekler mi? Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir” (5/Maide 74)
“Hâlbuki sen onların içinde iken Allah, onlara azap edecek değildir. Ve onlar mağfiret diledikleri halde Allah onlara azap edici değildir.” (8/Enfal 33)
“Onların bağışlanmasını ister dile ister dileme; istersen onlar için yetmiş sefer bağışlanma dile, Allah onları bağışlamayacaktır.
Bu onların Allah ve Resulünü inkâra yeltenmeleri yüzündendir. Allah fasıklar güruhunu doğru yola yöneltmez.” (9/Tevbe 80)
“ (Kâfir olarak ölüp) cehennem ehli oldukları onlara açıkça belli olduktan sonra, akraba dahi olsalar, (Allah’a) ortak koşanlar için af dilemek ne peygambere yaraşır ne de inananlara.” (9/ Tevbe 113)
“İbrahim’in babası için af dilemesi, sadece ona verdiği sözden dolayı idi. Ne var ki, onun Allah’ın düşmanı olduğu kendisine belli olunca, ondan uzaklaştı. Şüphesiz ki İbrahim çok yumuşak huylu ve pek sabırlı idi.” (9/Tevbe 114)
“Ve Rabbinizden mağfiret dilemeniz, sonra da ona tevbe etmeniz için indirildi. Eğer bu emrolunanları yaparsanız, Allah sizi, tayin edilmiş bir süreye kadar güzel bir şekilde yaşatır, yükümlü olduğundan fazlasını yapan herkese de iyiliğinin karşılığını verir. Eğer yüz çevirirseniz, ben sizin başınıza gelecek büyük bir günün azabından korkarım.” (11/Hud 3)
“Ey kavmim! Rabbinizden bağış dileyin; sonra da O’na tevbe edin ki, üzerinize göğü (yağmuru) bol bol göndersin ve kuvvetinize kuvvet katsın. Günah işleyerek (Allah’tan) yüz çevirmeyin.” (11/Hud 52)
“Semûd kavmine de kardeşleri Sâlih’i (gönderdik) . (Onlara) Dedi ki: Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan başka tanrınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) yarattı. Ve sizi orada yaşattı. O halde O’ndan mağfiret isteyin; sonra da O’na tevbe edin. Çünkü Rabbim (kullarına) çok yakındır, (dualarını) kabul edendir.” (11/Hud 61)
“Rabbinizden bağışlanma dileyin; sonra O’na tevbe edin. Muhakkak ki Rabbim çok merhametlidir, (müminleri) çok sever.” (11/Hud 90)
“Ey Yusuf! Sen bundan (olanları söylemekten) vazgeç! (Ey kadın!) Sen de günahının affını dile! Çünkü sen günahkârlardan oldun” (12/Yusuf 29)
(Oğulları) dediler ki: “Ey babamız! (Allah’tan) bizim günahlarımızın affını dile! Çünkü biz gerçekten günahkârlar idik.” (12/Yusuf 97)
“ (Yakub:) sizin için Rabbimden af dileyeceğim. Çünkü O çok bağışlayan, pek esirgeyendir dedi.” (12/Yusuf 98)
“Kendilerine yol gösterici haber geldiğinde insanları iman etmekten ve Rablerinden mağfiret talep etmekten alıkoyan şey, sadece, öncekilerinin başına gelenlerin kendi başlarına da gelmesini, yahut azabın göz göre göre kendilerine gelmesini beklemeleridir!” (18/Kehf 55)
İbrahim: “Sana selâm olsun!” dedi. “Rabbimden senin için bağışlanma dileyeceğim, çünkü O bana karşı lütufkar olmuştur.” (19/Meryem 47)
“Müminler, ancak Allah’a ve Resulüne gönülden inanmış kimselerdir. Onlar, o Peygamber ile ortak bir iş üzerindeyken ondan izin istemedikçe bırakıp gitmezler.
(Resulüm!) Şu senden izin isteyenler, hakikaten Allah’a ve Resulüne iman etmiş kimselerdir. Öyleyse, bazı işleri için senden izin istediklerinde, sen de onlardan dilediğine izin ver; onlar için Allah’tan bağış dile; Allah mağfiret edicidir, merhametlidir.” (24/Nur 62)
Sâlih dedi ki: “Ey kavmim! İyilik dururken niçin kötülüğe koşuyorsunuz? Allah’tan mağfiret dileseniz olmaz mı? Belki size merhamet edilir.” (27/ Neml 46)
Davut: Andolsun ki, senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle sana haksızlıkta bulunmuştur. Doğrusu ortakçıların çoğu, birbirlerinin haklarına tecâvüz ederler.
Yalnız iman edip de iyi işler yapanlar müstesna. Bunlar da ne kadar az! dedi. Davud, kendisini denediğimizi anladı ve Rabbinden mağfiret dileyerek eğilip secdeye kapandı, tevbe edip Allah’a yöneldi.” (38/Sad 24) (Bu âyet okununca secde edilecektir.)
“Arş’ı yüklenen ve onun çevresinde bulunanlar (melekler), Rablerini hamd ile tesbih ederler, O’na iman ederler. Müminlerin de bağışlanmasını isterler:
Ey Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tevbe eden ve senin yoluna gidenleri bağışla, onları cehennem azabından koru! (derler) .” (40/Mü’min 7)
“ (Resulüm!) Şimdi sen sabret. Çünkü Allah’ın vâdi gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam sabah Rabbini hamd ile tesbîh et.” (40/Mü’min 55)
De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilâhınızın bir tek ilâh olduğu vahyolunuyor. Artık O’na yönelin, O’ndan mağfiret dileyin. Ortak koşanların vay haline!”
(41/Fussilet 6)
“Neredeyse yukarılarından gökler çatlayacak! Melekler de Rablerini hamd ile tesbih ediyorlar ve yerdekiler için mağfiret diliyorlar, iyi bilin ki Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (42/Şura 5)
“Bil ki, Allah’tan başka ilâh yoktur. (Habibim!) Hem kendinin hem de mümin erkeklerin ve mümin kadınların günahlarının bağışlanmasını dile!
Allah, gezip dolaştığınız yeri de duracağınız yeri de bilir.”
(47/ Muhammed 19)
Bedevîlerden geri kalmış olanlar sana diyecekler ki: “Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah’tan bizim bağışlanmamızı dile.” Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler.
De ki Allah size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isterse O’na karşı kimin bir şeye gücü yetebilir? Kaldı ki, Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (48/Fetih 11)
“Geceleri pek az uyurlardı.
Seher vakitlerinde de istiğfar ederlerdi.” (51/Zariyat 17-18)
İbrahim’de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki:
Biz sizden ve Allah’ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz.
Siz bir tek Allah’a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir. Şu kadar var ki İbrahim babasına: “Andolsun senin için mağfiret dileyeceğim.
Fakat Allah’tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez” demişti. (O müminler şöyle dediler:)
Rabbimiz! Ancak sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş de ancak Sanadır.” (60/Mümtehine 4)
“Ey Peygamber! İnanmış kadınlar, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, iyi iş işlemekte sana karşı gelmemek hususunda sana biat etmeye geldikleri zaman, biatlerini kabul et ve onlar için Allah’tan mağfiret dile.
Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.”
(60/Mümtehine 12)
“Onlara: Gelin, Allah’ın Peygamberi sizin için mağfiret dilesin, denildiği zaman başlarını çevirirler ve sen onların, büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün.
Onlara mağfiret dilesen de dilemesen de birdir. Allah onları kesinlikle bağışlamayacaktır. Çünkü Allah, yoldan çıkmış topluluğu doğru yola iletmez.” (63/Münafikun 5-6)
“Dedim ki: Rabbinizden mağfiret dileyin; çünkü O çok bağışlayıcıdır.” (71/Nuh 10)
“ (Resulüm!) Senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, (bazen) yarısını, (bazen de) üçte birini yatmadan (ibadetle) geçirdiğini ve beraberinde bulunanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını) Rabbin elbette biliyor.
Gece ve gündüzü (içinde olup bitenleri iyiden iyiye) ölçüp biçen ancak Allah’tır. O sizin, bunu sayamayacağınızı bildiği için, sizi bağışladı. Artık, Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun.
Allah bilmektedir ki, içinizde hastalar bulunacak, bir kısmınız Allah’ın lütfundan (rızık) aramak üzere yeryüzünde yol tepecekler, diğer bir kısmınız da Allah yolunda çarpışacaklardır.
O halde Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı kılın, zekâtı verin,
Allah’a gönül hoşluğuyla ödünç verin. Kendiniz için önden (dünyada iken) ne iyilik hazırlarsanız Allah katında onu bulursunuz; hem de daha üstün ve mükâfatça daha büyük olmak üzere.
Allah’tan mağfiret dileyin, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.” (73/Müzzemmil 20)
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla.
“Allah’ın yardımı ve zaferi gelip de insanların bölük bölük Allah’ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit Rabbine hamdederek O’nu tesbih et ve O’ndan mağfiret dile.
Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.” (110 / Nasr 1-3)